Görüşler

Mehmet Emin Cengiz yazdı: İdlip’te beklenen çatışma patlak verdi

Mehmet Emin Cengiz yazdı: İdlip’te beklenen çatışma patlak verdi

Al Sharq Forum Araştırmacısı Mehmet Emin Cengiz, Türkiye sınırında yer alan ve Suriyeli muhaliflerin kontrolündeki İdlip’te yaşanan çatışmayı değerlendiriyor.

MEHMET EMİN CENGİZ

Uzun yıllardır son derece yıkıcı bir savaşın hüküm sürdüğü Suriye’de çatışmalar tüm şiddetiyle devam ederken, ülkenin kuzeybatısında muhaliflerin kalesi olarak bilinen ve ülkenin pek çok bölgesinin aksine normal hayatın rayında seyrettiği İdlip bölgesi de bir hayli hareketli günlere şahitlik ediyor. Özellikle çatışmasızlık bölgesine dâhil edildikten sonra bombardımanların büyük oranda durmasıyla sakin bir hale gelen, içine kapanık sessiz bir bölge olan İdlip’te muhalif gruplar arasında iç çatışma patlak verdi.

Türkiye sınırında bulunması hasebiyle ülkemiz açısından da önem arz eden bir bölge olan İdlip’te, El Kaide’nin Suriye’deki eski resmi kolu El Nusra Cephesi’nin evrilmiş versiyonu olan, son derece organize bir yapıya sahip olmasıyla bilinen güçlü Heyet Tahrir el-Şam (HTS) ile bir diğer önemli muhalif güç Ahrar el-Şam arasında günden güne artan gerginlik silahlı çatışmaya dönüşmüş durumda. Yaşanan çatışma sebebiyle her iki taraftan da ölü ve yaralıların olduğu bildiriliyor. Çatışma beklenen bir durumdu, zira iki grup arasında uzun zamandan beri yaşanan problemler bölgede tansiyonu yükseltmiş ve çatışma riskini doğurmuştu. Bugünkü çatışmanın sebeplerini anlayabilmek için biraz geriye gitmemiz gerekiyor.

Halep Travması ve Muhalif Unsurların Birleşme Çabaları

2016 yılının sonlarına doğru muhaliflerin kontrolü altında bulunan Halep’e operasyon düzenleyen Suriye rejimi müttefikleri Rusya ve İran’ın yardımı ile bölgeyi kısa bir sürede ele geçirdi. Bir insanlık dramına sahne olan Halep’in düşüşündeki en temel sebep muhalif gruplar arasındaki bölünmeydi. Bu bölünmüşlüğün farkında olan Şam’ın Fethi Cephesi (El Nusra Cephesi kendisini feshedip Şam’ın Fethi Cephesi’ni kurmuştu), ılımlı Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) gruplarıyla yaşadığı çatışmalar neticesinde kendisini feshedip bir çatı yapılanmaya gitti.

Şam’ın Fethi Cephesi bazı başka gruplarla birleşerek HTS’yi kurduğunu 2017 yılının başında ilan etti. Şam’ın Fethi Cephesi’nden korunmak amacıyla ona karşı savaşan bazı gruplar da Ahrar el-Şam’a katıldı. Ahrar el-Şam bu süreçte birleşme çabalarını reddetti. Bunun temeldeki sebepleri şunlar idi: Bahsedilen iki grup dini görüş olarak birbirlerinden farklılık arz ediyor. HTS daha radikal bir dini inanca sahip iken Ahrar el-Şam ise daha ılımlı bir yapı. Ayrıca HTS’yi  oluşturan unsurlardan birinin El Kaide’nin Suriye’deki eski resmi kolu olması Ahrar’ı tedirgin etti. Ahrar, Batılı ülkelerce terörist olarak kabul edilen bir oluşum ile aynı çatı altında bulunup, bombalamalara ve yaptırımlara maruz kalmak istemedi. Bunun dışında Ahrar, Tahrir’e göre daha milliyetçi bir çizgiye sahip. Bu da birleşmenin önündeki engellerden biri olarak kabul edilebilir.

Halep’in düşmesiyle beraber gözlerin çevrildiği ilk bölge ise İdlip oldu. Suriye rejimi ve müttefiklerinin gözü bu bölgede. İdlip, Halep’e yakın olduğu için rejim bunu kendisine bir tehdit olarak görüyor. Bilhassa Rusya, HTS’nin orada olmasından son derece rahatsız bu yüzden bölgeye bir şekilde müdahil olmak istiyor. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın, Suriye’de çatışmasızlık bölgeleri oluşturulması kapsamında Türkiye ve Rusya’nın İdlip’te yer alabileceğini açıklamasının ardından HTS bir açıklama yayımlayarak Rus askerlerinin garantör ülke olarak askerlerini İdlip’e gönderilmesine karşı çıkacağını açıkladı.

HTS’nin Türk Silahlı Kuvvetlerinin İdlip’te bulunmasını kabul etmesi olası ancak Rusya’nın rejim safındaki duruşundan dolayı olası bir Rus askerinin konuşlanmasına müdahale edecektir. Ahrar el-Şam ise bu konuda süreç boyunca sessiz kalmayı tercih etti. Ayrıca şunu da belirtmemiz yerinde olacaktır: Astana görüşmeleri ile muhalifler daha da bölünmüş bir hale geldiler gruplar birbirlerine karşı güven problemi yaşıyor ve ülkede bir güç mücadelesi veriyorlar. Ilımlı muhalifler olarak bilinen gruplar ülkede daha rahat edebiliyor iken HTS gibi daha radikal bir yapı üzerinde ise bir hayli baskı var.

BAYRAK VE MEDYA SAVAŞI

HTS, Astana görüşmelerini Suriye devrimine mutlak bir ihanet olarak görüyor ve oradan çıkan kararları tanımadığını deklare ediyor. Bunun dışında Astana görüşmelerinden sonraki gelişmeleri kendisine yönelik bir tasfiye süreci olarak telakki ettiğinden, varlığına yönelik tehditlere sert bir şekilde karşılık veriyor.

Son günlerde HTS ve Ahrar arasındaki güç mücadelesi bölgede son derece gergin bir atmosfer yaratmıştı. İki grup arasında son zamanlarda çatışmalar yaşanmış, bazı tutuklamalar meydana gelmiş bunların akabinde de gruplar medya üzerinden birbirlerini suçlayan açıklamalar yayımlamıştı. Taraflar karşılıklı olarak birbirini devrimi çalmakla veya satmakla suçlamıştı. HTS, son dönemde Ahrar’ın kendilerine saldırdığını beyan etmiş, Ahrar ise karşılık olarak yaptığı açıklamasında ‘‘HTS’nin Suriye sahasının, mücahitlerin ve devrim ruhunun maslahatını hedef alarak haddi aşan fiillerinde ısrar ettiğini” savunmuş, “HTS’ye karşı koymaya ve onların bu saldırılarına karşılık vermeye hazır olduklarını” beyan etmişti. HTS, Ahrar’ı dış ülkelerin çıkarlarına hizmet etmekle suçluyor. Devrimin Suriye dışından dizayn edilme çabalarına Ahrar’ın alet olduğunu vurguluyor. Ahrar ise Tahrir’i aşırıcılık ile suçluyor. Her ne kadar yapılan görüşmeler sonucu kısa bir süre önce iki grup medya üzerinden birbirlerini suçlamayı bırakacaklarına dair anlaşmaya varmış olsalar da rüzgâr kısa bir sürede tersine döndü ve büyük bir çatışma meydana geldi.

Bunların dışında iki grup arasında son zamanlarda bir bayrak savaşı da yaşanmıştı. Her iki grup kontrol ettikleri noktalara kendi inançlarını sembolize eden bayraklar asmışlardı. Bilhassa Astana görüşmelerinden sonra Ahrar el-Şam, daha önce sadece ılımlı Özgür Suriye Ordusu bünyesindeki grupların kullandığı Suriye Devrim Bayrağını da kullanmaya başladı. Logolarında bunu kullandı ve hareketin kontrol noktalarında bayrağındaki ‘İslami Hareket’ kısmını kaldırdığı da haberlere yansımıştı. Bu durum hareketin daha da ılımlı bir noktaya gittiği, ÖSO ile bir birleşmenin tasarlanmaya çalışıldığı ve bu durumun da bazı dış ülkelerin telkiniyle yapıldığı yorumlarının yapılmasına sebebiyet verdi. HTS ise buna karşılık genelde “Cihadi” grupların kullandığı siyah sancağı kullanıyor.

HTS’nin dış müdahaleye çok yatkın bir yapı olmadığı bilinmekle beraber aynı durum Ahrar el-Şam için söz konusu değil. Ayrıca, HTS ile savaşmadıkları için kendilerine yapılan maddi desteğin kesildiğini ileri süren Ahrar bu sebeple HTS’ye saldırmaya mecbur bırakılmış olabilir. Yaşanan silahlı çatışmalar sonrası HTS, Ahrar’ın kendilerine saldırdığını ve bu sebeple karşılık verdiklerini beyan etti.

İDLİP, TÜRKİYE İÇİN ÖNEMLİ

İdlip, Türkiye sınırında olması nedeniyle bir hayli önemli bir bölge. Ankara, sınır güvenliğini garantiye almak istiyor, zira HTS’nin sınır bölgesinde bir hayli etkili olduğu biliniyor. İdlip’te yaşanan her şey ülkemizi doğrudan etkiliyor. Bu sebeple Türkiye bölgede etkinliğini arttırmaya çalışıyor. TSK’nın çatışmasızlık bölgesi kapsamında orada asker konuşlandırmak istemesi de buna dönük bir hareket. Bölgede muhalif gruplar arasında meydana gelen çatışmaların yeni bir göç dalgasına sebebiyet verme ihtimali Ankara’yı tedirgin ediyor. Şehir yoğun nüfuslu ve bu bölgeye Suriye’nin farklı yerlerinden gelen mülteciler de oldu. Hâlihazırda milyonlarca mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye yeni bir mülteci dalgası karşısında bir hayli zor duruma düşecektir.

Son olarak şunları dile getirilebilir: Muhalif unsurlar arasında meydana gelen iç çatışmalar Suriye Devrimi’ne büyük zarar veriyor ve bölgenin ikinci bir Halep’e dönüşme riskini arttırıyor. Bu da Türkiye’yi rahatsız eden bir durum. Muhaliflerin kendi aralarında çatışması Suriye rejiminin elini güçlendiriyor. Bunu göz önüne aldığımızda, Suriye rejiminin bu durumdan faydalanmak istemesi kuvvetle muhtemel gözüküyor.

İlgili Haberler
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir