1. Benim evim demez, fakirhane der. Sizin eviniz demez, devlethaneleri der.
1. Benim evim demez, fakirhane der. Sizin eviniz demez, devlethaneleri der.
2. İstanbullunun en çok kullandığı kelimelerden biri “efendim”dir. “Nasılsınız efendim?”, “Teşekkür ederim efendim”, “Saat kaç efendim”, “Saat beşe çeyrek var efendim”…
3. Genç İstanbullu toplu taşıma vasıtalarında yaşlılara, çocuklu kadınlara yer verir. Onlar ayakta iken kendisi kesinlikle oturarak seyahat etmez.
4. Hakiki ve görgülü İstanbullu evde veya dışarıda yediği yemekleri ve tatlıları başkalarına anlatmaz. Çok yakın dostu veya akrabası ise “Evvelki gün çok enteresan bir lokanta keşfettim, inşallah birlikte gidelim” şeklinde bahsedebilir.
5. İstanbullu edebî, yazılı, zengin Türkçe bilir. Konuşurken ve yazarken yanlış yapmaz.
6. İstanbul, İslam kültür ve edebinde selamı önce küçük büyüğe verir. Halhatır sormak, nasılsınız demek önceliği büyüğe aittir.
7. İstanbullu bir genç, pencereleri açık otomobilini sürerken, vasıtanın teybini sonuna kadar avaz avaz bağırtarak müzik dinlemez, etrafı rahatsız etmez, ses kirliliğine sebebiyet vermez. Böyle bir şey zontalık ve magandalıktır, İstanbulluya yakışmaz.
7. İstanbullu bir genç, pencereleri açık otomobilini sürerken, vasıtanın teybini sonuna kadar avaz avaz bağırtarak müzik dinlemez, etrafı rahatsız etmez, ses kirliliğine sebebiyet vermez. Böyle bir şey zontalık ve magandalıktır, İstanbulluya yakışmaz.
9. Eskiden İstanbullular Mekke demezler “Mekke-i Mükerreme”, Medine demezler “Medine-i Münevvere”, “Şam-ı şerif”, “Kuds-i şerif”, Haleb-i şahba” derlerdi. “Beyazıt Camii'ne gittim” demezler, “Beyazıt Cami-i şerifine gittim” derlerdi.
10. Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır. İstanbullu böylesine vefalıdır.