Görüşler

Şeceriyan İran’ın mı Farsların mı yıldızıydı?

Şeceriyan İran’ın mı Farsların mı yıldızıydı?

İran uzmanı Taha Kermani, Fars klasik musikisinin ünlü isimlerinden Muhammed Rıza Şeceriyan’ın ölümü üzerinden değerlendirmede bulunuyor.

Birkaç haftadır dış haberlerin odak noktası doğal olarak Karabağ meselesine ayrılmış durumda. Azerbaycan’ın topraklarını geri kazanma adına başlattığı askeri hareketlerin haberleriyle birlikte zaman zaman tarafların çatışma meydanı ve siyaset dünyasındaki savunucuları da gündeme geliyor. Komşu ülke İran’ın Ermenistan’dan yana tavır alması tepkilere sebep olmakla birlikte şaşırmaya da neden olmuş. Komşu ülke olmasına rağmen birçok doğal olaylarına şaşıran Türkiye kamuoyu, geçen haftalarda da sanat ve müzik dünyasından gelen bir habere tanık oldu. Fars klasik musikisinin ünlü isimlerinden Muhammed Rıza Şeceriyan’ın ölüm haberiyle birlikte İran’ın sosyal yapısının ne kadar doğru anlaşılmadığı da ortaya çıkmış oldu. Türkiye basını çoğu zaman olduğu gibi “gerçek” haberdense “resmi” görüşü benimseyip aktardı. 

*** 

Muhammed Rıza Şeceriyan 8 Ekim tarihinde 2016’dan beri tedavi gördüğü böbrek kanserinden hayatını kaybetti. Tahran’da tedavi gördüğü hastanenin önüne toplanan kalabalık ilk başta sanatçının bilindik şarkılarını toplu bir şekilde söylese de kalabalık arttıktan sonra rejime karşı itirazlar ufak da olsa protestoya dönüştü. Birçok sebepten her fırsatta itirazını beyan etmeye fırsat kollayan İran halkının bu kalabalığı da fırsata çevirip “Ölüm olsun diktatör” gibi sloganlar atması ilk bakışta tuhaf olmasa gerek ama olayın derinliğine inince gerçeğin hiç göründüğü kadar olmadığını görebiliriz. 2009’da Mahmut Ahmedinejad’ın ikinci dört yıl Cumhurbaşkanı seçildiği zaman Şeceriyan’ın da muhalif bir profile dönüştüğünün başlangıcı olarak kabul edilebilir. Ahmedinejad’ın muhaliflere “Çer çöp” demesine tepki olarak “ben çer çöpün sesiyim” diyerek sert çıkış yapan Muhammed Rıza Şeceriyan, İran tarihinin en bilindik sanatsal figürü olarak yönetimi bir hayli kızdırdı. İşte o tarihten bu yana sisteme karşı muhalif profil olarak bilinen Şeceriyan’ın cenaze töreni sonunun nereye varacağını önlemek zor olan yeni itirazlar dalgasının fitilini ateşleyebilirdi. Bu sebepten yönetim hiçbir risk göze almadan ilk önce vefat ettiği Tahran’da daha önce hiç görülmemiş bir şekilde sabah 6 sularında yoğun güvenlik önlemleri eşliğinde cenaze namazını kıldırıp naaşını toprağa vermek için memleketi Meşhed’e gönderdi. Meşhed’de Fars dili ve edebiyatı ve daha önemlisi radikal Fars milliyetçiliğin sembol isimlerinden olan Tus’da Firdevsî’nin mezarının civarında defnedilme kararı alındı. Koronavirüs önlemleri gerekçe gösterilerek Meşhed’e seyahat yasağı koyan hükümet ertesi gün yine sabahın erken saatlerinde sınırlı katılımcı ve yoğun güvenlik önlemleri eşliğinde efsane musiki üstadının son yolculuğa uğramasına müsaade etti. Böylelikle yönetim özellikle ekonomik anlamda darboğaza sıkışan ve toplumun alt tabakalarında biriken itiraz potansiyelinin Şeceriyan’ın cenaze törenini bahane etmekle harekete geçebilecek orta kesimin birleşerek harekete geçmesini önlemiş oldu. Ancak son derece kutuplaşan İran toplumunun ayrışmasının dışa yansımasını saklayamadı. 

1940 doğumlu Muhammed Rıza Şeceriyan’ın profesyonel hayatı İslam Devriminden önce de olgun bir döneme tekabül ediyordu. Şeceriyan, Şah döneminde Fars geleneksel musikisinin işitsel koleksiyonu sayılıp gelişmesinde önemli yere sahip olan “Güller” isimli radyo programında 10 yıl kadar uzunca bir süre dinleyicilerle buluşma fırsatına sahipti. Ancak o döneme bakıldığı zaman Şeceriyan sadece onlarca Farsça ses sanatçısından biriydi ve çeşitli müzik türleri ve sanatçıların rekabet edebileceği ortamda parlama şansına sahip olamadı. 1977 yılında Şah devrinde ülke genelinde düzenlenen Kuran okuma yarışmasında birincilik kazanan Şeceriyan bu yıllarda sanat hayatını alt üst eden adımlar atmaya başladı. 

*** 

Şeceriyan’ın İslam devriminde etkin rolü olan sol oluşumlarla yakın müravidesi olduğu bilinir. O dönem adeta İslam inkılabının sembollerinden biri haline gelen “İran, Ey Saraye Omid” (İran, Umut Ülkesi) şarkısını seslendiren Şeceriyan, devrimin tüm kitleler tarafından benimsenen bu şarkıyla inanılmaz bir ün kazandı. Sonraları Şeceriyan yönetimden uzaklaşınca “Ben bu şarkıyı rejime değil halka söyledim” dese de o dönem şarkının, solcu Tude Partisi tarafından hazırlanıp devrime katkı olarak sonraları da işi ele geçiren  İslamcı devrimcilere sunduğu bilinen bir tarihi gerçektir. Devrimden sonra ise İslam Cumhuriyeti ayaklarını iyice yere sertleştirdikten sonra müzik hedef alınan ilk alanlardan biri oldu. Her şeyin devrimci kararlarıyla keskin bir çizgiyle bölündüğü dönemde her türlü müzik ve sahne sanatı tamamen yasaklandı, tek bir istisna hariç o da geleneksel İran müziğine verilen ad “Asil İran Musikisi” oldu. Onda ise kadın sanatçılar tamamen yasaklanırken erkeklerde ise radikal bir bakışla ciddi temizlemeler yürütüldü. Gece kulübü, bar, meyhane tarzı dans ve alkolün olduğu yerlerde oralarda çalışanlarda yakılıp yıkıldığı dönem canlarını kurtardıysalar da eski formatta çalışmaları imkansız hale geldi. Bu durumda devrimin simge şarkılarından birini seslendiren ama solcu oluşumda siyasi görev değil de hatta birkaç yıl önce Kuran okuma yarışmalarında ülke birinciliğini arkasına alan Şeceriyan müzik dünyasının dokunulmaz adamı haline geldi. İran-Irak savaşı yıllarında İran radyo ve televizyonundan Humeyni’nin siyasi hitabelerinin dışında dışında yalnızca iki ses duyulabilirdi; birincisi savaş cephelerinde askeri marşların yerini alan Nohe adı verilen mezhebi ağıtlar, ikincisi de Asil İran Musikisi ve bir başka sözle Şeceriyan... 

Yıllarca süren bu atmosferde mutlak rakipsiz meydanı eline alan Şeceriyan İran müzik piyasasının yaşayabilen tek ismi haline geldi. Daha bugün bile müzik aletinin televizyondan gösterilmesinin yasaklı bir eylem olduğu İran’da Şeceriyan müzik mutfağının da yerini kapsayan tek isim oldu. Çoğunlukla klasik şairlerin şiirini seslendiren Şeceriyan hem bestekar hem de diğer tüm müzisyenlerin yerine görülebilen tek sima olma ayrıcalığına sahip oldu. Çoğu uzman görüşünde dile getirdiği gibi  usta bir ses sanatçısı olan Muhammed Rıza Şeceriyan, kendine özgü beste ve yaratıcılık kısmında bir hayli geride kalmıştır. 

2009 yılına kadar Şeceriyan ile siyasetin s’sini bile bağdaştırmak zorken bu tarihten sonra yeni bir sayfanın açıldığına şahit oluyoruz. Tartışmalı seçim sonucuna İran İslam Cumhuriyeti tarihinin en büyük itirazı yaşandığı “Yeşil Harekat” çoğu sistem içinde ayrışmaya sebep oldu. İşte bu zamanı Şeceriyan’ın muhalif profilinin değil öne çıkmak hatta doğuşuna şahit oluyoruz. Protestoculara karşı şiddete “Tüfeğini yere koy” şarkısını bu dönemde seslendiren Şeceriyan bu sefer Yeşil Harekatının sembol şarkısı oldu. Kolay olmasa da muktedir bir şekilde bu dönemi başından atlatan İslam Cumhuriyeti muhalefete destek verenlerle sert hesaplaşmaya başladı. Şeceriyan’ın seslendirdiği ve İran’da Ramazan ayını anımsatan “Rebbena” duası bile sansür edildi. Şeceriyan ilk defa 30 yıl sonra devrimin ilk yıllarındaki meslektaşlarının kaderine ortak olmuştu; üstelik İslam Cumhuriyetinde ramazan duası bile… 

*** 

Şeceriyan 2011’de sistemle sorun yaşadıktan sonra AOA Farsça kanalına verdiği bir röportajında İslam Cumhuriyetine on yıllardır hiç duyulmamış sert eleştiriler dile getirdi. İslam Devrimini İslam dininin İran’a gelişiyle kıyaslayan Şeceriyan “1400 yıl bundan önce olduğu gibi bugün de bunlar[İslam Cumhuriyeti Yöneticileri] aynı zihniyete sahipler. Halkın dikkatini din adamlarından caydıran her şey başta musiki olmakla sanata karşılar” cümleleriyle daha önce hiç duyulmamış tavır ortaya koydu. Ayrıca “Nasıl ki Firdevsî benim dilimi Farsçayı kurtardı, bende musikimizi kurtaracağım, kurtardım da” diyerek klasik Fars Milliyetçiliğin metodlarıyla bir muhalefet sergiledi. Arap ve Türk ve kısaca Fars olmayanlara karşıtı ırkçı şiirleriyle meşhur Firdevsî’ye böyle atıfta bulunan Şeceriyan’ın açık açık Fars Milliyetçilerinin İslamın İran’ın geri kalmasının esas sebebi gördükleri klasiğini de dile getirmişti. Cenazesinin de Firdevsî’nin mezarının civarında defn edilmesi hakkındaki vasiyeti Şeceriyan’ın koyu bir Fars Milliyetçi olduğu gerçeğini inkar edilemez hale getiriyor. 

*** 

Nüfusun en az yüzde 70’nin Fars olmayanlardan oluşan İran’da tek hayat hakkı kazanan Farsça, Şeceriyan için tek taraflı rakipsiz ilerlemenin yolunu sonuna kadar açmıştı. 

Profesyonel hayatının baharını tekel ortamda geçirten Şeceriyan ömrünün sonbaharında kendini sistemin içinden yönetime karşı başkaldıran yeşil harekatın içinde buldu. Şeceriyan ölümüyle de egemen ve tek makul görünen Fars üst kimliğinin yıldızı olarak diğer lerinin yok sayıldığı İran semasından kaydı. 

Zor günlerden geçen, her zamandan daha çok ayrışan ve kutuplaşan İran’da Şeceriyan’ın ölümü hayatı gibi birleştirmeye değil daha çok ayrıştırmaya sebep oldu. İyi bir ses sanatçısı olan Muhammed Rıza Şeceriyan, tarih sayfasında İran’ın halk sanatçısı değil; iktidar ortağı ile bozuşan bir Fars sanatçı olarak anılacak! 

İlgili Haberler
YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum
Bunlar da İlginizi Çekebilir