Görüşler

Ziyahan Albeniz yazdı: Neyi arıyorsan o’sun sen!

Ziyahan Albeniz yazdı: Neyi arıyorsan o’sun sen!

İnternet güvenliği uzmanı Ziyahan Albeniz, arama motorları ve online haber akışlarına eleştirel bir bakış ortaya koyuyor ve olası tehlikelere dikkat çekiyor.

"Neyi arıyorsan O’sun sen!”, sözü 13. yüzyıldan günümüze süzülen bilgeliği yansıtan, kişinin erek ve gayretinin sadece onun kişiliğini yansıtmakla kalmayıp, nasıl da biçimlendirdiğini anlatan veciz ve hikmetli bir söz.

Günümüzde ise teknolojik imkanların bizi hapsettiği fasit dairenin ironik bir tasviri. Konu Filter Bubble olarak adlandırılan ve arama motorlarının bizleri dışımızdaki dünyadan tecrit ettiği bir algoritma. Bu vesile ile arama teknolojilerine eleştirel bir bakış.

Teknoloji haberleri okumaya meraklı birisiyseniz Ağustos ayının son haftası tüm dünya ile aynı anda Türkçe haber sitelerinde yer alan bir haber dikkatinizi çekmiş olmalı. Depresyon için sevk kağıtlarını bundan sonra Google verecek.1 ABD’de yaşıyor ve Google üzerinden depresyon semptomları üzerine arama yapıyorsanız sizi karşılayan dokuz maddelik bir test üzerinden durum saptaması yapılıp bu bilgiler ile uzman bir doktora görünmeniz konusunda yönlendiriliyorsunuz. Testin sadece bilgilendirme amaçlı yapılacağı ve sonuçların saklanmayacağı belirtiliyor.
Google aramalarının yüzde 1’inin medikal semptomlar ile ilgili olduğu biliniyor. Eğer Google arama sonuçlarındaki bilgilere göre şimdiye kadar ölmediyseniz, yazının devamı sizi ilgilendirecek cinsten.

Arama motorlarının hakkımızda bildiği sadece hastalıklarımız değil; cinsiyetimiz, dini görüşümüz, yaşımız, lokasyonumuz, siyasi tercihlerimiz ve dahası. Bunun gizliliğimiz ile ilgili doğuracağı endişelere ek olarak, dışımızdaki dünya ile ilişkilerimizi de etkileyen bir boyutu daha var.
Bir teknoloji olarak internet ve onun bir uygulaması olan web bizi çok heyecanlandırdı. Çünkü yalnızca sınırlar kalkmamış, dünyanın neresinde olursa olsun bilgiye ulaşım tarihte eşine rastlanmadık biçimde kolaylaşmış idi. Web vasıtası ile dünya kütüphanelerine erişebilir, üniversitelerin yayınlarını okuyabilir, yeni baskıyı beklemek zorunda kalmaksızın haberlere erişebilirdiniz.

Fakat webin uçsuz bucaksızlığında aradığını bulmak o kadar da kolay değildi. Bu serüvende imdadımıza arama motorları yetişti. Arama motorları kara deryalarda bir fener misali bu ummandaki bilgi damlalarını “indexledi” ve görünür kıldı. Sadece bilgiyi karşımıza koymakla kalmadı. Zaman içinde geliştirdikleri algoritmalar yoluyla arama neticesinde en iyi sonuçla karşılaşmamızı sağladılar.

Fakat zamanla algoritmalardaki değişiklik yalnızca bilgi ile ilgili en iyi sonuca değil arayan kişinin kimliğine de odaklanarak sonuçları kişiselleştirdi. Örneğin, kürtaj kelimesini arayan bir katolikseniz kürtaj yasağı ile ilgili içerikleri fakat bir liberalseniz farklı sonuçları görmeye başladınız.

Benzer algoritmalar vasıtası ile sadece arama motorları değil sosyal ağlar, örneğin Facebook da Zuckerberg’in ifadesi ile “Bahçenizde ölen bir sincap, sizi Afrika’da ölen birinden daha çok iliglendiriyor olabilir” özetlenebilecek bir yaklaşım haber akışlarını özelleştirmeye/kişiselleştirmeye başladı.

Gelişmelerden hareketle bu vakıa, liberal bir aktivist olan Eli Pariser tarafından Filter Bubble adı ile kavramlaştırıldı. Konu Pariser’in hem TED’de yaptığı konuşmada, hem de kavram ile aynı adı taşıyan (Filter Bubble2) kitabında ayrıntıları ile işlendi.

17-09/08/gorusler.JPG

TEHLİKENİN BOYUTU

Bir liberal olan Eli Pariser, Facebook haber akışlarında yalnızca kendisi ile aynı görüşte olan kişilerin yorumlarını gördüğünde şüphelendi. Facebook Eli Pariser’in web gezinimi boyunca verdiği aksiyonlar (sayfayı ziyaretleri, beğeniler, yorumlar) ile kendisinin bir liberal olduğunu tespit edip, Cumhuriyetçilerin yorumlarını görmek istemeyeceğini düşünerek bu yorumları otomatik olarak gizlemiş idi.

Aynı testi başkaları üzerinde de yapan Eli Pariser, arkadaş grubundan Mısır (Egypt) ile ilgili arama yapmalarını isteyerek bir deney gerçekleştirdi. Aynı zamanda, aynı site üzerinden aynı anahtar kelime ile (Egypt) arama yapılmasına rağmen, politik görüşler, lokasyon vb. (konuşmada 57 adet olarak belirtilen) ölçüler baz alınarak aramalar kişiselleştiriliyordu. Bir kısım Mısır protestoları ile ilgili arama sonuçları ile karşılaşırken, bir kısım ise bambaşka bir arama sonucu ile karşılanıyor idi.

Arama motorları dahil içerik yayıncıları bizi tanıyor ve sonuçları bizim zevk ve meşrebimize uygun olacağını düşündükleri bir yolla biçimlendiriyordu. Bu sonuçlar dünyanın politik konjonktürüne göre pekâlâ başka açılardan da manipüle edilemez miydi?

Eli’nin ifadesine göre bunu sadece Google ve Facebook değil; Yahoo News, Washington Post, New York Times gibi kuruluşlar da yapıyor.
Bir liberal olarak Eli’ye göre buradaki en büyük risk, kişinin yeni fikirler ve dünyalar ile tanışmasının ve demokrasi için en önemli unsur olan serbest bilgi akışının bu algoritmalar marifetiyle engellenmesi. Şayet tüm internet gezinimimiz boyunca sadece kendi dünya görüşünüz doğrultusunda içeriklerle karşılanacaksınız, webin o baş döndüren bilgiye sınırsız erişim işlevi giderek anlamını kaybedecekti.

Google ve benzeri servisler, bu servislerde oturum açmamış dahi olsanız birkaç veriyi kombine ederek size tekil bir kimlik atayabiliyor. Kullandığınız internet tarayıcısının dil tercihleri, ekran çözünürlüğünüz, tarayıcınızın desteklediği fontlar, tarayıcınızda kurulu olan extensionlar (uzantılar) bunlardan birkaçı.

Bu da demek oluyor ki oturum açmamış dahi olsanız, hatta farklı bir IP’den (internet bağlantınıza has tekil bir numara) bağlanıyor bile olsanız sizi tekil bir ziyaretçi olarak tanımlayan göstergeler mevcut.

DİKİZLEYEN KAPİTALİZM

Panopti Click3 vasıtası ile internet tarayıcınızın hangi oranda tekilleştirilebildiğini test edebilirsiniz. Tedbiren farklı internet tarayıcıları kullanmayı bir çözüm olarak düşünebilirsiniz, ancak yayınlanan bir başka araştırmanın ortaya koyduğu veriler sayesinde öğreniyoruz ki farklı tarayıcılar dahi kullansanız sizin aynı kişi olduğunuz anlaşılabiliyor.4

Sadece arama motoru vasıtası ile değil; Google, Google Analytics vb. araçları vasıtası ile internet trafiğinin yüzde 70’inden haberdar olabiliyor.5 Bu sebeple bir alışveriş sitesinde gördüğünüz bir ürün ya da okuduğunuz bir haber tüm web geziniminiz boyunca peşimizi bırakmıyor.
Çoğunlukla modern cihazların sunduğu kolaylıklar nedeniyle gizlilikten feragat ettiğimiz bir gerçek. Bir başka gerçek ise kullandığımız servis ve ürünlerde, müşteri değilsek, yani bunlara para ödemiyorsak, çoğunlukla ürün, yani satılan ürünün kendisi biziz. Bizim verilerimiz. Bu, bugünkü internetin en yaygın iş modeli.

Cihazların ve kişilerin birbirlerine bağlı olduğu bir dünya, bugünün gerçekliği. Bu yüzden keşişler gibi inzivaya çekilmek gerçekçi bir çözüm değil. Üstelik çözümler daha bütünlüklü olmalı, bireysel çözümlerden ziyade farkındalığı arttıracak nitelikte olmalı.

Örneğin, kurumların kişisel verileri mahremiyeti ihlal pahasına bir meta olarak değerlendirmesinden rahatsızlık duyup artık Google’ın e-posta servislerini kullanmaktan vazgeçtik, diyelim. Farklı bir e-posta servisi kullansak dahi yazıştığımız kişilerin ekseriyeti bu e-posta servislerini kullandığı için, bu kişilerle yazışmalarımız, belki de e-postalarımızın yarıdan fazlası, yine bu kurumlar tarafından elde edilmiş olacak.

Gizliliğinize saygı gösteren ve kişisel verilerinizi bir meta olarak satan iş modeline sahip olmayan ürün ve servisleri tercih edebiliriz. Örneğin arama motoru olarak Duckduckgo.com ve Startpage.com ‘u kullanabilirsiniz. Her iki arama motoru da arama geçmişinizi ve IP adresimizi kaydetmeyerek, sadece aradığınız anahtar kelimeler ile ilgili sonuçları size gösterecektir.

Yine de Google’ın sonuçlarından memnunum, vazgeçemem diyorsanız. Siz ve Google arasında bir vekil görevi gören, yani sizin kimliğinizi gizli tutarak sizin arama sorgularınızı Google’a gönderip sonuçları sizinle paylaşan Startpage.com ‘u kullanabilirsiniz. Startpage.com ‘un Google’ın arayüzünü aratmayacak görünüm seçeneklerine de sahip olduğunu not edelim.

Dolaştığınız internet siteleri dışında, üçüncü taraf sitelere izniniz olmadan istek yaparak, web geziniminizi bu servislerle paylaşan sitelere Privacy Badger6 tarayıcı eklentisi ile engel olabilirsiniz.

Privacy Badger, bu yazının yayımlandığı Karar Gazetesi’ne dair tespitinde, Karar Gazetesi’nin sayfa ziyareti ile beraber Google ve Facebook’un dahil olduğu 10 farklı siteye ayrıca istek yaparak doğal olarak gezinimimizden haberdar ettiklerini bildirdi.

Yazının başlangıcında değindiğimiz EFF (Electronic Frontier Foundation)7 ‘nin Panopticlick test aracını kullanarak, servislerde oturum açıp açmamanızdan bağımsız olarak tarayıcınıza tekil bir kimlik atanıp atanamayacağını da kontrol edebilirsiniz.

Bugün göründüğü kadarıyla, sadece ilgimizi çekecek reklamları göstermekle, yani ticari bir kazanç ile yetinen bu teknolojiler, yarının dünyasında bambaşka amaçlarla karşımıza çıkabilir.

Yazının girişindeki örnekten hareketle, arama motorlarında sorguladığınız bir hastalık, satın almak istediğiniz sigorta hizmetinde bir risk faktörü olarak karşınıza çıkabilir. Başlangıçta fantastik bir gelecek için kurgulanmış olsa da 2014 yapımı Ex-Machina8 filmindeki hadiseye benzer olarak arama sorgularımız, web gezinimimiz bireysel ya da toplumsal haleti ruhiyemiz, alışkanlıklarımız ve değer yargılarımızın bir işareti olarak pek çok sosyolojik ve psikolojik operasyon için kullanılabilir.

1- https://www.blog.google/products/search/learning-more-about-clinical-depression-phq-9-questionnaire/

2- https://www.amazon.com/Filter-Bubble-Personalized-Changing-Think/dp/0143121235/

3- https://panopticlick.eff.org/

4- http://yinzhicao.org/TrackingFree/crossbrowsertracking_NDSS17.pdf

5- https://webtransparency.cs.princeton.edu/webcensus/

6- https://www.eff.org/privacybadger

7- https://www.eff.org/

8- http://www.imdb.com/title/tt0470752/

İlgili Haberler
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir