Princeton Üniversitesi’nden astrofizikçi Amir Siraj ve ekibi, Kuiper Kuşağı’ndaki buzlu cisimlerin hareketlerini inceleyerek dikkat çekici bir sapma tespit etti. Hesaplamalar, bu cisimlerin yörüngelerinin Güneş Sistemi’nin genel düzlemine göre yaklaşık 15 derece eğik olduğunu ortaya koydu. Bilim insanlarına göre bu eğim, büyük bir gök cisminin yerçekimi etkisiyle açıklanabilir.
“Bu henüz bir keşif değil, ama çözülmesi gereken açık bir gizem,” diyen Siraj, söz konusu cismin Merkür’den büyük fakat Dünya’dan küçük bir gezegen olabileceğini belirtiyor. Tahminlere göre Gezegen Y, Güneş’ten 100 ila 200 astronomik birim uzaklıkta bulunuyor ve Kuiper Kuşağı’ndaki onlarca nesnenin yörüngesini aynı anda etkiliyor olabilir. Çalışmanın sonuçları Monthly Notices of the Royal Astronomical Society: Letters dergisinde yayımlandı.
Evrenin "aç gözlü" gezegeni bulundu: Her saniye 6 milyar ton madde yutuyor
GEZEGEN X’TEN GEZEGEN Y’YE: BİTMEYEN ARAYIŞ
Güneş Sistemi’nde “gizli gezegen” fikri yeni değil. 19. yüzyılda Neptün’ün keşfinden sonra gökbilimciler, onun da ötesinde bir gezegen olabileceğini öne sürmüştü. 1930’da Plüton bulunduğunda bu varsayım bir süreliğine doğrulanmış görünse de, kütlesinin yetersiz olduğu anlaşılmıştı.
Cumhuriyet'te yer alan habere göre, 2000’li yıllarda Caltech’ten Mike Brown ve Konstantin Batygin, “Gezegen Dokuz” adını verdikleri yeni bir teori ortaya attı. Onlara göre Dünya’nın beş ila on katı büyüklüğünde bir gezegen, Güneş’ten 550 kat uzakta dolanıyordu. Siraj ve ekibi ise mevcut verilerin bu modeli tam olarak desteklemediğini, gözlenen eğimlerin farklı bir gök cisminin etkisiyle açıklanabileceğini düşünüyor.
GÖZLER YENİ TELESKOPTA: RUBİN GÖZLEMEVİ HAZIRLANIYOR
Gezegen Y henüz doğrudan gözlemlenmiş değil, ancak bu durum yakında değişebilir. Şili’deki Vera C. Rubin Gözlemevi, 2025’te faaliyete geçerek gökyüzünü her üç günde bir tarayacak. Gözlemevinin dev dijital kamerası, Güneş Sistemi’nin uzak bölgelerini ayrıntılı biçimde inceleyerek binlerce yeni Kuiper Kuşağı cismi keşfedebilir. Araştırmacılar, bu sayede Gezegen Y’nin varlığına dair ilk somut kanıtların elde edilebileceğini söylüyor.
