Yaz aylarında kavurucu sıcaklardan kaçanlar, Akseki’nin serin yaylalarına çıkmaya devam ediyor. Bu yaylalardan biri olan Çimi Yaylası ise, sadece doğal güzelliğiyle değil, yer altındaki derin obruklarıyla da dikkat çekiyor. Elektrik ve buzdolabı bulunmayan yaylada yaşayanlar, tüm bozulabilir gıdalarını 40 metre derinliğindeki bu doğal soğutucularda muhafaza ediyor.
DOĞAL SOĞUK HAVA DEPOSU GİBİ KULLANILIYOR
Yayla sakinlerinin “kar obruğu” olarak adlandırdığı bu yapılar, kışın yağan karlarla doluyor. Yaz aylarında ise sıcaklık yer yer sıfırın altına kadar düştüğü için içerisi adeta bir buzdolabı görevi görüyor. Obrukların içerisindeki sıcaklık yıl boyunca sabit kalıyor ve 0-5 derece arasında değişiyor. Bu sayede peynir, tereyağı, yoğurt gibi süt ürünleri hiçbir katkı maddesi olmadan aylarca bozulmadan korunabiliyor.

80 HANE, ORTAK BİR GELENEĞİ YAŞATIYOR
Çimi Yaylası’nda yaz aylarında yaklaşık 80 hane yaşamını sürdürüyor. Bu hanelerin neredeyse tamamı, yıllardır aynı yöntemi kullanarak ürünlerini obruklarda saklıyor. Her ailenin kendine ait işaretli ürünleri oluyor ve kimse kimsenin malına dokunmuyor. Mayıs ayında başlayan saklama süreci, Ekim-Kasım aylarına kadar devam ediyor.
GIDA GÜVENLİĞİ VE DOĞALLIK BİR ARADA
Elektrik erişiminin olmadığı yaylada, gıda ürünlerinin bozulmadan korunması için bu yöntem hayati öneme sahiptir. Obrukların içinden çıkarılan karlar da yayla sakinleri tarafından soğuk içecekler hazırlamakta kullanılıyor. Çimi Yaylası’nda doğallık yalnızca üretimde değil, saklama yöntemlerinde de kendini gösteriyor.

TULUM PEYNİRİ ÜRETİMİ YAYLADA DEVAM EDİYOR
Yörük kültürünün en önemli unsurlarından biri olan tulum peyniri, burada hala geleneksel yöntemlerle hazırlanıyor. Sütler mayalanıp peynir haline getirildikten sonra deri tulumlara basılıyor ve kar obruğunda yaklaşık 3 ay bekletiliyor. Bu bekletme süreci, peynire hem lezzet hem de eşsiz bir aroma kazandırıyor. Bazı üreticiler artık plastik bidon kullanmayı tercih etse de, tulumda bekleyen peynirin tadı daha farklı kabul ediliyor.
KÜLTÜREL MİRAS NESİLDEN NESLE AKTARILIYOR
72 yaşındaki Hasan Arıcı ve hayvancılıkla uğraşan Bilal Arıcı gibi yayla sakinleri, bu yöntemi çocukluklarından beri sürdürüyor. Gelenek haline gelen bu yöntemle hem ekonomik değer üretiliyor hem de kültürel miras korunuyor. Üstelik bu doğal yöntem, dışarıdan gelen turistlerin de ilgisini çekiyor.
