Ligin kalitesi Milli Takım’a yansıyor

Ligin kalitesi Milli Takım’a yansıyor

FIVB Milletler Ligi’nin ardından 2023 CEV Avrupa Şampiyonası’nda namağlup şampiyonluğa ulaşan Filenin Sultanları, Türk spor tarihine adını altın harflerle yazdırdı. Başarının mimarlarından TVF Başkanı Mehmet Akif Üstündağ, Avrupa finalinde devirdikleri Sırbistan’ın tüm turnuvalarda kürsüde olduğunu hatırlatarak “Sırbistan’dan en büyük farkımız, liglerimizin kalitesi ve sürdürülebilirlik” dedi.

OĞULCAN ÇOKSAYAR

FIVB Milletler Ligi’nde altın madalya alan ve 2023 CEV Avrupa Şampiyonası’nda kupayı müzesine götüren Filenin Sultanları, tüm voleybolseverleri sevinç gözyaşlarına boğmuştu. Türkiye Voleybol Federasyonu Başkanı Mehmet Akif Üstündağ, Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenen Avrupa Şampiyonası finaline 8’de 8 ile gelerek Sırbistan’ı 3-2 deviren ve namağlup şampiyon olan A Mili Kadın Voleybol Takımı ile gurur duyduğunu ifade etti. Elde edilen başarıların baş mimarlarından olan Başkan Üstündağ, Türk voleybolunda başarının sürdürülebilir bir yapıya kavuşması için büyük çaba sarf ettiklerini ifade etti. Sözü fazla uzatmadan Başkan Mehmet Akif Üstündağ’ın, şampiyonluğun hikayesi, geleceğe yönelik projeleri, liglerimizin durumu ve altyapıların durumunu dile getirdiği bölüme geçelim…

Filenin Sultanları, dünya sıralamasında 1 numaraya yükselerek göğsümüzü kabarttı. Peş peşe gelen Milletler Ligi ve Avrupa zaferinin ardından Paris Olimpiyatları’nda da beklentimizi madalya olarak belirleyebilir miyiz?

“Türk voleybolu adına gurur duyuyorum. Büyük emekler harcandı. Sporcularımız aylardır evlerinden ve ailelerinden uzakta kaldılar. Son dünya, Avrupa ve olimpiyat şampiyonunu yenen bir takım olduk. Sultanlarımız ülkenin gururu oldu. İnanılması güç başarıların altına imza attılar ve daha nicelerini hedefliyorlar. Her maçta, her organizasyonda örneğine zor rastlanacak karakter ve duruş ortaya koydular. Ne mutlu ki bizleri gururlandırdılar, gözyaşlarına boğdular. Hepsine tekrar teşekkür ediyorum. Dünyanın 1 numarası olduk. Avrupa şampiyonluğuna ulaştık. Bundan sonra koleksiyonumuzda bir ekiğimiz var onu tamamlamak istiyoruz. Beklentiler her daim en yüksek seviyede. Hedefimiz 2024 Paris Olimpiyatları’na gitmek ve orada derece elde etmek. Türkiye tarihinde ilk kez bir takım sporunda Avrupa şampiyonluğu kazanarak, İstiklal maşımızı okutup, bayrağımızı göklere çektirdi. Bu gurur tablosunu 2024 Paris Olimpiyatları’na da taşımak ve orada kürsüde yer almak istiyoruz. Bu takım ve bu emekler olimpiyat derecesini hak ediyor.”

Sporcularımız, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılında elde edilen başarılar için ‘çok özel’ ifadelerini kullandı. Cumhuriyet’imizin 100’üncü yılında alınan zaferlerin sizin için nasıl bir anlamı var?

“Cumhuriyet’imizin 100’üncü yılında dünyanın 1 numarası olmak ve son Avrupa Şampiyonu olmak olağanüstü güzel bir duygu. Ülkemize bu çifte zaferi 100’üncü yılda yaşatmak kadar güzel ve gururlu bir şey olamaz diye düşünüyorum. Yaşanan bu süreçte emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Ama bugün bu zaferleri yaşadık diye, yerimizde saymamamız gerekiyor. Başarılarımızın sürdürülebilir olması lazım. Bu sürdürülebilirliği sağlamamız gerekli. Önümüzde Paris Olimpiyatları var. Olimpiyat Oyunları’nda yine Cumhuriyet’in 100’üncü yılında gelen bu zaferi 101’inci, 102’nci yıllarında da devam ettirme temennisi ile çalışmalarımıza ara vermeden devam etmeliyiz. Bu aşamada ‘dünya şampiyonu olduk, Avrupa Şampiyonu olduk, Olimpiyat şampiyonu olduk bize eyvallah’ gibi bir durum söz konusu olamaz. Öyle bir dünya olursa, gelecek nesilleri kaybederiz. Sürdürülebilir olabilirseniz yeni nesiller sizi hafızalarına kazır ve sürekli başarılarla yola devam edebilirsiniz. Yoksa bu başarılar rüzgar gibi gelip geçerse unutulur ve bir anlamı kalmaz.”

xcxc.jpg

Dünya şampiyonluğu, Avrupa şampiyonluğu ve Olimpiyat Oyunları’nda derece elde eden Sırbistan Milli Takımı’nın oyuncularına tıpkı Filenin Sultanları gibi Türkiye Ligi’nden aşinayız. Bu açıdan ligimizin kalitesi farklı milli takım ekollerine de yön veriyor diyebilir miyiz?

“Şimdi dediniz ki Sırbistan’ın dünya şampiyonluğu, Avrupa birinciliği ve Olimpiyat Oyunları’nda dereceleri var. Doğrudur. Artık bizim de dünyada ve Avrupa’da derecelerimiz şampiyonluklarımız var. Ama Sırbistan’ın bir eksiği var. Sırbistan’da lig yok. Olan lig de nasıl bir lig tam manasıyla bilen yok. Hafızalarınızda bir Sırbistan kulübünün Avrupa kupalarında çeyrek final, yarı final veya final oynadığına dair bir an var mı? Açıkçası ben hatırlamıyorum. Milli takımlar düzeyinde büyük başarılar elde etmiş Sırbistan’ın hemen hemen en bilinen oyuncuları Türkiye’deki liglerde boy gösteriyor. Ligimizde yer alan Boskovic, dünyada, Olimpiyat Oyunları’nda hep MVP oldu. Ama Türkiye’nin en büyük farkı liginin de çok kıymetli olması. Yine Cumhuriyet’imizin 100’üncü yılında Torino’da iki Türk kadın voleybol takımı final oynarken bir diğer takımımız da yarı finalde mücadele etti. Bu da bizim adımıza spor tarihimizde bir ilkti. Avrupa’nın diğer alt klasman kupalarında da ya final oynuyoruz ya şampiyon oluyoruz ya da ilk 3 içinde yer alıyoruz. Bu açıdan çok önemli bir lige sahibiz. Ve bununla beraber çok önemli bir milli takıma sahibiz. İşte bütünleşme ve sürdürülebilir olmasında örnek verdiğim nokta da buraya geliyor. Kulüplerimizde başarı var, bakıyoruz milli takımlarımızda da başarı var. Altyapılarda da büyük başarılarımız var. Geldiğimiz noktada ‘bugün başarı var’ demeyelim, yarınları ve geleceği de başarılı kılalım. Gelecekte de var olduğumuz sürece yaptığımız yatırımların verdiğimiz emeklerin karşılığını almış oluruz.”

Daha önce karar setlerinde kaderimizi rakip takımlar belirlerken son dönemde şeytanın bacağını kırmışa benziyoruz. Yaşanan değişimde başantrenör Daniele Santarelli’nin gelişi ne kadar etkili oldu?

“İtalya maçında bir karakter, bir duruş ortaya kondu ve zaferi de o getirdi. Bazı değişimler yaşanan sistem tıkanıklığını ortadan kaldırdı. Biz bu sistem tıkanıklığını aşmayı başardık. Tıkanan bir yerimiz de en kritik anlarda sonunu getirememekti. Ama artık finali biz yapıyoruz ve sonunu getirebiliyoruz. Hem İtalya maçı hem de Sırbistan maçında ‘2-1 mağlubuz ama 2-2’yi yakalarsak tie-break seti bizimdir’ dedim. Hatta Sayın Osman Aşkın Bak da bana ‘emin misin başkanım, gidiyor elimizden maç’ dedi. Ama sonuç 2-2’ye gelince ‘merak etmeyin’ dedim ve nitekim İtalya maçını da Sırbistan maçını da zor bir aşamadan geçerek kazanmayı bildik. İtalya maçı bizim için daha zordu. Belki de şampiyonluk o maçta kazanıldı. 20-17’den gelen dönüş kaderimizi belirledi diye düşünüyorum. Takımın Santarelli’ye emanet edilmesi de mentalite açısından çok etkili oldu. Hocamızın bize katkısı azımsanmayacak derecede. Kısa bir süreç içinde iki şampiyonlukla dünyanın 1 numarası konumuna geldik. Giovanni Guidetti için de olumsuz bir şey söylemek hoş olmaz. Bizim takımımızda emeği çoktur. Emeği geçen, her katkı sağlayacak kişiye de teşekkür ediyoruz. Ama geldiğimiz noktada, sistemsel ve mental açıdan en tıkanıklık yaşadığımız noktada Santarelli’nin dokunuşu bizi farklı bir seviyeye taşıdı.”

Son turnuvalara damga vuran Melissa Vargas’ın takıma çabuk adapte olduğunu söylemek mümkün. Bu durum için sizin düşünceleriniz neler?

“Melissa Vargas, Türk voleyboluna yabancı değil, içimizden biri. Türkiye’ye ilk geldiği kulüpte, ülkemizde voleybol oynama imkanı sağlanmıştı. Daha sonra milli takımda oynama teklifini götürdük. Milli takım forması giymekten gurur duyacağını söyleyerek, ‘Bu ülkede ekmek yiyorum, bu ülkenin de seve seve vatandaşı olurum.’ dedi. Melissa’nın da gelmesi ve teknik kadro değişikliğiyle var olan potansiyelin sahaya yansıtıldığını görüyoruz. Ülkemizi gururlandırmaya, sevindirmeye gayret gösteriyoruz.”

Kadın voleybolunun yanı sıra erkek voleybolunda da gözle görülür bir gelişim söz konusu. Yeni jenerasyonlardaki son durum nedir?

'‘Erkeklerde de 24’üncü sıralardan 12’lere kadar geldik. Sürecin başındayken birkaç Avrupa Şampiyonası’nda kötü sonuçlar aldık ama şimdi üst sıraları zorlayan, turnuvalarda dişli olan bir ekibe dönüşmeye başladık. Erkeklerde de çok iyi bir jenerasyonumuz var. Dünyanın en genç yaş ortalamalarından birine sahibiz. Kaptanımızı çıkardığımız zaman takımda 4 tane 2000-2001 doğumlu oyuncumuz var. U19 Milli Takımı da etkili geliyor. Burada bir entegrasyon süreci de bizi bekliyor. Lise takımımızda yer alıp da 4 tane Efeler Ligi’nde boy gösteren oyuncumuz var. Voleybol Lisesi Takımı Brezilya’da geçen yıl 16 takım arasından namağlup şampiyonluk gördü. Mezunlarımız adım adım geliyor. O liseden oyuncuların yanı sıra hocalar ve hakemler de yetişiyor. ‘Okul mu spor mu’ ikilemini de ortadan kaldırmayı başardık”

Takım sporlarında jenerasyon geçişleri normalde sancılı geçer ancak voleybolda bu durum daha farklı işliyor. Bunun altında da altyapı yatırımları yatıyor. Türk voleybolunda altyapıların son durumu nedir?

“Fabrika Voleybol projemiz bugün 33 ilde devam ediyor. Bu porjenin yüzde 80’i Doğu ve Güney Doğu Anadolu’yu kapsıyor. Bu da sosyal sorumluluk projesi adı altında sürüyor. Her şey Türkiye Voleybol Federasyonu tarafından karşılanıyor. Geçen okul seçmeleri Milletler Ligi sonrasına denk gelmişti. Ankara’da orada seçilen iki gencimizle tanıştım. 3-5 yıl sonra o çocuklar ülkemize büyük hizmetler verecektir, temennimiz bu yönde. Potansiyelli ve yetenekli yüzlerce gencimiz var. Oradan zirvede olan ‘sultanlar’ çıkartmalıyız. Türk voleybolunun en güven veren yeri de kesinlikle altyapılarıdır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Belçika dönüşünde bana maille iletilen listeleri kontrol ettim, 21 oyuncuyu burs ve eğitim alma karşılığında dünyanın çeşitli ülkelerine altyapı sporcuları yolladık. Bunlar da bizim için ayrı bir gurur.”

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN