‘İlk Basamak’taki Evmenis’lere!..

Kavafis’in güzel bir şiiri var: “İlk Basamak”. Şiirde Evmenis adlı genç bir şair, Theokritos’a gelip yakınır. İki yıldır şiir yazmaktadır, ama sadece bir şiir bitirebilmiştir. Bir ‘merdiveni tırmanmak’ gibi düşünülmüş şiir yazmak “İlk Basamak”ta… Sadece şiir yazmak mı? Aslında tüm entelektüel ve sanatsal etkinlikler öyledir!.. Üstelik dik ve zordur bu merdiven. Hâsılı, ilk basamaktaki Evmenis, umudunu yitirmiş ve yorulmuştur… Theokritos’a der ki; “ayağımı attığım ilk basamaktan/ hoş gör, daha yukarı çıkamayacağım”… İçim cız etti bu mısraları okuyunca! O basamaktan geri inmek ne demek biliyor musunuz? Loncaya katılmak, sürüye, koroya dönmek; Pessoa’nın deyişiyle; “üremekte olan ve yaşayan bir cesetten başka” bir şey olmamaya boyun eğmek demek!.. Çünkü o basamaktan indiğinde “şeftali bahçeleri”nin rayihalarına kanacak ve bir daha asla çıkamayacak o merdivenden Evmenis. Tıpkı geri dönüp baktığı için sevgili eşini ebediyen kaybeden Orpheos gibi.

***

Biliyorum o dik yolu, dik yolun başındaki haramileri, genç şair ve entelektüelin tökezlemesini dört gözle bekleyen profesyonel lonca aydınlarını… Sezai Karakoç “Kapalı Çarşı” şiirinde anlatır onları. Der ki; “Kapalı çarşı içinde fikre ve gerçeğe/ Neler neler etti anlarsın onlar”. Zordur o dik merdiveni tırmanmak! İsmet Özel bu “dik merdiven”e bir şiirinde “uzun yol” der; üstelik bu yola çıkanların matarasında sadece “tuzlu su” var. Tuzlu su, yani büyük çile… Ama “Uzun yola çıkmaya hüküm giyenler” buna tahammül etmek zorundalar; çünkü dönüşü yok bu yolun! Öyle diyor Özel; “Sen ve yağmur/ başa dönemezsiniz”, “burada kalamazsın ve başa dönemezsin/ gitmek zorundasın”…

Allah’tan bilge biridir Theokritos, bilir o yolun çetin, ama onurlu olduğunu. Genç şaire şefkatle yaklaşarak der ki; “ilk basamaktaysan eğer/ sevinç ve gurur duyman gerek bundan./ Az şey değil geldiğin yere gelmek”… Binlerce teşekkür bilge Theokritos’a! Tanrı, genç şair ve entelektüelleri hep onun gibilerle karşılaştırsın!..

Şiirinde çok önemli bir konuya da değiniyor Kavafis, gerçek şairlerle lonca mensuplarını birbirinden ayırıyor. Gerçek şair/aydın, sürüye dahil olmayandır. O merdivenin ilk basamağına adım atarak, aslında ‘ısmarlama bir hayatı’ bırakır, ‘sürü’den ve ‘sıra’dan ayrılır. Theokritos, gerçek şair ve entelektüelle organik entelektüeller arasındaki farkı şöyle ifade ediyor: “Çünkü bu ilk basamak bile/ sıradan, sürüden çok yukarıdadır”…

***

Bir şey daha var: Bu basamak, ancak onu hak edenlere yol verir, üstelik bu hak ediş zordur, sabırla çalışmayı gerektirir; hatta yalnız kalma, örselenme gibi bedelleri vardır. Bilge Theokritos, şöyle anlatıyor bunu: “Ayağını atabilmek için bu basamağa/ hemşehrisi olmayı hak etmelisin/ düşünceler kentinin/ Ve o kente kabul edilmek/ az görülen güç bir şeydir.”

Bu ‘düşünceler kenti’ne dahil olmak zor, ama orada kendini bulur insan, vicdanını korur, hayatını bir başkasına emanet etmez. Öyle diyor Theokritos; “Az şey değil geldiğin yere gelmek/ kazandığın büyük onur”…

Şimdi, niye bizde güçlü bir sanat ve fikir hareketi yok? diye soruyoruz. Nasıl olsun ki? “Devlet ve şairleri, iki kaşık gibi iç içe” zevk ü sefa içinde yatmaya alışmış!.. Türk edebiyatı tarihi, askerî bando eşliğinde şeflerine “Memnunuz cihandan ve hükûmetten” mısralarıyla methiyeler düzen bir ‘sürü’ müteşair ve kendi kültürüne yabancı; hatta düşman müstağriple -şimdilerde goygoycuyla- dolu!

Hâsılı, herkes hâlinden memnun!.. “İlk Basamak”a, “dik merdiven”e, “uzun yol”a tâlip olan var mı?.. Biliyorum, ellerinde taş, yok dememi bekliyorlar! Ama demeyeceğim! Çünkü Evmenis’in yaşamasını ve “İlk Basamak”tan yukarı tırmanmasını istiyorum!

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum