Birbirimiz yerine adaletsizlikle dissleşelim

Birbirimiz yerine adaletsizlikle dissleşelim

Müzik dünyasında son günlerin en çok konuşulan ismi rap’çi Ezhel. Yeni albümü ‘Müptezel’de rap, hiphop ve reggae soundlarını harmanlayan müzisyen Ankara’nın mahalle yaşantısını anlatıyor. Ezhel “Bir an geldi dissleştik, ama şimdi birlik olma zamanı. Birbirimiz yerine diss atacağımız o kadar çok konu var ki, yaşadığımız dünyaya, adaletsizliğe, güçlünün güçsüzü rahatça ezip paçayı sıyırabilmesine diss atmamız lazım” diyor.

IŞIL ÇALIŞKAN / RÖPORTAJ

Rap ve hip hop tarzıyla ezberbozan bir projeye imza atan Ezhel, ilk solo albümü ‘Müptezel’ ile müzik piyasasına sağlam bir giriş yaptı. 12 parçadan oluşan albümün Dikmen’de bir evin salonunda ortaya çıktığını belirten Ezhel, şarkılarında Ankara’nın mahalle yaşantısını samimiyetle aktarıyor. Alışılanın aksine parçalarında hiç diss’e yer vermeyen sanatçı “Ne gerek var birbirimize bulaşmaya, kavga etmeye. Diss atılacaksa (rap sanatçıları arasında karşılıklı atışma) adaletsizliğe atılmalı” diyor. Ezhel ile albümünü konuştuk...

Sanatçı bir aileden geliyorsunuz ama Rap’e yönelişiniz nasıl oldu?

12 yaşındaydım. İlk kez televizyonda Eminem’in bir şarkısına denk geldim. Sonrasında Türkçe rap ile tanıştım. Ama o zamanlar onun rap olduğunu bilmiyordum. Sonrasında ‘Ben bunu biraz öğreneyim’ dedim. Lisede kendi sözlerimi yazmaya başladım.

Çok uzun zamandır müziğin içindesiniz. Solo albüm için neden bu kadar beklediniz?

Müzikal anlamda da biraz olgunlaşmayı bekledim. Bir şeyler yapıyordum ama hala daha iyi olabilir diye düşünüyordum. Sanırım en doğru zamanı beklediğim için biraz gecikti. Çünkü albüm yapmak aslında o kadar da matah bir şey değil. Buggy gibi insanları örnek aldım. Çünkü bir albümle başardı. Ve her şarkıda bir hikaye var. Benim de bu kadar beklememin sebebi bu.

‘Müptezel’ albümünün hikayesi nedir? Burada Müptezel’i kime söylüyorsunuz?

En çok kendime söylüyorum. Öğütler genelde kendim için. Dinleyenler bir kitap okur gibi hissetsinler istedim. Ama bazılarında da hiçbir kaygım yoktu. Dikmen’de bir evin salonunda kaydettik bu albümü. O nedenle günlük hayatta salonun içinden ve Ankara’nın sokaklarından çıktı bu albüm.

17-09/24/22050479_10156621139359368_72300039_o.png

Parçalar nasıl ortaya çıkıyor? Genel olarak şarkı yazarken kahraman kim oluyor?

Yazarın kendisi oluyor biraz. Yazdığım hikayeli şarkılar var, onlardaki benim. Ama bazı şarkılarda ilham veren başka karakterler de var. Mesela Alo'da ıslık çalan mahalle bebesi. Şarkılardaki karakter ben ve benim denk geldiğim kesiştiğim herkes...

İyi bir rap şarkı sözü yazarı iyi bir şair midir?

Rap’in iyiyse kesinlikle öyle. Tupac’ın yazdıkları o öldükten sonra şiir kitabı olarak yayımlanmış. Anlaşılıyor ki çok başarılı bir şair. Rap dediğin ritmik şiir gibi bir şeydir.

 Son dönemde ‘Şehrimin Tadı’ herkesin dilinde. Sizce neden?

Bu parçayı albüme koymayı düşünmüyorduk bile. Albümü bitirdik deyip daha rahat yazdık diyebilirim. O şarkının nakaratı direkt ağzıma geldi. O şekilde çıktı parça.

Parçaların internete düşmemesi için bayağı uğraşmışsınız. Bu süreçten bahseder misiniz?

Çok emek verdik çünkü. Aslında ben arkadaşlara demo halini 'ben şöyle bir şarkı yaptım. Nasıl buldun?' diye göndermiştim. Bir gün İzmir'e gittim ve şarkıyı herkes biliyordu. Herkes birbirine dinletmiş. Korktuk. Şarkılar benim çocuğum gibi. Benim işim şarkı yazıp insanlara satmak gibi bakmıyorum. Bir insan evladına, çocuğuna nasıl davranılmasını isterse sen de öyle davranıyorsun. Mülkiyete inanmıyorum, evrene yayılmış bir ses dalgası sonuçta. Yeter ki emek sömürülmesin.

Parçalarınızda Ankara’yı bolca geçiriyorsunuz. Ankara’nın siyaset havası sanatı nasıl etkiliyor?

Klimalı odadan yaz sıcağına çıktığında hava çarpar ya tokat gibi Ankara’da da politika sana öyle çarpıyor. Onu ensende hissediyorsun, kaçamıyorsun. Çünkü başkent, siyaset orada dönüyor. Seni kendi odana girip müzik yapmaya teşvik eden bir havası var. Bunun yanı sıra senin gibi bir sürü sanatçı var. Bundan da besleniyorsun. Ankaralıysan ve müzisyensen çok çabuk samimiyet kurup birlikte ne yapabiliriz diye düşünüyorsun.

Soundgarden konserinizde neredeyse bütün dinleyiciler parçalara eşlik ediyordu. Ki rap ezberlenmesi zor bir tür. Sizin için şarkıları söyleyebilmesi önemli bir etken mi?

Tabii ki öyle. Aslında şaşırtıyor da. Çünkü çok kısa bir sürede oldu. Benim için muhteşem bir his tabii ki. Yazarken ve işlerken tabii ki iyi bir nakarat olsun akılda kalsın diye düşündüm ama bu kadarını da beklemiyordum açıkçası (Gülüyor).

“Daha pek çok şehre gitmek istiyoruz. Ancak bazı mekanlar gönülsüz gibi” diye bir tweet atmışsınız. Türkiye'deki konser alanları çoğunlukla popüler müzik türlerini tercih ediyor gibi. Bu konudaki sıkıntılarınızdan bahseder misiniz?

Sadece mekanla kalmayan bir şey aslında bu. Bir yerde bazı insanlar için sen bir rapçisin. 'Aa siz ne yapıyorsunuz? Bıdı bıdı bir şeyler söylüyorsunuz' gibi muamele hala görüyorsunuz. Ama Anadolu'daki mekanlar önce İstanbul'da tutarsa biz de alırız diye bakıyorlar. Bana kalsa ben bütün Türkiye'yi gezeyim. Türkiye'de rapin inanılmaz bir potansiyeli var ama pazar payı yok. Her şeyin radyosu var Türçe rapin yok mesela. Oysa Türkçe rapin pazar payının artık Türkçe rockı geçtiğini düşünüyorum. Bunun gibi şeyler...

Türkiye’de rap sanatçısı olmak nasıl?

Aslında çok güzel bir şey. Çünkü ana akım medyada çok fazla yer almıyor olabilirsin. Ama sokakta gerçek hayatta bunun etkisini sürekli hissediyorsun. Bugün bana Grammy de verilse hiçbir şey beni simit ayran yemekten alıkoyamaz. Dolayısıyla Türkiye’de rap sanatçısı olmak harika. Bir kere cesursun ne olursun olsun. Burada çok somut çok net. Ortadoğu’nun renksizliğinden aslında sen gökkuşağı gibi parlıyorsun. Ne kadar umursamazlarsa umursamasınlar ben çok şanslı hissediyorum.

Sizin parçalarınızda alışılmışın aksine hiç diss yok. Bunun özel bir sebebi var mı?

Bir an geldi biz hep dissleştik. Birbirimize laf attık. Ama Türkiye’deyiz kaç kişiyiz sonuçta, niye yapıyoruz bunu birbirimize? Aynı müziği aynı ritmi duyunca aynı şeyleri hissediyoruz. Ne gerek var kavga etmeye. Diss yapacaksam bir dava olmalı. Benim kendi kafiyelerimi feda etmem için ciddi bir sebep olmalı. Şu an Türkçe rap’in birbirine diss atması değil el ele kol kola girmesi lazım. Biz endüstri olmazsak ben de başaramayacağım. Birbirimiz yerine diss atacağımız o kadar çok konu var ki yaşadığımız dünyaya, adaletsizliğe güçlünün güçsüzü rahatça ezip paçayı sıyırabilmesine diss atmamız lazım.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN