Size huzursuz okumalar dilerim!

Size huzursuz okumalar dilerim!

Orhan Tuncay ‘kıdemli bir yalnız olup umutsuzluk burcunda yer alan ve varoluşun acılarına adanmış’ diye tanımlanan Pessoa’nın ‘Huzur- suzluğun Kitabı’nın çeviri öyküsünü anlattı: “Kitaba ilk baktığımda yönetmen Haneke’nin bir seslenişini anımsadım; Londra’daki bir festivalde yer alan filmlerini, ‘Size huzursuz seyirler dilerim’ diyerek sunmuştu. Elimdeki kitap da herhalde huzursuz okumalar vaat ediyordu. “

HAZIRLAYAN: ZEYNEP KARAKUŞLU

Çevirmenlik, hem çevirdiğiniz, hem de çevrilen dile hâkim olmayı gerektiriyor. Eğer aynı zamanda yazarsanız akıcı ve anlaşılır bir üslupla da aktarma şansına sahip oluyorsunuz. Kültür birikiminizin de olması gerekiyor çünkü çevirdiğiniz (teknik değilse onun da başka gerekleri var) kültürün kültüre çevrilmesi oluyor. 2001 yılı krizinde işsizdim ve daha emekli olmamıştım. İngilizce öğretmenliği veya çevirmenlik yapabilirim diye düşünerek bu yönde araştırmalara başladım. Daha önce deneme olsun diye Alkim Yayınları’na bir kitap çevirmiştim ve tek referansım buydu. Yayınevi karşıma Darwin’i koydu. Böylece çeviri serüvenim başladı. Kafka ve Nietzsche gibi çevriler başka yayınevlerinin de ilgisini çekiyordu. Küçük ama hep edebi eserler sunmuş olan bir yayınevi Kafka’ları (8 adet) tekrar yayımlamak istedi. Tanışmamız sürecinde ‘Huzursuzluğun Kitabı’nı da çevirmemi istediler. Ne yazık ki bu yayınevi mali bir krize girdi ve bir süre sonra el değiştirdi. Bu durumda sözleşmeleri feshettim ve Çivi Yayınları’yla anlaştık ve çeviriyi tamamlamamdan tam iki yıl sonra kitap piyasaya çıkabildi, üç ayda ilk baskısı tükendi.

Bu kitabın bana ne ifade ettiğini önsözün ilk paragrafından aktarıyorum. “Huzursuzluğun Kitabı’nı çevirmek üzere ilk elime aldığım zaman ünlü film yönetmeni Haneke’nin bir seslenişini hemen anımsadım: Londra’daki bir festivalde yer alan filmlerini, ‘Size huzursuz seyirler dilerim’ diyerek sunmuştu. Giriş cümleme de o, esin kaynağı oldu. Elimdeki kitap da herhalde huzursuz okumalar vaat ediyordu. Kitabı okudukça huzursuzluk denizinde yüzen Pessoa’nın Haneke’den çok Kafka’ya benzediğini gördüm. Burada tarzdan bahsetmiyorum. Yani tarzı Kafka’dan çok farklıydı. Ancak Haneke gibi dışsal huzursuzluğu göz önüne serip bizi ciddiyete çağırmaktan çok Kafka gibi iç huzursuzluğunu dışarı vuruyordu. Portekizli bir yazar ve felsefeci olan Profesör Eduardo Lourenço da benimle aynı fikirdeydi ve benzer bir şey söylemişti: “Pessoa, zaten Kafka gibi, kıdemli bir yalnız olup umutsuzluk burcunda yer alır ve varoluşun acılarına adanmış olarak tanınmaktan acı çeker.” Portekiz modernizm akımının öncülerinden olan Pessoa, modernist yazarlar, geleneksel romancıların aksine kişilerin iç dünyalarını romanlarına katmayı ve ‘dün-bugün-yarın’dan oluşan zaman zincirini kırmayı hedeflerler. Artık yolculukları ‘dış’a değil ‘iç’e yöneliktir. 30 Kasım 1935’te, 47 yaşında, Lizbon’da karaciğer hastalığından öldüğünde pek az tanınan  Fernando Pessoa’yı en iyi anlatan yine kendi dizeleri:

Ben hiçbir zaman hiçbir şey olmak istemem

Ben hiçbir zaman hiçbir şey olmak isteyemem

Ben hiçbir zaman hiçbir şey olmak istemeyeceğim

Ama bende dünyanın tüm hayalleri var.

Çeviriye ilk başladığımda yaklaşık bir sene işim olmadığı için sabah 08.00, akşam 20.00 arasında çalışarak günde 15 sayfa çevirebiliyordum. Ancak son yıllarda diğer yaptığım işler de vaktimi almaya başlayınca ‘Huzursuzluğun Kitabı’nı günde 5 sayfaya düşürdüm. Deneme roman karışımı bir kitap olan yazının Nietzsche’ye benzeyen yönleri var. Eserde onu anımsatan bölümler olsa da bence Nietzche’nin ulaşamadığı veya ulaşmak istemediği bir nihilizme varıyor. Bir filmin sonunu baştan anlatmak gibi olacak ama yeri geldiği için söylemeden duramayacağım, kitap şu cümlelerle bitiyor: “Gerçeğin bu olup olmadığından ve hâlâ orada olup olmadığımdan, bütün bunların sahte olup olmadığından emin değilim- sizinle yaptığım konuşma dahil. Hem siz de kimsiniz? Açıklayamayacağınız bir saçmalık daha...” Kısaca, gördüklerinin, düşündüklerinin, düşlediklerinin, yazdıklarının, kendisinin, hatta okuyucularının bile gerçek olmadığını ileri sürecek kadar nihilist.

Eser artık sanat eseri, meta karışımı bir şey olarak raflara gider. Çevirdiğiniz yazar Pessoa ise ve yayımlayan ciddi bir yayınevi ise iş büyük ölçüde tamamlanmıştır. Baskı değil hafiflik hissedersiniz.

‘Huzursuzluğun Kitabı’nda yer alan “Çaba sarf etmek bir suçtur çünkü her eylemle bir düş ölür” ifadesinde; eylem yapmak, sonsuz olasılıklar dünyasından bir seçim yaparak diğer olasılıkları yok etmek anlamını taşır. Gerçekleşmeyen her olasılık düştür. Doğal olarak bu olasılıkların bir kısmının da kâbuslarımız olduğunu unutmamak gerek.

Pessoa’nın yanı sıra ‘evrim anlayışını ortaya atan ilk isim Darwin’in, yaşarken anlaşılmayan Nietzche’nin, filozof mu, edebiyatçı mı yoksa bir kahin mi olduğu tartışılan Kafka’nın ve tasavvufun en önemli isimlerinden Muhiddin Arabi’nin de kitaplarını çevirdim. 

18-06/13/ekran-resmi-2018-06-13-012929-1528842671.png

Huzursuzluğun Kitabı
Fernando Pessoa
Chiviyazıları Yayınevi
501 sayfa
32 TL

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN