Görüşler

Şinasi Gündüz yazdı: ABD seçiminin asıl kazananı kim?

Şinasi Gündüz yazdı: ABD seçiminin asıl kazananı kim?

Donald Trump’ın zaferle çıktığı ABD başkanlık seçimi geleneksel Washington-Tel Aviv ittifakını nasıl etkiler? İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dinler Tarihi Anabilim Dalından Prof. Dr. Şinasi Gündüz kaleme aldı.

ŞİNASİ GÜNDÜZ

ABD seçimleri bitti ve herkes seçim sonuçlarında yaşanan sürprizi, seçimin kaybedenlerini ve kazananlarını konuşuyor. Başta Clinton ve seçim öncesi onu kesin galip ilan eden kamuoyu araştırma şirketleri olmak üzere demokratlar, liberaller, eşcinseller, solcular, Müslümanlar ve benzeri birçok kesim seçimin kaybedenleri; kazananlar ise Trump şahsında muhafazakârlar, milliyetçiler, Evanjelikler, tutucular, Neonaziler, yabancı ve göçmen düşmanları gibi gruplar...

ABD başkanlık seçimlerinden Trump’ın galip çıkması birçok kesim tarafından sürpriz olarak karşılandı. Trump’ın seçim sürecindeki konuşmaları, vaatleri dikkate alındığında bu sonuç yalnızca dünya genelinde birçok kesimi endişelendirmekle kalmadı, aynı zamanda ABD içinde de ciddi kaygılar uyandırdı. Bu nedenle ABD’nin birçok bölgesinde şu an protesto gösterileri düzenlenmekte, hatta bazı eyaletlerde ABD’den ayrılma konusunda kampanyalar bile yürütülmekte.

Seçim sonucundan hoşnut olmayanların gerekçeleri çok… Trump’ın tutucu, yer yer ırkçı, yabancı ve mülteci karşıtı söylemlerinden kadınlara ve Latinolara yönelik yaklaşımlarına ve seçim döneminde yaptığı kaba, dengesiz, seviyesiz konuşmalarına kadar birçok gerekçe… Çoğu kişi Trump’ın başkanlığındaki bir ABD yönetiminin ABD’yi liberal, demokrat ve özgürlükçü yapısından saptıracağı ve yaşanmaz bir yer haline getireceği endişesi taşıyor.

Birçok kişi Trump başkanlığındaki yönetimin ABD’yi liberal, demokrat ve özgürlükçü yapısından saptıracağı endişesi taşıyor.

Trump’ın İslamofobik söylemleri özellikle dünya genelinde Müslümanları haklı olarak kaygılandırıyor. Seçimle birlikte Trump’a ait siteden Müslümanlar karşıtı bazı açıklamaların kaldırılması bir anda “acaba Trump ve ekibi, Müslümanlar karşıtı söylemlerinden ve yaptığı vaatlerden geri mi dönüyor” sorusunu sordurmuştu. Ancak çok geçmeden sitedeki beyanatların kaldırılmasının teknik bir gerekçeden kaynaklandığı açıklandı. Dolayısıyla Trump ve ekibi seçim dönemi yabancılar, göçmenler ve Müslümanlar karşıtı söylem ve açıklamalarının arkasında durduğunu bir kez daha vurgulamış oldu. Nitekim Trump, seçim sonrası açıklamasında da göreve başladığında göçmen karşıtı söylemlerinin gerçekleştirilmesi bağlamında binlerce göçmenin sınırdışı edileceğini belirtti. Böylelikle Müslümanları ABD için gerçek bir problem olarak gören ve kapıların Müslüman göçmenlere kapatılmasını savunan Trump döneminde İslamofobinin iyice tırmanacağı ciddi bir endişe konusu olarak güncelliğini sürdürüyor.

Peki, göçmenlere, yabancılara ve Müslümanlara karşı ırkçı, dışlayıcı ve önyargılı bir profil çizen Trump’ın Yahudilere karşı yaklaşımı nasıldır? Trump ve ekibinin Yahudilerle ve İsrail’le ilgili söylemleri ve tutumu dikkate alındığında, örneğin ABD Yahudilerinin bu seçimden Trump’la ilgili beklentileri nelerdi? Trump’ın seçim başarısı onlar için bir sürpriz olarak görülebilir mi?

IRKÇI, DIŞLAYICI, ÖNYARGILI PROFİL

Öncelikle, beyaz Hristiyan seçmen dışında neredeyse bütün diğer kesimlere yönelik zaman zaman dışlayıcı ve önyargılı bir dil kullanmaktan çekinmeyen Trump’ın Yahudilere yönelik son derecede dikkatli bir dil kullanmaya özen göstermiş olduğunu vurgulamakta yarar var. Esasen bu, yalnızca bu seçimde Trump ve ekibinin değil ABD’deki tüm seçimlerde tüm başkan adaylarının özen gösterdikleri bir husustur. Başta ABD’deki Yahudi seçmenler ve lobiler olmak üzere dünya genelindeki Yahudilerin -ve bu arada tabi ki İsrail’in- hassasiyetleri ve öncelikleri ABD seçimlerinde dikkate alınması gereken öncelikler arasında olmuştur her zaman. Bu kural bu seçimde de değişmemiştir. Dolayısıyla Trump da seçim döneminde Yahudilere ve İsrail’e yönelik geleneksel ABD politikasına ters bir söylem geliştirmemeye özen göstermiştir. Hatta o, son dönemlerde Yahudileri rahatsız eden bazı gelişmelerden hareketle Demokrat rakiplerini eleştirmeye çalışmış, örneğin Demokrat Obama yönetiminin İran’la yaptığı nükleer anlaşmayı “nükleer holokostla” sonuçlanacak bir felaket olarak tanımlamıştır. Bundan başka yine Demokratların ayak diretiyor göründükleri Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınması beklentisine yeşil ışık yakmış ve Netanyahu’yla yaptığı görüşmede başkan seçildiğinde Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyacağını ilan etmiştir. Seçim sürecinde yapılan bu ve benzeri açıklamalarla Trump ve ekibi, Demokratların Orta Doğu’da İran’ı öne çıkaran ve İsrail dışında Filistin’in ve Müslümanların hassasiyetlerini de göz ardı etmiyor gözüken yaklaşımlarının geleneksel İsrail yanlısı politikadan bir sapma olduğu yönündeki iddiaları adeta dillendirmiştir.

Bütün bunlar ABD Yahudilerinin Trump’a bakışlarını nasıl etkilemiştir? Ya da Yahudilerin ve İsrail’in hassasiyetlerini gözeten bu söylem, geleneksel olarak çoğunlukla Demokratların destekçisi olan Yahudilerin oy desteğinin kazanılmasını sağlamış mıdır?

Seçim öncesi ve sonrası Trump’la ilgili ABD içinde ve dışında Yahudilerin bazı görüş ve değerlendirmeleri bu konuya ışık tutuyor gibidir. Trump ve onu destekleyen bazı kesimlerin seçim sürecinde aşırı tutucu, yabancı karşıtı, milliyetçi ve adeta ırkçı söylemleri ve hatta kimilerine göre yer yer antisemitik dokundurmaları, başta ABD’deki Yahudi seçmenler olmak üzere birçok Yahudi tarafından endişeyle karşılanmıştır. Hatta bazılarınca Trump’ın bir antisemitist olduğu bile iddia edilmiştir. Nitekim 13 Ekim’deki bir konuşmasında Trump, Clinton’ı ABD’nin bağımsızlığını ortadan kaldırmak için uluslararası bankalarla gizli toplantı yapmakla suçlamıştı ki bu yaklaşım önde gelen Yahudi kuruluşu Anti-Defamation League tarafından eleştirilerek, Trump tarihsel olarak Yahudilere yapılan suçlamaları çağrıştıran böylesi bir üsluptan uzak durmaya davet edilmiştir.

Beyaz Hristiyan seçmen dışında neredeyse tüm diğer kesimlere yönelik dışlayıcı dil kullanan Trump, Yahudilere karşı son derece dikkatli olmuştur.

Seçim öncesinde her ne kadar geleneksel İsrail politikasına sıkı bağlılığını gösteren demeçler vermiş olsa da ABD’li Yahudi seçmenin ona karşı Clinton’ı destekleyeceği konuşuldu. Örneğin Eric H. Yoffie (Haeretz, 12 Temmuz 2016) Yahudi seçmenin yüzde doksanının Trump’a oy vermeyeceği tahmininde bulundu. Yine Eylül ayında AJC tarafından yapılan bir kamuoyu araştırmasında, Amerika Yahudi seçmenlerinin üçte iki oranında Clinton’ı destekledikleri ilan edildi.

Nitekim seçim sonuçları da ABD’li Yahudi seçmenin tercihi açısından beklentiler çerçevesinde bir sonuç ortaya çıkardı. Trump’a oy veren Yahudi seçmenler yüzde 24 oranında kaldı ki bu oran Yahudi seçmenin yüzde 70 oranında Demokrat adayları desteklediği dikkate alındığında daha önceki tercihlere yakın bir sonuçtur. Dolayısıyla bu sonuç, ABD’deki Yahudi seçmenin Demokratlar lehine olan geleneksel temayülünün değişmediğini göstermektedir.

Gerek ABD’li Yahudi seçmenin oy tercihi gerekse ABD içindeki ve dışındaki çeşitli Yahudi kişi ve kuruluşların Trump karşıtı tutum ve eleştirilerine rağmen Trump, seçim sonrası ABD geleneğini bozmamıştır; Yahudilere ve özellikle İsrail’e yönelik tutumunda bir sürpriz yapmamıştır. Bu arada her ne kadar seçim öncesi bazı endişeler dile getirilmiş olsa da İsrail’in ABD seçimlerinin kazananına yönelik geleneksel tavrı da değişmemiştir. Her ABD seçimi sonrasında olduğu gibi bu seçim sonucu da olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmiştir. Nitekim seçim sonuçlarından saatler sonra İsrail Başbakanı Netanyahu’yla sıcak bir görüşme yapan Trump onunla en kısa zamanda ABD’de buluşmak istediğini vurgulamıştır. ABD’nin İsrail ve Filistin politikası üzerine etkisi çerçevesinde İsrail Eğitim Bakanı Bennett de sonuçları İsrail için adeta bir zafer ilan etmiş ve Trump’ın başkan seçilmesiyle Filistin Devleti’nin kurulmasına dair umutların son bulduğunu belirtmiştir.

SİYONİST POLİTİKALAR VE İSRAİL

Trump başkanlığındaki ABD’nin İsrail yanlısı politikalarında herhangi bir değişim olmayacağı hâlihazırdaki ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden tarafından da vurgulanmıştır. Kendisine verilen Theodor Herzl Ödülü töreninde, her ne kadar Yahudi olmasa da kendisinin de bir Siyonist olduğunu vurgulayan Biden, Trump yönetiminde ABD’nin İsrail’e verdiği destekte hiçbir azalma olmayacağını söylemiştir.

Bütün bunlar ABD seçiminin asıl kazananı konusundaki geleneğin değişmediğine ve bu konuda bir sürprizin yaşanmadığına dair gerçeği gösteriyor. Bu da kim ve hangi parti kazanırsa kazansın ABD seçimlerindeki asıl kazananın Siyonist politikalar ve İsrail olduğu gerçeğine dair yerleşik gelenektir.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir