Şoray kanunları her sözleşmede vardı

Şoray kanunları her sözleşmede vardı

Türkan Şoray, oyunculuk kariyerini ‘Sinemam ve Ben’ adlı kitapta anlatıyor. Kitapta hayatını değiştiren tekliften rol arkadaşlarıyla ilişkilerine, depresyona girme sebebinden neden hep benzer rollerde oynadığına pek çok ilginç bilgi yer alıyor. Ama en çarpıcısı 18 maddeden oluşan ‘Şoray kanunları’. Aralarında “Türkan Şoray pazar günü çalışmaz” bile var!

ERKU TEZERDİ

Türkan Şoray, Türk sinemasının en önemli oyuncusu; mihenk taşı... Eğer o olmasaydı sinemamızda büyük bir boşluk olurdu. ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’, ‘Sultan’, ‘Acı Hayat’, ‘Dönüş’ ve ‘Kara Gözlüm’ gibi filmlerle unutulmaz arasında yer edinen Şoray, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada bundan sonra sinemada yer almayabileceğini açıkladı. Şoray kitabın tanıtım toplantısında “Bir tekelleşme var, maalesef ki onun kurbanı olduk biz de. Şimdi farklı bir sistem oluşmuş. Birtakım güçler birtakım sinemaları ele geçirmiş. İstedikleri filme destek oluyorlar, bazı filmleri önemsemiyorlar... Herkese eşit davranılmıyor. Kızım daha genç ve enerjik, o devam edecek ama ben biraz kırgınım. Yani tamamen de bıraktım diyebilirim sinemayı” dedi.

Şoray’ın kendi ağzından anlattığı hayatı, genişletilmiş baskısı İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlanan ‘Sinemam ve Ben’de yer alıyor. Meşakkatli bir şekilde başlayan ve zorluklarla çıkılan başarı basamaklarında Şoray neler yaşadığını bu kitapta açıklıyor. Kitapta en çok da Şoray’ın 1960’tan sonra tüm sözleşmelerine eklediği sonradan ‘Şoray kanunları’ olarak adlandırılacak ve tamamı 18 maddeden oluşan şartlar ilgi çekiyor.

Türkan Şoray’ın sinema yolculuğu Eyüp’te yazlık bir sinemada başlıyor. 7 yaşında o zamanlar. Beyazperdede ‘Acı Pirinç’ adlı filmi izliyor. Türkan Şoray böylelikle ilk kez sinemanın büyüsüne kapılıyor... Çocukluk yıllarından beri sanatla iç içe. Şiirler yazıyor, ilkokul yıllarında şarkılar söylüyor. Beşinci sınıfa giderken müsamerelerde sahneye oyuncu olarak çıkıyor. Şoray o oyunda, ormanda yamyamların eline düşmüş bir kızı canlandırıyor. Alkışlar kesilmiyor. Bu, Sultan’ın kariyeri boyunca duyduğu ilk alkış.

Rüyalarında film çekildiğini gören Türkan Şoray’ın sinema tutkusu yavaş yavaş artıyor. 12-13 yaşlarındayken Fatih’te Vatan Caddesi’ne yakın bir evde ailece kirada oturuyorlar. Günler birbirini kovalarken komşular bir falcı kadın çağırıyor; herkes fal baktırıyor. Falcı kadın, Türkan Şoray’ın avcuna bakıyor ve şöyle diyor: “Sen yıldız olup gökyüzünde parlayacaksın.” Bu kehanet, Sultan’ın hafızalarından hiçbir zaman silinmiyor.

Şoray, Fatih’teki Kız Lisesi’nde okuyor. Okul dedesinin evine yakın. Annesinin Karagümrük’te kaldığı eve yalnızca hafta sonları gidiyor. Bu evin sahibi ise Türk sinemasında yükselişe geçen Emel Yıldız...  Bir gün birlikte sete gidiyorlar. Ardından yapımcılar Türkan Şoray’ın annesinin yolunu tutunca sinemaya ilk adımını atıyor: “Sinemaya hangi rolle başlarsanız, öyle sunulduğunuz için seyirci öyle algılıyor ve bu algı devam ediyor.”

İlk filmden sonra uzunca bir dönem rol teklifi gelmiyor. Ailece parasız kalıyorlar. Türkan Şoray, bir gece kulübünde akşamları sahne alacak. Anlaşma imzalanacağı sırada ‘Aşk Rüzgarı’ adlı filmde oynaması için teklif alıyor. Böylece şarkıcılıktan vazgeçip tamamen sinemaya yöneliyor. Bu, onun yaşamının dönüm noktası. Filmde Göksel Arsoy’un üç sevgilisinden biri rolünde. Terk edilmiş... Beyoğlu’ndaki galada Türkan Şoray’ın filmde göründüğü her sahnede seyirciler arasında konuşma dalgası yayılıyor. Finale doğru ise seyirci koltuklara vurarak tepki gösteriyor. Şiddetle karşı çıkılıyor: “Bu kızla evlen, bu kızla evlen” diye bağırıyorlar. Türkan Şoray mutlu oluyor, yapımcılar çok şaşırıyor: “Yaşam boyu sürecek gönül bağımızı ilk kez orada hissediyorum. Hayal edemediklerim gerçek oluyor.” Şoray, yılda en az 12 filmde yer alıyor; her yapımda başrol oynuyor. Mesleğini aşkla icra ediyor.

Türkan Şoray, geçmişte seyircinin filme yıldız oyuncuyu görmek için gittiğini ve sevdikleri oyuncuları hep alıştıkları rolde görmek istediklerini söylüyor. Şoray “Bu nedenle filmlerin senaryoları yıldız oyuncuların kişisel özelliklerine göre yazılıyordu. Filmlerin konuları değişse bile, biz hep kendimizdik... Seyirci perdede kendini bizim yerimize koyduğu için, beğendiği sanatçıyı hep masumiyeti, güzelliği, dürüstlüğüyle görmek ister. Sevdiği oyuncunun değişmesini istemez” sözlerini kaydediyor.

İSTANBUL DIŞINDA ÇEKİM YAPMAZDI

60’lı yıllarda Türkan Şoray zirveye ulaşıyor. Filmlerde kendi yaşam tarzına uygun olmayan tekliflerin gelmesini baştan önlemek için o bugün bile meşhur olan ‘Şoray kanunları’nı sıralıyor. Bu sadece ‘öpüşme ve açık sahneler’ için değil! Ayrıca sanıldığı gibi sözlü de değil. Yazılı ve 18 maddeden oluşuyor. İşte o şartlar:

1-) Türkan Şoray film senaryolarını film çekim tarihinden en az bir ay önce beğenir.

2-) Türkan Şoray senaryoyu beğenmediği takdirde yeni senaryo verilecektir.

3-) Her senaryoda beğendi mutabakatı şarttır.

4-) Çekilecek filmin rejisörü ve baş erkek oyuncusu için Türkan Şoray’ın mutabakatı şarttır.

5-) Türkan Şoray’ın adı jenerik, afiş, ilan ve sinema fenerlerinde başta ve tek olarak yazılacaktır.

6-) Filmde öpüşme ve açık sahne olmayacak.

7-) Filmdeki modern giysiler Türkan Şoray’a, tarihsel olanlar ise şirkete aittir.

8-) Film çekimi İstanbul dahili olup Türkan Şoray İstanbul dışına çıkamaz.

9-) Çalışma saatleri sabah 08.00 ile 19.00 arasındadır.

10-) Pazar günleri Türkan Şoray çalışmaz.

11-) Filmin her oynadığı yerde 9. madde uygulanacaktır.

12-) Filmin seslendirmesinde Türkan Şoray’ın sesi için kendi mutabakatı şarttır.

13-) Şirket filmi kendi hesabına çeker. Eğer başka şirketle ortak yapıma gidilirse Türkan Şoray’ın mutabakatı şarttır.

14-) Film renkli ise Türkan Şoray’ın mutabakatı ile çekim günleri uzayabilir.

15-) Bu şartlara riayet etmeyen film şirketi     100 bin lira ödemeyi taahhüt eder.

16-) İhtilaf vukuunda merci mahkemeler İstanbul mahkemeleridir.

17-) Türkan Şoray şirketlerden film başına (...) lira alır.

18-) Türkan Şoray mecburi gecikmeleri 10 günden fazla beklemez.

90’LARDA BUNALIMA GİRDİM

Türkan Şoray, 90’ları “Acı çektiğim yıllar” diye tanımlıyor. Sinemada yaşanan kriz, kendisini de duygusal açıdan çok etkiliyor. “Boşlukta yüzüyor gibiydim. Evden dışarı çıkamıyordum. Bunalıma girmiştim. Bütün gün koltukta, camın önünde kımıldamadan boş gözlerle dışarıyı seyrediyordum” diyen Şoray, bu dönemde filmlerde oynayamadığından seyircinin kendisini unutacağını düşünüyor. Ancak 1996’da umutları yeniden yeşeriyor çünkü Türk sineması atağa kalkıyor. ‘İstanbul Kanatlarımın Altında’, ‘Amerikalı’, ‘Uçurtmayı Vurmasınlar’ ve ‘Eşkıya’ gibi filmler ardı arkasına çekiliyor. Bu, Türkan Şoray’ın sevinç gözyaşlarını akıttığı bir zaman...

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN