Görüşler

Cafer Talha Şeker yazdı: 1953 İran (Petrol) darbesi

Cafer Talha Şeker yazdı: 1953 İran (Petrol) darbesi

“ABD’nin darbedeki rolü ne?” sorularının gölgesi altında hatırlanması gereken bir mesele: İran 1953 darbesinden ve Musaddık’tan bugüne uzanan ayak izleri… Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği’nden Cafer Talha Şeker kaleme aldı.

CAFER TALHA ŞEKER

15 Temmuz akabinde Anglo-Sakson destekli darbelerin tarihi tekrar gündeme geldi. “Gülen’i iade et!” diyen Ankara’ya Washington’dan verilen cevap “Makul deliller gösterirsen konuşabiliriz” oldu. Amerikan medyası, “Türkiye’de herkes başarısız darbe teşebbüsünün arkasında ABD’nin yer aldığına inanıyor” diye yazdı. Darbeler tartışılmaya başlandığında ortalığa envai çeşit dedikodular hâkim olur. Bilhassa akademisyenler böyle meseleleri kaleme alırlarken makul delil görünceye dek kesin ifadeler kullanmaktan imtina ederler. 1953 İran Darbesi de yıllarca akademik dünyada ele alınırken tereddüt gösterilen bir mevzu olmuştu. İran’daki hükümeti devirenlerin İngiliz-Amerikan ortaklığı olduğunu iddia eden yaklaşımlara “komplo teorisi” gözüyle bakılırdı. “Arap Baharı” esnasında bizzat Başkan Obama ve İngilizler Tahran’a gözdağı vermek isterken eski vesikaları medyaya gösterip 1953’teki İran darbesini MI6 – CIA ortaklığının gerçekleştirdiğini ispat edince darbenin arkasında Londra ve Washington’ın olduğu resmiyet kazanmış oldu. O halde bu yazımızda müttefiklerin İran Başbakanı Musaddık’ı nasıl devirdiklerine bakalım. Zira Erdoğan’ı devirme operasyonları da ancak yıllar sonra Anglo-Sakson arşivleri açıldığında  ispatlanacaktır.

İRAN PETROLÜ

19. yüzyılda dünyanın enerji kaynakları (kömür piyasaları) İngilizlerin elindeydi. Ancak 20. yüzyılda (petrole bağlı) yeni enerji piyasaları Amerikalıların elinde yükselmeye başladı. Kömürden petrole geçiş kısa sürede ABD’nin küresel İngiliz nüfuzunu kırmaya başlamasına yol açacaktı. Amerikalılar petrolü California, Florida, Texas eyaletlerinde çıkarırken İngilizler siyah altını 1. Dünya Savaşı’ndan önce İran’da çıkarmaya başladılar. Amerikalılar Rockefeller’in Standard Oil’e bağlı petrol şirketleriyle bu işi kendi evlerinde yaparken İngiliz Hükümeti İran Şahı ile anlaşarak Anglo – Persian Oil Company üzerinden Basra Körfezi’nde petrol çıkarmaya başlamıştı. Bir sonraki hedefleri de Osmanlı elindeki Musul idi. Şah, Güneybatı İran’da petrolü çıkaran İngilizlerden küçük bir pay alıyordu. 1925’te İngilizlerin desteğiyle tahta çıkan Rıza Şah, ilerleyen yıllarda petrolden daha fazla pay talep etti. Tahran, petrol gelirindeki payını artırdı ancak karşılığında İngilizlere verilen imtiyaz haklarının vadesini uzattı. Rıza Şah, 2. Dünya Harbi esnasında Hitler’e yanaşınca İngilizler ve Ruslar kendisini indirip yerine oğlu Muhammed Rıza’yı geçirdiler. Hatta Almanlar ne Türkiye üzerinden ne de Rusya üzerinden İran petrolüne ulaşabildikleri için direnç kaybettiler ve çöktüler. Savaş sonrası ABD yeni bir güç olarak piyasaya girdi. Tahran’da İngiltere, ABD ve Sovyet Rusya liderleri bir araya gelerek toplantı yaptılar. ABD Başkanı Roosevelt, Suudi Kralı Abdülaziz ile de Mısır’da görüşerek Körfez’deki Amerikan petrol şirketlerinin önünü açtı. Bu durum İngilizleri ve Rusları çok rahatsız ettiyse de Amerikalıların bölgeye yerleşmesi hız kazandı.

MUSADDIK’IN POLİTİKASI

1950’de Türkiye NATO’ya girmeye çalışırken İran da benzer taleplerde bulunuyordu. Türkiye ve Yunanistan’a yapılan Amerikan mali desteğinin İran’a da yapılması için diplomasi yapıyorlardı. Dr. Muhammed Musaddık, İran’ın meşhur siyasetçilerinden birisiydi. İran petrolünün İngiliz elinden çıkarılması ve millileştirilmesi gerektiğini dile getirenler arasındaydı. 1951’deki demokratik seçimlerde Musaddık’ın Milli Cephe Partisi iktidara gelince petrolü millileştirme işi gündemi işgal etti. Şah Muhammed Rıza bu işe karşıydı ancak henüz babası gibi muktedir olamadığından onun sözü pek geçmiyordu.

Musaddık, iktidara gelirken ülkenin dini kesimini ve esnafı kontrol eden mollaların lideri Ayetullah Molla Kaşani ile ittifak etmişti. Hatta Moskova’nın nüfuzundaki komünist Tudeh Partisi de Musaddık’ın yanındaydı. Ülkede herkes İngilizlerin İran’dan ihraç edilmesi gerektiğinden bahsediyordu. 1952’de İngilizler ülkeden kovuldu. İngilizler, bir yandan petrol bölgesindeki Bahtiyari Kabilesi’ni isyana teşvik ediyor diğer yandan Molla Kaşani ve General Zahidi’yi kullanma hesapları yapıyorlardı. Musaddık ise petrolü Japonlar ve İtalyanlara yüzde elli indirimle vereceğini söylemeye başladı. İsrailliler de İran ile petrol işi yapmaya teşebbüs ettiler. Londra’da büyük bir gerginlik oluştu. Japonya ve İtalya’nın İran’a yanaşmasını durdurmak için milletlerarası mahkemelerle İran’ı durdurmaya çalışıp İsrail’i ikaz ettiler. Moskova bu işi lehine çevirmeye çalışıyordu ancak Musaddık oyunu Moskova, Londra, Washington üçgeninde oynayan yaşlı bir kurt idi. İyi bir pay almadan hiç birisine yanaşmıyor, küresel üçlü arasındaki rekabeti kullanmaya çalışıyordu. Arabuluculuk yapmaya çalışan Amerikan elçisini hasta yatağında yatarken karşıladı. Ancak müttefiki Molla Kaşani ile arası açılmaya başlamıştı. Kaşani, kendi adamlarının devlet kadrolarında yerleşmesini durdurmaya çalışan Musaddık’ı “şeytanlık” yapmakla itham etmeye başladı. Seçimle iktidara gelmiş olmasına rağmen Batılı gazeteler de Musaddık’ı “diktatör” olarak göstermeye başlamıştı.

Amerikalılar, Doğu Arabistan’daki petrol sahalarını ele geçirmek için Suudileri İngiliz nüfuzundaki Mütareke Şeyhleri (bugünkü BAE) ve Umman’a karşı desteklediklerinden Londra – Washington arasında zaten gerilim oluşmuştu. İngilizler eğer İran’daki petrol haklarını da kaybederlerse büyük bir ekonomik krizle karşılaşacaklarından emindiler. Bu yüzden kendi hakları olduğunu düşündükleri İran petrolünü Amerikalılar ile paylaşmaya razı gelip darbe planlarını başlattılar. Amerikalılar ise İran’da İngiliz – Rus rekabetini kullanırken “özel müttefik” İngiltere’yi kaybetmemeye dikkat ediyordu. Nihayet anlaşma yapıldı, Musaddık devrilecekti.

AJAX OPERASYONU

MI6, İran’a dair tüm stratejik bilgileri CIA ile paylaştı. CIA, AJAX Operasyonu ile İran’da halkı sokağa dökecek kişileri tespit edip bunlara yüklü ödemeler yapıp gelecek vaat etti. İngilizler ve Amerikalılar ile pazarlık yapan isimlerden birisi de Musaddık’ın “eski müttefiki” Molla Kaşani idi. İranlı bazı generaller de satın alındı. Halk sokaklara dökülünce meclise saldırılar oldu, ülkede asayiş bozuldu ve iç savaştan bahsedilmeye başlandı. Musaddık taraftarları sokaklarda direniyordu. Ruslar da Tudeh Partisi üzerinden sokakları kendi lehlerine döndürmeye çalıştılar ancak Musaddık nihayet devrildi. Musaddık yandaşlarının tehdidi karşısında ülkeyi terk etmiş olan İran Şahı ülkesine döndü. AJAX Operasyonu esnasında eski Amerikalı Başkan Roosevelt’in torunu Kermit Roosevelt, Türkiye üzerinden İran’a sızmış, operasyonu yönetmiş ve tekrar Türkiye üzerinden Batı’ya geçmişti. Darbeden sonra İran petrolünün yarısı İran Hükümeti’ne bırakılırken diğer yarısı İngilizler (BP) ve Amerikalılar (Rockefeller’in şirketleri) arasında paylaşıldı. Fransızlar (TOTAL) ve Hollandalılara (İngiliz ortağı Shell üzerinden) küçük bir pay verildi.

Haziran 2013 Gezi Vakası, 3 Temmuz 2013 Mısır Darbesi ve 15 Temmuz 2016’daki teşebbüs ile 1953 İran Darbesi arasındaki benzerlikler dikkat çekicidir. Büyük oyuncuların çıkarlarına hizmet etmeyen kişi veya gruplara karşı uygulanan darbelerin formülü ve hedefi aynıdır.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir