Başyapıt mı bir kopyala yapıştır işi mi?

Başyapıt mı bir kopyala yapıştır işi mi?

90. Oscar Ödülleri’ne 13 dalda aday gösterilen ‘The Shape of Water’, Soğuk Savaş döneminde yaratık görünümlü bir balık adam ile dilsiz bir kadının aşkını anlatıyor. 18’inci yüzyılda yazılan ‘Güzel ve Çirkin’ masalını andıran fantastik yapım etkileyici çekimleriyle kuşkusuz yılın en iyilerinden. Ancak yaşanan aşk inandırıcılığı zorluyor.

ERKUT TEZERDİ / İSTANBUL

Tahta sopa veya lateks eldivenle bile dokunmaya cesaret isteyen yaratıklara aşık olan prensesler ile altı levrek, üstü büyüleyici güzelliğe sahip deniz kızlarına gönlünü kaptıran şövalyeler... Öykülerin sonu belli; ya kötüler durduruluyor ve iki taraf birbirine aşık oluyor ya da aşıklardan biri ölüyor, ötekisi gözyaşı döküyor, ekranda “the end” yazısı beliriyor veya kitap bitiyor... Romantik Dönem’den beri süregelen bu güzel-çirkin-başkaldırı konusunun detaylarını Umberto Eco’nun ‘Çirkinliğin Tarihi’den öğrenmek mümkün. Sinemaseverlerle buluşan ‘The Shape of Water’ (Suyun Şekli) ise tam da böyle bir hikâyeyi anlatıyor. Esas oğlan üzerinde deney yapılmak istenen bir balık adam, esas kız Elisa da işaret diliyle konuşan, yalnızlığında boğulan bir temizlik işçisi. ABD’de 1960’ların Soğuk Savaş atmosferinde geçen ‘The Shape of Water’ın yönetmeni Guillermo del Toro. Senaryosu da del Toro ile Vanessa Taylor ikilisine ait. 18’inci yüzyılda Fransız yazar Gabrielle-Suzanne Barbot de Villeneuve’ün kaleme aldığı ‘Güzel ve Çirkin’ masalını andıran film ‘aşk’ı odağına yerleştiriyor.

ABD hükümetine bağlı bir laboratuvarda çalışan Elisa ile laboratuvara getirilen balık adam arasında işaret dili kullanılarak aşk başlıyor. İşin içine Rus gizli servisi girince hedef tahtasına yasak aşk yerleştiriliyor. Balık adamın alametifarikasını merak eden kötüler onu parçalara ayırmak istiyor. Elisa aşkını korumak için elinden geleni yapıyor.

‘The Shape of Water’ sürükleyici hikâyesi ve görüntü yönetmenliğiyle Oscar Ödülleri’ne damgasını vurabilir ama ‘En İyi Film’ seçilmesi sürpriz olur çünkü anlatılan aşk inandırıcılığını yitirdiği gibi, filmin geneline duygusuzluk hakim. Bunun nedeni karakterlerin albenisinin bulunmaması! Dahası romantik bir öyküdeki hislere uzak açı bakılırsa etkileyicilik, inandırıcılık sekteye uğrar. Lakin ‘The Shape of Water’ her şeye rağmen keyifle izleniyor. Yıllar sonra da müzikalleştirilirse şaşırtıcı olmaz.

SAHNELER ÇALINTI MI?

Birkaç gün önce 2001 yapımı ‘Amelie’ filminin yönetmeni Jean-Pierre Jeunet, ‘The Shape of Water’ın ‘Amelie’ filminden esinlenilerek çekildiğini, çoğu sahnenin de çalıntı olduğunu iddia etti. Aslında bunun adı hırsızlık değil ‘filmlerarasılık’: Yani eski formun ait olduğu zaman ve mekândan koparılarak, amiyane bir tabirle kör göze parmak misali bambaşka bir kurguda nasıl tepki vereceğinin tasarlanması, 

sunulması. Peki bunu nerede biliyoruz? Çünkü ‘Amelie’ filminin ana karakteri ile Elisa saç kesiminden umut dolu hislerine, tavırlarına kadar neredeyse aynı.

EN İYİ FİLM DAHİL...

* En İyi Film

* En İyi Yönetmen

* En İyi Film Kurgusu

* En İyi Özgün Senaryo

* En İyi Görüntü Yönetimi

* En İyi Kadın Oyuncu

* En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu

* En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu

* En İyi Film Müziği

* En İyi Ses Kurgusu

* En İyi Ses Miksajı

* En İyi Yapım Tasarımı

* En İyi Kostüm Tasarımı

KARAR'IN PUANI: 10 / 6.5

 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN