Suud’un arkasında Trump İran’ın yanında Avrupa

Suud’un arkasında Trump 
İran’ın yanında Avrupa

Suudilerin Ortadoğu’da İran’a yönelik ‘maceracı’ hamlelerine Trump destek verirken, Lübnan krizi Avrupa için son nokta oldu. Fransa ve Almanya, net bir şekilde Suudilerin karşısında yer aldı. İran konusunun ABD ile AB arasında derin bir ayrım yaratması bekleniyor.

VOLGA KUŞÇUOĞLU / İSTANBUL

Suudi Arabistan’da Kral Selman ve oğlu Veliaht Prens Muhammed, bir yandan içerideki rakiplerini tasfiye ederek iktidarlarını sağlamlaştırırken, diğer yandan dış politikada agresif hamlelerle bölgeyi şekillendirmeye çalışıyor. ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail’in desteğini alan Selmanlar, Yemen’de iki buçuk yıldır devam eden başarısız askeri müdahale, Katar’a uygulanan ancak sonuç vermeyen abluka, Filistin’de Washinton’ın da onayıyla İsrail’e tavizler verilen bir çözüm planı ve Lübnan’da Başbakan Saad Hariri’yi Riyad’a getirip istifa ettirerek Hizbullah’ı izole etme girişimini uygulamaya koydu. Her biri doğrudan ya da dolaylı olarak İran’a yönelik olan bu hamlelerden şu ana kadar başarıya ulaşan olmadı.

İSTİKRARA SUUDİ KILICI

Saad Hariri, 4 Kasım’da Riyad’da televizyonlardan canlı yayınlanan konuşmasında, İran’ı Lübnan’ın iç işlerine müdahale ile suçlamış, suikastten endişe ettiğini söyleyerek istifasını açıklamıştı. İran ve Hizbullah, bu açıklamanın Hariri’ye değil, Suudilere ait olduğunu savunmuştu. Peki Suudilerin bu hamlesinin ardında ne yatıyor? Bunu anlamak için geçen yılki cumhurbaşkanlığı seçimlerine gitmek gerekiyor. 29 ay süren kriz, kasım ayında Mişel Avn’ın Cumhurbaşkanı olmasıyla son bulmuştu. Saad Hariri’nin babası ve eski Başbakan Refik Hariri’nin suikastle öldürüldüğü 2005’ten sonra ülke siyasetini yeniden biçimlendiren bu seçim, Hizbullah’ı merkeze taşımıştı. Avrupa Birliği’ne bağlı düşünce kuruluşu Avrupa Uluslararası İlişkiler Konseyi’nde geçen hafta yayımlanan bir makale, Avn’ın seçilerek krizin sonlandırılmasına AB’nin de desteğinin olduğunu ortaya koydu. Makalede bir üst düzey AB yetkilisinin ‘off the record’ açıklamasına yer verildi. Söz konusu yetkili, o dönemde İran’la birlikte hareket ettiklerini söyledi. Avn’ın ardından Saad Hariri de seçim hükümetinin başına getirildi. Lübnan uzun süre sonra istikrara yaklaşırken, 2018 seçimleri öncesinde Suudilerin Hariri hamlesi geldi. Bu hamle, Beyaz Saray’ın desteğine rağmen Fransa ve Almanya’nın direnciyle karşılaştı. Avrupa, Lübnan’da kurulmasına yardım ettiği oyunun bozulmasını istemiyordu.

FRANSA EL KOYUYOR

Suudilerin Lübnan hamlesi başarısız olduğu gibi krize Avrupa’nın müdahil olmasını da beraberinde getirdi. Fransa, eski sömürgesi olan Lübnan’daki krizi ilk günden itibaren yakından izledi. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 10 Kasım’da Riyad’a bir ziyaret gerçekleştirerek Prens Muhammed’le görüştü. İran ve Suudiler arasındaki gerginliğe ilişkin dengeli bir dil kullanan Macron, bir yandan Hariri’nin ‘özgür’ olduğuna inandığını belirtirken, Riyad’ın Tahran hakkındaki ‘sert fikirlerini’ paylaşmadığını da söyledi. Ancak Suudilerin bir ülkenin başbakanını rehin alma macerası, ilerleyen günlerde ‘çuvala sığmaz’ bir hal aldı. Lübnan’da Cumhurbaşkanı Mişel Avn ısrarla Hariri’nin alıkonulduğunu ve ülkesine dönene kadar istifasının değerlendirilmeyeceğini dile getirirken, Franda Dışişleri’nden “Hariri istifa kararını kendi aldıysa ülkesine dönsün” açıklaması geldi. Lübnan Dışişleri ise Hariri’nin rehin alındığı konusunda Franszıları ‘ikna ettiklerini’ bildirdi. Fransa da Hariri’nin Paris’e gitmesi konusunda Suudileri ikna etti. Bu ‘saraydan başbakan kurtarma operasyonunun’ ardından Saad Hariri, dün eşi Lara ve büyük oğlu Hüsam’la birlikte Paris’e giderek Macron’la görüştü. 22 Kasım Bağımsızlık Günü’nde ülkesinde olacağı haberini veren Hariri, krize ilişkin pozisyonunu ise Mişel Avn’la görüştükten sonra açıklayacağını söyledi. Ancak iki küçük çocuğu halen Arabistan’da bulunan Hariri’nin “Rehin alındım” demesi büyük bir ihtimal olarak görülmüyor.

BERLİN-RİYAD KRİZİ

Suudilerin Lübnan’a yönelik girişimine Almanya’nın tepkisi, Fransa’dan daha sertti. Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, Lübnanlı mevkidaşı Gebran Bassil’i perşembe günü Berlin’de ağırladı. Gabriel, bu görüşmenin ardından Lübnan hükümetinin kararlı bir şekilde yanında olduklarını, ülkenin istikrarından endişe ettiklerini, Suudilerin ‘macerasını tolere etmeyeceklerini’ söyledi. Bunun üzerine Riyad, Berlin Büyükelçisini geri çağırdı. Suudi bir yetkili, ülkenin resmi ajansı SPA’ya yaptığı açıklamada Gabriel’in sözlerini ‘haksız ve çirkin’ olarak niteledi. Ayrıca Almanya’nın Büyükelçisine protesto notası verileceğini bildirdi. Alman Dışişleri’nden cevaben gelen açıklamada ise “Mevcut durum karşısında bölgedeki istikrar konusunda büyük endişe duyulduğu” belirtilerek “Bunu açık bir şekilde ifade etmek yakın uluslararası ortaklar arasında mümkün ve doğaldır” denildi.

YENİ YOL AYRIMI İRAN

Ortadoğu’da son dönemde Suudi Arabistan, İsrail ve ABD yakınlaşması dikkat çekiyor. ABD Başkanı Donald Trump, Kral Selman ve oğlunun hem içerideki tasfiye hareketine, hem de Lübnan hamlesine destek verdi. Avrupa ise farklı bir çizgide. Avrupa Uluslararası İlişkiler Konseyi’nde yayımlanan makale, bu farklılığı net biçimde ortaya koyuyor. ABD ile AB arasında İran üzerinden bir yol ayrımının ortaya çıkacağı öngörülen makalede, keskin politika farklılıklarına dikkat çekiliyor. AB’nin İran politikasının, önce ekonomik entegrasyon, sonra siyasi dönüşüm yoluyla Tahran yönetimini ‘içermeyi’, ABD’ninse ‘kuşatmayı’ amacında olduğu ifade ediliyor. İran konusu, AB’nin NATO’ya alternatif olarak PESCO’yu kurmasının ardından Washington ile önemli bir ayrılığa işaret ediyor.

RİYAD LÜBNAN’DA KAZDIĞI KUYUYA DÜŞTÜ

Suudilerin Lübnan hamlesine dair gerek Arap ve İsrail medyasında, gerek Batılı ülkelerdeki yayınlarda birçok haber ve analiz yer aldı. Riyad’ın amacına dair iki görüş öne çıkıyor. Birincisi, Sünni başbakanın istifasıyla Hizbullah’ın izole edilmeye çalışıldığı. ABD ve Avrupa ülkelerinin terör listesinde yer alan örgüt üzerinden Lübnan’a ekonomik yaptırımlar uygulanabileceği ve böylece Hizbullah’ın yönetimden uzaklaştırılmasının amaçlandığı belirtiliyor. Suudilere yakın Lübnan eski Adalet Bakanı Eşref Rifi, Hizbullah’ın bölgesel meselelere müdahalesi sona ermezse ülkenin yaptırımlara uğrayabileceğini öne sürmüştü. Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri ise yaptırımlar olsa bile Hizbullah’ı savunacaklarını söylemişti. Fransa ve Almanya’nın tavrı, bunun gerçekleşmeyeceğini ortaya koydu. İkinci görüş ise İsrail ve Suudilerin Hizbullah’a karşı askeri operasyon hazırlığında olduğu. Suudi Dışişleri Bakanı Adil Cubeyr, bu konuda tek çözümün ‘Hizbullah’ın silahsızlandırılması’ olduğunu savunmuştu. Deneyimli Ortadoğu Elijah J. Magnier, dün Hizbullah kaynaklarına dayandırarak  örgütün ‘alarm’ konumunda olduğunu ve Suriye’ye silah göndermeyi durdurduğunu yazdı. İsrail’de hükümete muhalif Haaretz gazetesinin muhabiri Amos Harel ise Foreign Policy için yazdığı yazıda, Suudilerin savaş için İsrail’i ikna edemediğini belirtti. Sonuç olarak, İran’ın Lübnan’daki etkisini teşhir etmek ve Hizbullah’ı bunun üzerinden sıkıştırmak için Hariri hamlesini yapan Suudiler, hem bu amaçlarına ulaşamadı, hem de kendileri Lübnan’ın içişlerine müdahale eder konuma düştü.

HARİRİ PARİS'TE, ÇOCUKLARI HÂLÂ 'REHİN'

Lübnan Başbakanı Saad Hariri, istifasını açıkladıktan iki hafta sonra Riyad’dan ayrılarak Fransa’ya geçti. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un daveti ve Suudileri ikna etmesi üzerine eşi Lara ve büyük oğlu Hüsam’la birlikte Elysee Sarayı’na geldi. Hariri’ler, Macron ve eşi Brigitte tarafından karşılandı. Ancak bu ziyaret, Suudilerin Hariri ve ailesini rehin aldığı endişesini sonlandırmaya yetmedi. Zira Lübnanlı siyasetçinin iki küçük çocuğu 16 yaşındaki Lulva ve 12 yaşındaki Abdülaziz, Suudi Arabistan’da kaldı. Hariri, Macron’la görüşmesinin ardından 22 Kasım’daki Bağımsızlık Günü kutlamaları için Beyrut’a döneceğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Mişel Avn’la da görüşeceğini söyleyen Hariri, krize ilişkin pozisyonunu bu görüşmeden sonra açıklayacağını bildirdi.

 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN