Antalya’nın masmavi ufuklarında, tarih boyunca denizcilere yol gösteren sessiz ama güçlü bir bekçi var: Gelidonya Feneri. Kimi zaman fırtınalarla mücadele eden gemicilere rehberlik eden, kimi zaman ise tarihin derinliklerinde kaybolmuş deniz hikâyelerine şahitlik eden bu fener, yalnızca bir yapı değil; aynı zamanda geçmişin izlerini günümüze taşıyan bir simge. Akdeniz’in en yüksek rakımlı deniz feneri olan Gelidonya Feneri, yalnızlığı, ihtişamı ve tarih kokan geçmişiyle ziyaretçilerini büyülemeye devam ediyor.
TARİHİ DERİNLERE UZANAN BİR YOLCULUK
Gelidonya Feneri, 1936 yılında Antalya’nın Kumluca ilçesinde, Taşlık Burnu’nun zirvesine inşa edildi. Fenerin bulunduğu bölge, deniz ticaretinin en önemli rotalarından biriydi ve tarih boyunca pek çok geminin uğradığı veya batığa karıştığı bir noktaydı. Özellikle Tunç Çağı’ndan kalma ve dünyanın bilinen ilk sualtı batıklarından biri olan Gelidonya Batığı, bu kıyılarda keşfedildi.
MÖ 1200’lü yıllara tarihlenen bu batık, bölgenin denizcilik tarihindeki önemini gözler önüne seriyor. Gelidonya Batığı’nın keşfi, antik denizcilik ve ticaretin boyutlarını anlamamıza ışık tutarken, aynı zamanda bu sularda yaşanmış sayısız hikâyeyi de gün yüzüne çıkarıyor.
TÜRKİYE’NİN EN YÜKSEK RAKIMLI DENİZ FENERİ
Deniz seviyesinden 227 metre yükseklikte inşa edilen Gelidonya Feneri, Türkiye’nin en yüksek rakımlı deniz feneri unvanına sahip. Bu yüksekliği sayesinde kilometrelerce uzaklıktan bile denizciler için bir rehber niteliği taşıyan fener, yıllarca elle gaz yağıyla çalıştırıldı. Zamanla teknolojiye ayak uydurarak günümüzde tamamen güneş enerjisiyle çalışan bir sisteme kavuştu.
Geçmişte fenerin ışığını sürekli yanar halde tutmak için bekçiler günlerce süren nöbetler tutardı. Ancak günümüzde otomatik sistemlerle çalışan Gelidonya Feneri, hala denizciler için yol gösterici bir ışık olmaya devam ediyor.
DOĞA VE TARİHİN BULUŞTUĞU EŞSİZ BİR ROTA
Gelidonya Feneri, sadece denizciler için değil, doğa tutkunları ve yürüyüşçüler için de büyüleyici bir rota sunuyor. Ünlü Likya Yolu üzerinde bulunan fener, doğa yürüyüşü yapmak isteyenlerin mutlaka uğraması gereken noktalardan biri.
Fenerin bulunduğu noktaya ulaşmak için yaklaşık 4 kilometrelik bir yürüyüş parkurunu aşmanız gerekiyor. Ancak bu yürüyüş, yalnızca bir yolculuk değil; aynı zamanda Akdeniz’in en etkileyici manzaralarına tanıklık etme fırsatı sunuyor. Çam ormanları arasından geçerken kuş sesleri eşliğinde yürüyebilir, yükseldikçe Akdeniz’in turkuaz sularını kuşbakışı izleyebilirsiniz.
Özellikle gün batımında fenerin bulunduğu tepeden izlenen manzara, burayı ziyaret edenleri adeta büyülüyor. Denizin ve gökyüzünün birleştiği noktada, Gelidonya Feneri tüm ihtişamıyla tarihe tanıklık etmeye devam ediyor.
GELİDONYA FENERİ’NİN GÜNÜMÜZE UZANAN HİKÂYESİ
Bir zamanlar gaz yağıyla çalışan ve insan emeğiyle ayakta tutulan fener, bugün güneş enerjisiyle çalışıyor ve modern teknoloji sayesinde bakım gereksinimi en aza indiriliyor. Ancak, Gelidonya Feneri’nin geçmişi ve denizcilik dünyasındaki önemi asla unutulmayacak.
Geçmişin sessiz tanığı olan bu fener, yüzlerce yıldır olduğu gibi bugün de denizcilere rehberlik etmeye devam ediyor. Onun ışığı, Akdeniz’in derinliklerinde kaybolmuş tarihî gemilere, fırtınalarla boğuşan kaptanlara ve bu büyüleyici atmosferi keşfetmek isteyen doğa severlere yol göstermeye devam ediyor.
Gelidonya Feneri’ni görmek, sadece bir feneri ziyaret etmek değil; tarihe, doğaya ve denizin sonsuzluğuna tanıklık etmek anlamına geliyor. Bu gizemli ve büyüleyici yapı, geçmişin mirasını geleceğe taşıyan bir deniz feneri olmaya devam edecek.
