Rakamlar ‘Avrupa bitti’yi yalanlıyor

Rakamlar ‘Avrupa bitti’yi yalanlıyor

2017’nin ilk yarısındaki büyümede 2 puanın Avrupa’ya ihracattan geldiğini belirten TÜSİAD Başkanı Bilecik, “Rakamlar ‘Avrupa bitti’ diyenlerin yanıldığını gösterdi. Reformsuz, sadece iç talebi zorlayarak büyürsek bedelini enflasyonla öderiz” dedi.

EKONOMİ SERVİSİ / İSTANBUL

Geçen yıla dair değerlendirmelerde bulunan ve bu yıla ilişkin beklentilerini açıklayan Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, hayatta da ekonomide de “hatalarımızın hesabını tutmak, başarılarımızla övünmekten daha karlıdır” ilkesine önem verdiğini, 2018’de daha başarılı olmak için 2017’de eksik kalınan noktalardan ders almaya ve bunları açık yüreklilikle paylaşmaya ihtiyaç duyulduğunu anlattı. 2017’nin başında büyüme beklentilerinin oldukça düşük, yurtdışı sermaye akımlarının da tersine döndüğü bir trend bulunduğunu anımsatan Bilecik, “Bu anlamda ekonomik beklentiler oldukça karamsardı. Avrupa ekonomisindeki büyüme ile artan ihracat ve hükümetimizin yaptığı düzenlemeler bunu tersine döndürdü. Her iki gelişmeden de çıkarmamız gereken dersler var” diye konuştu. Bilecik, ihracatın ve bu vesileyle Avrupa ekonomisinin Türkiye için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görüldüğüne işaret ederek, şunları kaydetti:      

* Yılın ilk yarısında 5 puanlık büyümenin 2 puanı buradan geldi. Bakın; matematik asla yanılmaz. Bu rakamlar, ‘Avrupa bitti’ diye düşünenlerin ne kadar yanıldığını gösterdi.

TÜSİAD olarak, bize göre, Avrupa’nın Türkiye için önemi zaten hiç azalmamıştı. Bundan sonra da bu önem, artarak devam edecek. Elbette, ilişkilerimizin bu derece gerilimli olmamasını arzu ederdik. 

Bu dönemde, yalnızca ihracatımızın artmasıyla yetinmeyip önemli ölçüde doğrudan yatırım çekmemiz de mümkün olabilirdi.  Böyle önemli fırsatları zamanında görmeli ve değerlendirmeliyiz. 2018’de ve sonrasında bunu hep aklımızda tutmalıyız.

Kısa vadede büyüme için finansal istikrardan vazgeçmenin bedeli, yüksek enflasyon olur.

İç talebi canlandırmak için atılan adımlar büyümeye önemli destek verdi. Sadece tüketimin üçüncü çeyrek büyümesine katkısı 7 puan seviyesinde gerçekleşti. Fakat aynı zamanda enflasyon oranının 2017’de yüzde 11,92 olmasına neden oldu. 

Bu oran maalesef 2003’ten bu yana görülen en yüksek enflasyon oranı. Çekirdek enflasyon (enerji ve gıda hariç) yüzde 12,3 ile yine 2003’ten bu yana en yüksek oran. Üretici enflasyonu da yüzde 15,47. 2017’den çıkardığımız iki ders; Avrupa’yı yok sayamayız ve reformsuz, sadece iç talebi zorlayarak büyürsek bunun bedelini enflasyonla öderiz.

ZAYIF ALANLARI MASAYA YATIRMAK GEREK’

Erol Bilecik, bu yıl seçim olmamasına rağmen pek çok kişinin 2019’daki seçimlerin hesabını şimdiden yaptığını belirterek, “Oysa asıl yapılması gereken hesap, ekonomide. Hızla değişen dünya ekonomisinden Türkiye nasıl pay alacak? İç talep ile büyümenin sonucu olarak; dış borç artıyor, finansman kalitesi düşüyor, enflasyon yükseliyor” yorumunu yaptı. Güçlü olanın zayıf yanını en iyi bilen, daha güçlü olanın ise zayıf yanını kuvvetlendiren olduğunu aktaran Bilecik, şunları söyledi: “TÜSİAD olarak, ekonomide zayıf kaldığımız alanları ifade etmemizin nedeni bu. Bunları masaya yatırmak gerek. Ancak ondan sonra yol haritamızı gerçekçi olarak konuşabiliriz. Rekabet gücümüzü arttıracak, ekonominin temellerini sağlamlaştıracak reformları 2018’de bir an önce yapmalıyız. Bunu gerçekleştirmekte geç kaldığımız sürece en kırılgan ekonomiler arasında gösterilmeye devam ederiz. Türkiye için en büyük risk budur.”

DİJİTALLEŞMEDEN UZAK KALMA LÜKSÜMÜZ YOK

Erol Bilecik, hayatın her geçen gün daha fazla dijitalleştiğini ve böyle bir çağda Türkiye’nin değişimin dışında kalmak gibi bir lüksünün olamayacağını kaydederek, TÜSİAD olarak bu dönüşümün ekonomik boyutuna odaklandıklarını anlattı. Sanayinin dijital dönüşümünü, küresel rekabet gücünün korunmasında temel parametre olarak gördüklerine işaret eden Bilecik, şunları söyledi: “Türkiye’nin önümüzdeki döneme yönelik kalkınma modelinin merkezinde de bu dönüşüm sürecinin belirleyici olması gerektiğine inanıyoruz. Sanayinin dijital dönüşüm sürecini bir ‘Türkiye Projesi’ olarak kabul ediyoruz. Son raporumuzda bu süreçte en önemli gördüğümüz konulara odaklandık. Bunlardan en kritik önemde olanı: Sanayide sürdürülebilir bir dijital dönüşüm ekosistemi yaratmak. Bunun etkili bir şekilde inşası; kamu, özel sektör ve akademi iş birliğinde gerçekleşir.”

NOTTA NASIL BÜYÜDÜĞÜN ÖNEMLİ

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, bu yıl iç talepte doğal bir yavaşlama olacağına işaret ederek, “Orta Vadeli Program’a göre geçen seneki genişlemeci politikalar bu sene uygulanmayacak. Vergi oranlarında geçen senenin tersine artışlar var.  KGF ise daha sınırlı kullanılacak. Bu anlamda daha yavaş ama daha dengeli bir büyüme öngörebiliriz. Biz büyümenin 2018’de yüzde 4,5 olacağını tahmin ediyoruz” diye konuştu. Eleştirinin, akıllı insanları güçlendirdiğini ve kredi derecelendirme kuruluşlarının eleştirileri ciddiye alınırsa daha ileriye gidilebileceğini kaydeden Bilecik, şu değerlendirmelerde bulundu: “2018’de bir not artışı çok mümkün görünmüyor. Sadece ‘büyümemiz yüksek’ olduğu için kredi derecelendirme kuruluşlarından not artırımı beklemek gerçekçi olmaz. Onlar yalnızca büyümeye değil, bunun kompozisyonuna ve sürdürülebilirliğine bakıyorlar. Risklerimizi azaltmak yerine arttıran bir büyüme, bize not artışı getirmez. Pek çok ülke en kırılgan 5’li listesinden çıkarken biz aynı yerde kalmaya devam ettik.”

 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN