Görüşler

Türkiye-ABD suçlu iade anlaşması ne diyor?

Türkiye-ABD suçlu iade  anlaşması ne diyor?

FETÖ lideri Türkiye’ye iade edilecek mi? Türkiye ve ABD arasındaki iade anlaşması ne diyor? İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Cemal Şanlı ve Doç. Dr. Emre Esen kaleme aldı.

CEMAL ŞANLI - EMRE ESEN

Türk hukukunda suçluların iadesine ilişkin yasal dayanak 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 18. Maddesinde yer almaktadır. Ancak suçluların iadesini temin bakımından ikili veya çok taraflı anlaşmalara ihtiyaç vardır. Bu bağlamda Türkiye muhtelif ülkelerle ikili veya çok taraflı anlaşmalar akdetmiştir. Anayasa m.90 uyarınca temel hak ve hürriyetleri ilgilendiren bu uluslararası sözleşmeler, Türk Ceza Kanunu hükümlerine nazaran önceliğe sahip bulunmaktadır.

Suçluların iadesine dair çok taraflı sözleşmelerin başında Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan “Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi” gelmektedir. Bunun yanında Terörizmin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi’nde, Terörist Bombalamalarının Önlenmesine İlişkin BM Sözleşmesi’nde ve Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair BM Sözleşmesi’nde bazı özel suç tiplerine mahsus iade hükümleri mevcuttur.

Suçluların iadesi konusunda Türkiye’nin iki taraflı sözleşme yaptığı devletler ise Amerika Birleşik Devletleri, Cezayir, Fas, Irak, İran, Kazakistan, Kırgızistan, Kuveyt, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Libya, Lübnan, Mısır, Moğolistan, Özbekistan, Pakistan, Suriye, Tacikistan, Tunus ve Ürdün’dür.

ABD, Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi’ne ve Terörizmin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi’ne taraf olmadığından Türkiye ile ABD arasındaki iade işlemlerinde bu çok taraflı sözleşmelerin uygulanma imkânı bulunmamaktadır. Buna karşılık, Terörist Bombalamalarının Önlenmesine İlişkin BM Sözleşmesi’ne ve Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair BM Sözleşmesi’ne hem Türkiye hem de ABD taraf olduğu için bu iki sözleşmede yer alan düzenlemelerin dikkate alınması gerekecektir. Önemle belirtilmelidir ki, BM tarafından hazırlanan her iki sözleşmede de terör suçlarının önlenmesi bazında suçluların iadesine ilişkin bazı özel hükümlere yer verilmiş olup, bu sözleşmeler suçluların iadesine ilişkin uluslararası sözleşmelerin yerine tamamen geçmemektedir. Bu itibarla Türkiye ile ABD arasında suçluların iadesi konusunda uygulanması gereken hukukî düzenleme, “Türkiye Cumhuriyeti ile Amerika Birleşik Devletleri Arasında Suçluların Geri Verilmesi ve Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardımlaşma Antlaşması”dır.

Sözleşmenin temel felsefesi

Türkiye ile ABD arasında 7.6.1979 tarihinde Ankara’da imzalanan bu sözleşme, 2312 Sayılı Kanun ile uygun bulunmuş olup, sözleşmenin onaylanmasına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı ve sözleşme metni 20.10.1980 tarihli ve 17166 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Sözleşme, onay belgelerinin karşılıklı olarak teati edilmesinden otuz gün sonra yürürlüğe girmiştir.

Sözleşmenin dibacesinde tarafların bu sözleşmeyi kararlaştırmalarının temel amacının “suçların önlenmesinde daha etkin bir işbirliği sağlamak” olduğu açıkça ifade edilmiştir.

Sözleşmenin ilk maddesinde, işbu sözleşmedeki hüküm ve koşullara uygun düştüğü takdirde suçluların iadesinin taraf devletler açısından bir “yükümlülük” olduğu kararlaştırılmıştır. Buna göre, muhatap tarafın ülkesinde bulunup da bir suçtan ötürü hakkında kovuşturma yapılan veya bir suçla itham edilmiş veya bir suçtan hüküm giymiş olan veya talep eden taraf ülkesinde işlenmiş bir suç nedeniyle adlî yargı organlarınca verilmiş bir cezanın yerine getirilmesi amacıyla muhatap tarafça talep edilen tüm kişileri, sözleşmede yer alan hüküm ve koşullara uygun olarak taraf devletler birbirlerine teslim etmeyi üstlenmiştir [m.1(1)].

Yukarıda yer verdiğimiz iki husus sözleşmenin temel felsefesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Buna göre, sözleşme kapsamına giren iade taleplerinde suçluların iade edilmesinin “kural”, iadenin reddinin ise “istisna” olarak kararlaştırıldığını söylemek mümkündür.

İadeye konu olabilecek suçlar

Sözleşme kapsamında iadeye konu olabilecek suçlar 2. Maddede düzenlenmiştir.

Buna göre, sözleşmenin arkasındaki ek listede sayılan suçlardan olup her iki devletin hukukuna göre de asgarî sınırı bir yılı aşan bir süre veya daha ağır cezayı gerektiren suçlar ile sözleşmenin arkasındaki ek listede sayılmış olmasa dahi her iki devletin hukukuna göre asgarî sınırı bir yılı aşan süre ile hürriyeti bağlayıcı bir cezayı veya daha ağır bir cezayı gerektiren suçlar, işbu sözleşme hükümlerine uygun olmak kaydıyla iadeye konu teşkil edebilir.

İade bakımından taraf devletlerin yasalarının suça aynı suç kategorisinde yer verip vermemesi veya bir suçu aynı deyimlerle niteleyip nitelememesi önem taşımamaktadır.

İadeye konu olabilecek herhangi bir suçun işlenmesine teşebbüs eden veya böyle bir suça aslî, müşterek veya ferî fail olarak katılan kişilerin de iadesi söz konusu olabilecektir. Ayrıca vakıaların her iki devletin yasalarına göre de suç teşkil etmesi kaydıyla Türk hukuku anlamında suç işlemek için cemiyet teşkili veya ABD hukuku anlamında iki veya daha çok kişinin kanunsuz bir eylem için anlaşması da iadeye konu olabilecek suçlardandır [m.3(3)].

Talebin reddedileceği haller

Yukarıda sayılan nitelikte bir suçun söz konusu olması iade talebinin de mutlaka kabul edileceği anlamına gelmemektedir. Zira sözleşmenin 3. ve 4. maddelerinde iade talebinin hangi hallerde reddedilebileceği düzenlenmiştir.

İade açısından tarafların yasalarının suça aynı suç kategorisinde yer verip vermemesi veya bir suçu aynı deyimlerle niteleyip nitelememesi önemlidir.

Sözleşmenin 3. Maddesinin (1). fıkrasına göre; (a) iade talebine konu olan suç, muhatap devlete göre siyasî karakterde ise veya bu tür bir suçla bağlantılı ise yahut muhatap devlet iade talebinin aslında iadesi istenen kişiyi siyasî karakterinden veya siyasî görüşlerinden ötürü kovuşturmak veya cezalandırmak amacıyla yapıldığına kanaat getirirse, (b) iade talebine konu olan suç adlî ceza yasalarına göre suç olmayan saf askerî nitelikte bir suç ise, (c) iade talebine konu suça ilişkin kovuşturma veya ceza taraf devletlerden herhangi birinin hukukuna göre zamanaşımına uğramış ise, (d) iadesi talep edilen kişi iade talebine konu suçtan ötürü muhatap devlette yargılanmış ve kesin ve bağlayıcı beraat veya mahkûmiyet hükmü verilmiş ise, (e) iade talebine konu olan suç muhatap devletin hukukuna göre muhatap devletin ülkesinde işlenmiş olup muhatap devletin adlî makamlarına intikal ettirilmiş veya intikal ettirilecek ise, (f) iade talebine konu olan suç taraf devletlerden herhangi birinde çıkarılan genel veya özel affa konu olmuş veya olmakta ise iade talebi reddedilecektir. Bununla beraber önemle belirtelim ki, sözleşmeye göre bir devlet başkanına veya hükümet başkanına veya aile üyelerinden birine karşı işlenmiş veya işlenmeye teşebbüs edilmiş bir suç hiçbir zaman “siyasi suç” sayılmayacaktır.

Sözleşmenin 3. Maddesi kapsamında iade talebine konu suçun niteliğini belirleme hakkı sadece iade talebine muhatap olan devlete tanınmıştır.

Yine sözleşmenin 3. Maddesinin (2). fıkrasına göre ise, (a) iadesi talep edilen kişi aynı suçtan ötürü muhatap devlette kovuşturulmakta ise, (b) muhatap devlet aynı suçtan ötürü kovuşturmama veya kovuşturmayı durdurma kararı almış ise, (c) iadesi istenen kişi aynı suçtan ötürü üçüncü bir devlette yargılanarak beraat etmiş veya mahkum olmuş ise muhatap devlet iade talebini kabul edip etmemek konusunda takdir hakkına sahiptir.

Önemle belirtelim ki, sözleşmenin 3. Maddesi anlamında iade talebine konu suçun niteliğini belirleme hakkı, yani iade konusu suçun siyasi nitelikte olduğu veya olmadığı yönündeki niteleme sadece iade talebine muhatap olan devlete tanınmıştır.

Sözleşmenin 4. Maddesine göre, taraf devletler kendi vatandaşlarını iade etmek zorunda değildir.

Usul nasıl işliyor

İade talebine eklenmesi gereken belgeler sözleşmenin 7. Maddesinde detaylı olarak sayılmıştır. Bu belgeler iadesi talep edilen kişinin hüküm giymiş olup olmamasına göre farklılık arz etmektedir. Hakkında kovuşturma yapılan veya bir suçla itham edilen ve henüz hüküm giymemiş olan bir kişi ile ilgili iade talebine adlî bir makam tarafından çıkarılmış tutuklama müzekkeresi, olayın maddî unsurlarına ilişkin açıklama, kişinin tutuklamasını ve mahkemeye sevkini haklı gösteren kanıtlar, iadesi talep edilen kişinin tutuklama müzekkeresinde belirtilen kişi olduğunu gösteren ve ilgilinin vatandaşlığını gösteren kanıtlar, iade talebine konu suça ilişkin yasal düzenlemeleri gösteren belgeler eklenmelidir. Muhatap devlet talep ettiği takdirde,  talep eden devletin ek kanıtlar göstermesi gerekecektir (m.8).

Sözleşmenin 9. Maddesine göre taraf devletler iade talebine ilişkin belge ve bilgilerin alınmasını takiben iadesi talep edilen kişinin aranması da dâhil olmak üzere gerekli tüm önlemleri alacaklar ve aranan kişi bulunduğunda muhatap devlet makamları iade talebini karara bağlayıncaya kadar iadesi istenen kişiyi tedbiren tutukluluk altında bulunduracaktır. İade talebi kabul edildiği takdirde tutukluluk hâli teslime dek sürecektir.

İade talebi talep eden devletin dilinde hazırlanacak ve muhatap devlete diplomatik usulle iletilecektir (m.6). Ancak, iade talebine dayanak yapılan delil ve belgelerin iade talebinde bulunulan devletin dilinde onaylı tercümeleri de talepnameye eklenecektir.

Sözleşmede iade talebinin hangi makam veya makamlar tarafından nasıl bir prosedür izlenerek karara bağlanacağı konusunda herhangi bir düzenleme mevcut değildir. Bunun anlamı, iade talebinin karara bağlanmasında riayet edilecek usul ve makamların yetkisi konularının taraf devletlerin iç hukuklarına bırakılmış olduğudur. ABD hukukunda da suçluların iadesine karar verme yetkisi mahkemelere aittir.

Şöyle ki; 

Dışişleri Bakanlığı Hukuk Müşavirliği uluslararası sözleşmenin varlığını gösteren bir belge hazırlayarak orijinal iade talebi ile birlikte Adalet Bakanlığı Uluslararası İlişkiler Bürosu’na iletir. Adalet Bakanlığı Uluslararası İlişkiler Bürosu iade talebini alınca önce talebin yeterliliğini inceler ve uygun bulduğu takdirde iadesi talep edilen kişinin bulunduğu yerdeki savcılığa iletir. Savcılık tutuklama emri aldıktan sonra iadesi talep edilen kişiyi tutuklar veya mahkemeye sevk eder.

Hükümet iade davalarında itirazda bulunabilmektedir. İadesi talep edilen kişi feragat etmedikçe mahkeme kişinin iade edilebilir olup olmadığını karara bağlamak için bir duruşma yapar ve iade konusunu karara bağlar.

Mahkeme kişinin iade edilebilir olduğu sonucuna varırsa iade edilebilirlik kararı verir ve dosyayı Dışişleri Bakanlığı’na gönderir. Dışişleri Bakanlığı, mahkemenin iade edilebilirlik kararı üzerine kişinin iade edilip edilmeyeceğine karar verir. Dışişleri Bakanlığı’nın iadeye karar vermesi hâlinde Adalet Bakanlığı Uluslararası İlişkiler Bürosu iadeyi talep eden devleti bilgilendirir ve kişinin tesliminin detaylarını kararlaştırır. Mahkemenin vereceği kararın temyizi mümkün olmamakla birlikte iadesi talep edilen kişi karardan sonra tutuklanmasının hukuka uygun olmadığı iddiasıyla (habeas corpus) dava açabilir. Bu talep üzerine bölge mahkemesinin vereceği kararın temyizi mümkün olduğu gibi, iade işlemi de mahkemenin kararının sonuna kadar bekletilebilir.

İade talebinin karara bağlanması konusunda Türk hukuku ile ABD hukukunun benzerlikler içinde olduğunu söyleyebiliriz. En dikkate değer benzerlik ise mahkemelerce iadeye karar verilse dahi iadeyi gerçekleştirip gerçekleştirmeme konusunda idarenin (hükümetlerin) takdir yetkisine sahip olmasıdır.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir