Görüşler

Bir imam hatiplinin imam hatipliler kurultayına bakışı

Bir imam hatiplinin imam hatipliler kurultayına bakışı

“İmam Hatip’lerde imkânlar geçmişe göre bol ve çeşitli. Bu durum bu okullara dair daha derinlikli kavrayışları elzem kılıyor. Ancak mevcudu onaylamaktan ve sürdürmekten öte bir ufkun şu ana kadar camiamıza uğradığına şahit olmadık.”

Özgür Eğitim-Sen Genel Sekreteri Ali Aydın, “Herkes eğitimden şikâyetçi ancak bu şikâyet hangi söyleme yol veriyor ona bakılmalı. Sızlanma ile yapısal sorgulamalar aynı kefeye konmamalı” diyor.

aşlıkta kendisine atıf yapılan İmam Hatipli ben oluyorum. Bahse konu kurultay ise 12-14 Ekim 2018 tarihlerinde ÖNDER İmam Hatipliler Derneği tarafından 15’incisi düzenlenen İmam Hatipliler Kurultayı

ÖNDER tarafından her yıl gerçekleştirilen İmam Hatipliler Kurultayı’nın 15’incisi bu yıl Antalya Manavgat’ta bir otelde yapılmış. Kurultayın ardından yayımlanan sonuç bildirgesi ise medya organları ile paylaşılmış. Kurultayın bu yılki içeriğinden ve performansından işte o sonuç bildirgesi sayesinde haberdar oldum.

Kurultayın sonuç bildirgesine geçmeden önce bu tür girişim ve faaliyetleri önemli gördüğümü belirtmek isterim. Bu nedenle yıllardır büyük bir çabayla İmam Hatipler için çalışan başta tüm dernek ve kuruluşlarımız ile şahıs olarak konuyu kendisi için bir sorumluluk alanı görüp hizmet etmiş olan kişilere teşekkürü bir borç bilirim. Niyetimiz, gayret ve emeğimiz güzel… Ne var ki bu kurultay vesilesiyle camia olarak daha derinlikli sorgulamaların içinde olduğumuzu ve eğitim sisteminin sorun alanlarını kuşatan yaklaşımların ortaya çıktığını görmek isterdim. İmam Hatipler cumhuriyetin kuruluş yıllarının gerilimleri içinde doğdu. Toplum tarafından devletin öngörmediği biçimde sahiplenildi. Devletin sistem içerisinde kerhen açtığı bir patika, toplumun müdahalesiyle genişletildi. Denilebilir ki bizzat toplum tarafından bu okullar yapıbozumuna uğratıldı. Nihayetinde, kıt koşullarda her türlü imkânsızlık içinde var kılındı.

Bugün ise İmam Hatip mezunu bir Cumhurbaşkanı tarafından idare olunan bir ülkeyiz. Kurultayın davetli listesine baktığımızda bu okulların ülkenin yetkili kişilerince desteklendiği görülüyor. Şartlar dünün gerilimlerinden çok uzakta. İmkânlar bol ve çeşitli. Bu değişim özelde bu okullara genelde ise tüm bir eğitim sistemine dair daha rafine yaklaşımları daha derinlikli kavrayışları elzem kılıyor. Hâl böyleyken mevcudu onaylamaktan ve sürdürmekten öte bir ufkun şu ana kadar camiamıza uğradığına şahit olmadık. Bunun en açık kanıtı kurultayın ardından yayımlanan sonuç bildirgesi…

8 maddelik sonuç bildirgesini birkaç cümle ile özetlersek bildirinin ne dediği anlaşılacak. Bildiri şunu söylüyor: Her şey çok güzel, imam hatipler çok güzel, eğer destek olunursa daha güzel olacak…

İmam Hatipler bu ülke insanın çocukları için kıt ve elverişsiz koşullarda bir oksijen çadırı işlevi gördü. Bunu kimsenin inkâr ettiği yok. Ne var ki sanki dünün gerilimli günlerindeymiş havasıyla bu okulların mevcudiyetini muhafaza etmenin dışında bir amaç bulamamış olmak özelde din eğitimi genelde tüm bir eğitim sisteminin hali dikkate alındığında üzücüdür. Camia açısından ise bu durumun sorgulanması zorunludur.

İmam Hatip Okulları kurtarılmış bir ada değildir. Çünkü bugün kangren olmuş bir eğitim sistemi içinde hiçbir kurtarılmış ada yoktur, olamaz!

Kendi kendimizi onayarak sürekli taltif ederek sorunlarımızdan kaçamayız. Meselelerimizi layıkıyla konuşamayız. Eğitim meselesi sadece İmam Hatipler özelinde değerlendirilecek bir mesele de değildir.  Eğitim 200 yıllık modern tarihi dikkate alındığında bugün tüm dünyada krizdedir. Bu kriz yokmuş gibi davranamayız.

Sanki dünün gerilimli günlerindeymiş havasıyla imam hatip okullarının mevcudiyetini muhafaza etmenin dışında bir amaç bulamamış olmak üzücü.

Bu yılki İmam Hatipliler Kurultayının mottosu “Bilgi ve Hikmet” olarak belirlenmiş. Sonuç bildirgesi bilgi ve hikmetin birbiri ile bağlantısına vurgu yapmış. O bağlantının önemine dikkat çekmiş.

Kurultayın sonuç bildirgesine katkı sunan kişiler bilgi ve hikmetin şu an itibariyle birbirinden kopuk olduğunu düşünüyorlarsa bunun nedenleri hakkında da konuşmalıydılar. Nasıl oluyor da bilgi ve hikmet bugün birbirinden kopuk? Ya da bu ikisini bir arada kılacak olan ne?

Bildiri de şöyle bir cümle var mesela: “Medeniyetimizin derin köklerinden ilham alan bir eğitim felsefesiyle yetişen gençlerimizin dimağlarından süzülen bilginin bizleri hikmete ulaştıracağına inanıyoruz.”

Bu cümle nesnesini ve öznesini bulmuş da mı kurulmuş; yoksa nesnesinin ve öznesinin arayışı içerisinde mi? Orası çok belli değil kanımca. Bu cümle böyle bir eğitim felsefesinin hâlihazırda var olduğunu bunun İmam Hatiplerde verilen eğitimin felsefesi olduğunu ve orada gençlerimizin dimağlarından süzülen bilginin bizi hikmete ulaştıracağına dair bir inancı mı vurguluyor?

Eğer öyleyse çözüm bulunmuş zaten!  Eğer öyle bir eğitim felsefesi yok ise neden yok? Nasıl oluşacak?

Yukarıda değindiğim bugüne dair iklim de dikkate alındığında, muğlak cümlelerle değil de somut tekliflerle muhatap olduğumuz bir bildiriyi görmek isterdim.

Ben yıllardır yazdığım yazılarda eğitim bahsinde neden bu halde olduğumuzu ve ne yapmamız gerektiğini anlatmaya çalışıyorum. Diyorum ki mesela bu işin bir modern ulus-devlet ile olan rabıtası var, yasal dayanakları var, yeniden üretim safhasında oynadığı rol var...

Mesela, Anayasanın 174. maddesi  ile koruma altına alınan 3 Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu, din eğitimini ikinci bir halin imkânsızlığına bağlayan Anayasanın 24. maddesi, eğitimde çeşitliliği, sivilliği ve özgürlüğü imkânsız hale getiren Anayasanın 42. maddesi ve tüm bunlarla büyük bir uyum içinde hazırlandığı aşikâr olan 1739 Sayılı Mili Eğitim Temel Kanunu

Sahici bir dönüşüm bunlara dokunmayı göze almaktan geçiyor.

İmam Hatipliler Kurultayı’nın sonuç bildirisinde muğlak cümleler değil de somut teklifler görmek isterdim.

Şimdi herkes eğitimden şikâyetçi de… Bu şikâyet neye varıyor, hangi söyleme yol veriyor ona bakmak lazım. Sızlanma ile yapısal sorgulamaları da aynı kefeye koymamak lazım.

Öğrenme, insanın doğumundan ölümüne kadar gerçekleşecek olan hiçbir biçimde varlığı inkâr edilemez bir süreç. Ne var ki biz burada öğrenmeyi ve faziletlerini konuşmuyoruz… Mistik bir ilim yolculuğu da değil konuştuğumuz… Gönül rızamızla dahil olduğumuz ve her adımında söz sahibi olduğumuz bir yapıdan da söz edemiyoruz…

Merak edenler yukarıdaki kanun maddelerini yüksek sesle okuyup mevzuya gerçekten bir giriş yapmayı deneyebilirler.

Evet, bir yazar olarak ben bunları söylüyorum da…

İmam Hatip Kurultayı’nın sonuç bildirgesi bize ne söylüyor? İşte o belli değil!

18-10/19/fdo.jpg

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir