‘Ney’e parmağını koyduğun an mesuliyet başlıyor

‘Ney’e parmağını koyduğun an mesuliyet başlıyor

Son albümü ‘Love is My Religion’da ‘Avatar 2’ filminin müzik prodüktörüyle çalışan Ömer Faruk Tekbilek, kariyerindeki başarısını ‘her gün ney üflemek’ diye açıklıyor. Tekbilek “Parmağı koyduğunda mesuliyet başlar. Evvela parmaksız üfleyip vücuttaki tazyiki atmak lazım” diyor.

Ömer Faruk Tekbilek, geçtiğimiz günlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda İstanbul’daki hayranlarıyla buluştu. Tekbilek grubuyla sahne aldığı konserde son albümü ‘Love is My Religion’dan da eserlerin yer aldığı toplam 13 parça seslendirdi. Sanatçıya klavyede Yannis Dimitriadis, gitarda Federico Fernandina, davul ve perküsyonda Chris Wabich, perküsyonda Murat Tekbilek eşlik etti. Hollanda konseri için hareket etmeden hemen önce Tekbilek’le konuştuk.

Müzik serüveninizle bir başlangıç yapalım mı?

Müziğe 9 yaşındayken abilerimden esinlenerek başladım. Onlar bağlama ve kaval çalardı, ben de bu serüvene onlar gibi kaval çalarak başladım. Sonra makamları öğrendiğim saz evindeki ilk hocam Aydın Cangürgel çıktı karşıma. İstanbul’a 17 yaşında gelmiştim. Burhan Tonguç, Orhan Gencebay, son albümde eserine yer verdiğim caz üstadımız rahmetli İsmet Sıral ve nefesimi dünyaya duyurmamı sağlayan Brian Keane bu serüveni şekillendiren kişiler oldu.

Son albümünüz ‘Love is My Religion’da yolunuz ‘Avatar 2’ filminin müzik prodüktörü Amotz Plessner ve Alex Alessandroni Jr. ile kesişti.

Evet bu sefer değişik bir sound çıktı ortaya. Onlar      Hollywood için çalıştıklarından müziğe bakış açıları farklı oluyor. Beraber çalıştığımız ilk proje onlara aitti ve ses çıkarmadım ama plak yapmayı teklif ettiklerinde durum değişti. Harmoni basıyorlardı, 7-8 ses. Bunun çok fazla olduğunu anlattım. Çünkü biz makam üzerine çalışırız. Fakat fazla seslerde makam kaybolur. Sonunda en fazla üç ses kullanarak ortayı bulduk. Çalışmalarımda yüzde 75 bizim müziğimiz ve karakterimiz, yüzde 25 onların. Bu oran müzikte benim balans ayarım. Ayrıca müziğim ve konserlerimde 4 ana ögeye rastlarsınız; birincisi ilahiler yani ilahi aşk, ikincisi birbirimize olan aşkı anlatan romantik müzikler, üçüncüsü hayata olan aşkı ifade eden folklorik temalar ve hayal gücüne dayalı farklı kültürlere ait parçalar.

Peki bu ögeler ve oranlar doğrultusunda veya dışında yeni projeleriniz var mı?

Ben şimdiye bakıyorum daha çok. İleriyi düşünmeden şimdiyi yaşıyorum. Mesela yeni bir parça yaptım evden çıkmadan. Zihnim boşken bir Hint makamı üstüne çıkan yeni bir parça. Adını ‘Hindu Sufi’ koydum. Beraber müzik kampı yaptığımız arkadaşlarımız var, şimdi onlar iki parça yolladı, üstünde çalışıyoruz. Böyle böyle parçalar birikiyor, birgün albüm oluyor.

Özellikle “Şunu yapmalıyım, dinleyicilere şunu vermeliyim” diye bir telaşınız yok.

Şöyle bir söz vardır: ‘Dışarı çıktığın an çıktığın yerdesin, içeri girdiğin an her yerdesin.’ Kuantum fiziği de sufi öğretiler de aynı şeyi söylüyor. Her şey birbirine bağlı, onun anahtarı da içeriye doğru gitmek. Ben içimde olduğum zaman beni bulmaları, birbirimize ulaşmamız daha kolay.

Sanatçı olmak için disiplin gereklidir derler, başarınızı devam ettirebilmenizdeki disiplininiz nedir?

Oğlum da çok disiplinli olduğumu söylüyor ama ona da söylüyorum bu bir disiplin değil, zevk aslında. Bu zevkim her gün oturup üflemek. Tek ses yedi nefes. Tai Chi’den de bunu öğrendim. Enerji kanallarını açıyorum. Yedi nefes üflüyorum boşa. Üflerken Fatiha okuyorum. Fatiha’da da çakralarda yedi var. Böylece vücudum gevşiyor. Gevşemeden üfledin mi tazyik olur. Ben buna mesuliyetsiz çalmak diyorum. Çünkü parmağını koyduğun an mesuliyet başlıyor. Evvela parmaksız neyden gelen boş sesi üflemek, vücuttaki tazyiki atmak lazım. Nefesimi de bu esnada orda buluyorum. Senden, benden evvel ilk olan bir ses var. Hemen parmaklarını koymamak lazım. Oysa kapatmayı bile bilmeden delikleri kapatmaya ve üflemeye kalkışırlar. Neyin hikmetine bakın. Kapatırken bile evvela birincisi boş, ikincisi yarım olmalı, üçüncü de kapanmalı. Evvela ney, ondan sonra yarı sen yarı ney, sonra tamamen sen.

Müziğe başlamak isteyenlere neler söylersiniz?

Kendimde de uyguladığım bir misal vereceğim. Futbol oynarken sonunda gol atmak gibi bir gayemiz var. Oysa ki kaleyi hedefledikten sonra gol atmayı unutmak, topla oynamanın zevkine varmak, oyun oynamanın ustalığını geliştirmek lazım. İleriye yatırım yok, şu ana yatırım yapmalı. Gençlerin bana ilk sorusu ‘Ne kadar zamanda taksim yaparım, ne kadar zamanda şarkı çalarım?’ oluyor. Oysaki önce bir nokta yapmalılar. Sonra a’yı, b’yi öğrenip ardından bunu yan yana koymalılar. Yoksa bu iş harf bilmeden ‘Ben ne zaman şiir yazacağım’ diye tasalanmaya benzer. Şimdinin huzuruyla geleceğe bakmak lazım. Dün denen şey şimdiydi, gelecek denen de şimdi. Şu an mutluysan hep mutlu olacaksın. 

-DERYA ÇAĞATAY

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN