FED faizde sürpriz yapmadı Merkez güçlü kaldı

FED faizde sürpriz yapmadı Merkez güçlü  kaldı

FED, para politikası toplantısında 25 baz puanlık faiz artırımına giderek federal fonlama oranını yüzde 1.75 – 2.00 seviyesine yükseltti. Başbakan Yardımcısı Şimşek “Faiz artışı sürpriz değil. Piyasalar bunu büyük oranda fiyatlamıştı, önemli olan geleceğe ilişkin perspektif” dedi.

Uluslararası piyasaların gözü ABD Merkez Bankası’nın (FED) kararına odaklanmasının ardından beklenen açıklama gerçekleşti. FED, para politikası toplantısında 25 baz puanlık faiz artırımına giderek federal fonlama oranını yüzde 1.75 – 2.00 seviyesine yükseltti. FED uzun vadeli faiz projeksiyonlarını değiştirmedi. 2019’da 3, 2020’de ise 1 faiz artırımı öngörüyor. FED’in bu yılın devamı için ise 2 faiz artışı daha beklediği belirtildi. FED, 2018 için enflasyon projeksiyonunu yüzde 2.1’e çıkardı, enflasyonun 2019 ve 2020’de yüzde 2.1 olmasını bekliyor. Çekirdek enflasyon için 2018 projeksiyonunu yüzde 2 ‘ye çıkardı. Açıkçası FED artık sürpriz yapmıyor ve ne yapacağını herkes biliyor. ABD yönetiminin ticaret alanındaki tartışmalı adımları ve bu yüzden ana ticaret partnerleriyle yaşadığı gerilim hakkında yorum yapmaktan kaçınan FED Başkanı Jerome Powell, işletmelerin gümrük tarifelerinden endişelendiklerini ancak bunun henüz verilere yansımadığını ifade etti. FED’in faiz artırım kararını değerlendiren Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, bunun sürpriz olmadığını, piyasaların kararı büyük oranda fiyatladığını söyledi. Şimşek, önemli hususun geleceğe ilişkin perspektif olduğunu belirterek, bu perspektifin beklenenden bir miktar daha aşağı indiğini anlattı. FED’in açıklamasında uzun süredir var olan ‘parasal koşulların destekleyici olduğuna’ dair bir ifadenin çıkarıldığına dikkati çeken Şimşek, bundan sonraki yol haritasında faiz artışı beklentilerinin nispeten daha güçlü olduğunu bildirdi. Şimşek, bunun başlangıçta gelişmekte olan ülkeler için olumsuz bir değerlendirme niteliği taşıdığını ancak Türkiye’nin daha önce bu duruma hazırlandığını vurgulayarak, şöyle devam etti: “Nihayetinde biz zaten uzun bir süredir ABD kaynaklı para politikasındaki normalleşmenin hızlanabileceğini, küresel dolar likiditesindeki bu sıkışıklığın ABD kaynaklı olarak devam edebileceğini önemli ölçüde içselleştirmiştik. Burada iki önemli husus var. Olay sadece FED’in fiyat istikrarına yönelik bilanço küçültmesi ve para politikasında normalleşme, faiz artışı değil. Bu tabii küresel dolar likiditesini etkiliyor fakat bu aslında bakıldığında uzun zamana yayılmıştı, bilanço küçültme yönetilebilirdi. Burada esas konu ABD’de vergi reformu yapıldı. Bu reformla bütçe açığının ciddi şekilde artırılması gündemdeydi ve bu da başladı.”

MERKEZ GEREĞİNİ YAPTI

Mayıs ayında gelişmekte olan ülkelerden para çıkışının, bu durumun sadece Türkiye’ye özgü olmadığını gösterdiğine işaret eden Mehmet Şimşek, küresel risk alma iştahında, risk algısında bir değişim yaşandığını dile getirdi. Şimşek, mayıs ayında gelişmekte olan ülkelerden gerçekleşen çıkışın Kasım 2016’dan bu yana en yüksek düzeyi bulduğunu anımsatarak “Bu aslında bizim piyasalardaki dalgalanmayı da önemli ölçüde açıklıyor. Geçmişte para politikasının Türkiye’de yeterince net olmadığına, güçlü tepki veremediğine dair genel bir değerlendirme vardı, bu değerlendirme geride kaldı. Hakkını verelim, Merkez Bankası çok güçlü bir şekilde gereğini yaptı, yapmaya devam etti ve ne gerekiyorsa yapacak. Merkez Bankasının bu anlamda sürekli arkasındayız” diye konuştu.

OHAL TÜRKİYE ALGISINI BOZUYOR

Mehmet Şimşek, fon akışı ve doğrudan yatırımlar anlamında en çok Türkiye algısını bozan hususun olağanüstü hal (OHAL) uygulaması olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu: “Cumhurbaşkanımız net bir şekilde ilk işimizin OHAL’i kaldırmak olacağını ifade etti. Bu da dışarıda Türkiye’nin algısını, ülkemize bakış açısını olumlu yönde değiştirecek.” Kısa vadede mevcut değerlendirmelerin geçerli ve etkili olduğunu belirten Şimşek, “Parasal sıkılaştırma her zaman ABD ekonomisinde ciddi bir kaldıraç. Borç düzeyi yüksek olduğu için en ufak faiz ayarlaması bile reel ekonomiyi etkiliyor. Bu para politikasındaki sıkılaşmayla birlikte yapılan vergi reformunun etkisi, en geç gelecek senenin ilk yarısında sonlanmış olacak” ifadesini kullandı. OHAL’in kaldırılmasının ekonomiye etkisine değinen Şimşek “Türkiye’nin gerçekliğiyle algısı arasında ciddi makas, bir fark oluşmuştu. Bu algıyla gerçeklik arasındaki farkı kapatma noktasında önemli bir adım” dedi.      

     

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN