IŞİD ve ‘Sünni krizi’

Geçtiğimiz haftasonu İstanbul’da düşünce kuruluşları Al Sharq Forum ve Güney Afrika merkezli Afro-Middle East Centre “Ortadoğu’da aşırılığı yeniden düşünmek” başlıklı iki günlük bir uluslararası konferans düzenledi. Ana konuşmalarını Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın ile Wadah Khanfar’ın yaptığı, odağında IŞİD’ın olduğu bu konferansa, Türkiye, Arap Dünyası, Batı ve Afrika’dan çok sayıda alanın uzmanları, siyasetçiler, akademisyenler ve politika yapıcıları katıldı. Konferans, güncelin çekiciliğinin ötesine geçip, IŞİD özelinde radikalizm fenomeninin fikri temelleri, tarihsel arka planı ile siyasal bağlamı, organizasyonel yapısı, siyasal hedefleri ve gelecek projeksiyonlarını detaylıca irdeledi.

***

Konferansta yapılan sunumlar ve yaşanan tartışmalar şu soru üzerinde özellikle düşünülmesi gerektiğini ortaya koydu: Irak’ta doğan, Suriye’de serpilen, kurucu kompozisyon ve siyasal motivasyon açısından temelde Iraklı olan bir örgüt nasıl oluyor da global bir fenomene dönüşebiliyor? Bu örgüt, El Kâide ile onun öncüllerinin ve ardıllarının hiçbir tanesinin sahip olmadığı bir uluslarası ilgiye nasıl mazhar olabiliyor? Ulusal kriz ve mücadelelerin ürünü olan ve bu ulusal tonu üzerinde taşıyan örgütlerin global bir fenomene dönüşmeleri pek olağan bir durum değil. Boko Haram ve Taliban gibi ulusal bağlamların ürünü olan örgütlerin etki alanları genellikle sınırlı oldu. IŞİD, ulusal bir konteksin ürünü olmasına rağmen, global bir fenomene dönüşmesi nedeniyle diğer örneklerden ayrışmaktadır.

Bu durumun birden çok sebebi olmakla birlikte, aşağıdaki üç başlığın özellikle irdelenmesi gerekir.

Birincisi, IŞİD, çöken veya işlemeyen devletlerde göreceli olarak işleyen bir yönetim ve totaliter bir istikrar modeli ortaya koyuyor. Sonuçları ve etkileri kestirilemeyen kaos ortamına alternatif olarak, göreceli olarak öngürülebilir bir totaliter istikrar sunuyor. Bu onu ulusal bağlamlarda ve başarısız devlet örneklerinde taban için ehven-i şer kılıyor.

İkincisi, IŞİD, Irak Savaş’ı ile başlayan ve Suriye kriziyle derinleşen, bölgesel lider/sözcü açığı nedeniyle de daha akut bir hal alan Sünni Arap krizinin siyasal temsiliyet ve sözcü açığını kısmi bir şekilde dolduruyor. Bu durum onun Ortadoğu ve Kuzey Afrika sokaklarına belli ölçüde hitap edebilmesine imkan sağlıyor.

***

Üçüncü olarak IŞİD, Batılı Müslümanlar’ın yaşadığı marjinalleşme ve biriktirdiği öfkeye siyasal bir kimlik geçirip, ona şiddet merkezli itiraz enstrümanları sunuyor. Bu da onun global bir fenomene dönüşmesine yol açıyor.

Bu başlıklardan Sünni krizi önümüzdeki dönemlerde daha fazla inceleme, analiz ve tartışma konusu olmaya namzet görünüyor.

Siyasal dil ve kültürümüz mezhepçi kodlarla kamusal alanda konuşmaya pek meyilli olmadığı için, Ortadoğu’daki mezhep eksenli kırılmaları adını vermeden tartışmayı yeğliyoruz. Hem mevzubahis konferansta hem de son dönemlerde Arapça ve İngilizce literatürde geniş bir şekilde işlenen “(Arap) Sünni kimlik krizi” Ortadoğu’daki aşırılığın ana sebeplerinden birini teşkil ediyor. Ortadoğu’daki radikalizm ve aşırılığın sosyolojik yatağını bu kriz oluştuyor. Bölgesel siyaseti tamamıyla mezhepsel bir perspektifle okuyan, Batı - Müslüman Dünyası ilişkilerini terörizm ve radikalizm parantezine hapsedip, toptancı ve ontolojik bir bakışla anlamlandıranlar, bu krizi Sünni-Arap kimliğinin mezhepsel ve etnik kodlarıyla açıklamayı tercih ediyorlar. Mevzubahis krizi doğuran siyasal ve sosyolojik zemini yok sayıyorlar. Tabiri caizse bir Sünni Arap istisnailiğini hem siyasal alanda hem de entelektüel düzlemde tahkim etmek istiyorlar.

Yüzeysellikten kaynaklanmıyorsa, kötü niyetten beslenen bir okumadır bu. Bu kriz, sünniliğin kodlarından kaynaklanan mezhepsel bir kriz değil, siyasal ve sosyo-ekonomik bir krizdir. Dolayısıyla, buna verilecek cevap da siyasal ve sosyo-ekonomik olmalıdır.

Ortadoğu’da siyasal anlamda bir Sünni krizi olduğu ortada, ama bu krizin çözüm reçetesi Sünnicilik yapmak olamaz. Siyasal ve sosyo-ekonomik temeller üzerine oturan bu krize çözüm de bu başlıklarda aranmalıdır. Irak başta olmak üzere, Sünnilerin siyasal sistemlerde hakkaniyetli temsiliyetleri, çözüm arayışlarının ilk adımını oluşturmalıdır.

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum