Dünyanın en yakından izlenen denizaltı yanardağı olarak bilinen Axial Seamount, küçük Juan de Fuca levhası ile dev Pasifik levhasının kesişiminde yer alıyor. Bu özellik onu jeolojik olarak son derece aktif hale getiriyor. 1998, 2011 ve 2015’te gerçekleşen patlamalar sonrasında bilim insanları, yanardağın yeniden harekete geçmek üzere olduğunu tespit etti. 2024’ün sonlarından beri iç magmatik odacıklarda şişme gözlemleniyor; bu da yaklaşan bir patlamanın en güçlü işaretlerinden biri.
OKYANUS TABANINDA TEKNOLOJİK GÖZLEM AĞI
Axial Seamount’un bu kadar yakından takip edilmesinin nedeni, bölgeye kurulan devasa fiber optik kablo ağı ve sensörler. Newport’tan deniz tabanına uzanan bu sistem, kameralar ve ölçüm cihazları sayesinde anlık veri aktarımı sağlıyor.
YAŞAMIN KÖKENİNE IŞIK TUTAN BİR LABORATUVAR
Bilim insanları, yanardağın etrafındaki hidrotermal bacaların Dünya’daki yaşamın ilk ortaya çıktığı ortamlardan biri olabileceğini düşünüyor. Bu bacalar, demir, kükürt ve pirit gibi minerallerle kaplı; bu da milyarlarca yıl önceki mikropların yaşaması için gerekli koşulları yansıtıyor. Araştırmacılardan Anderson’a göre, “İlk yaşam formları büyük ihtimalle yüksek ısıya dayanıklıydı ve bu minerallere ihtiyaç duyuyordu.”
DOĞAL TEHLİKENİN YANINDA İNSAN ETKİSİ
Yaklaşan patlama yalnızca doğanın gücünü ortaya koymakla kalmayacak; aynı zamanda insan faaliyetlerinin derin deniz ekosistemleri üzerindeki etkilerini de gündeme taşıyacak. Özellikle lityum ve nadir metal arayışları için yapılan derin deniz madenciliği, bölgeyi ve hassas yaşam formlarını tehdit ediyor.
