Türk edebiyatında seçim hikâyeleri

Türk edebiyatında seçim deyince, aklıma evvelâ Feylesof Rıza Tevfik gelir. Şair, 1912 Şubat’ında Gümülcine’de Hürriyet ve İtilâf Partisi lehine propaganda yaparken, İttihatçıların tuttuğu adamlarca dövülmüştü. 1912’deki bu vukuatlı seçimler tarihe ‘sopalı seçimler’ diye geçti. Feylesofumuz, o dayak olayını eşi Nazlı Hanıma yazdığı mektuplarda İttihatçılara ateş püskürerek anlatır (“Rıza Tevfik’ten Eşi Nazlı Hanım’a Mektuplar”, s. 111-115). Tevfik Fikret de dostunun maruz kaldığı bu çirkin saldırıdan dolayı “Yegâne Feylesofumuz” ve “Hakikatin Yıldızı” adlı iki şiir yazmıştır.

Seçim deyince, edebiyatımızda beni şaşırtan bir isim de Âsaf Hâlet Çelebi’dir. Beşir Ayvazoğlu’nun verdiği bilgilere göre şair, seçimlere birkaç kez bağımsız aday olarak katılmış, hatta 1946 seçimleri için bir beyanname bastırıp meydanlarda siyasî nutuklar atmıştır! Şiirlerindeki Çelebi ile siyasî nutuklar atan Çelebi?.. Nasıl şaşırmayayım!..

Bence Haldun Taner’in “Yaşasın Demokrasi” ile “İki Komşu”su, edebiyatımızın en güzel ‘seçim hikâyeleri’ndendir. Taner, bu hikâyelerinde halkın siyasete ve seçimlere bakışındaki çarpıklığı ve seçme konusundaki şuursuzluğunu mizahî bir dille anlatır. “Yaşasın Demokrasi”, 1950’deki seçimlerde CHP ile DP arasındaki mücadeleyi konu edinir. Anadolu’da bir kasaba, bir yanda Demokratlar hoparlörlü bir kamyondan halka seslenip oy istiyorlar, diğer yanda Halk Partililer ahaliyi kahveye çekmeye uğraşıyorlar. Ama nafile, vatandaş hoparlörün peşinde!.. Neticede zekice bir formül bulunur; bir âşık tutup getirilir. Eeee âşık bu, sazının tellerine vurmaya başlayınca, halk kahveye koşar bu defa. Bir de seçime ve Halk Partisine uygun türküler uydurunca değmeyin Halk Partililerin keyfine:

“Âşık Mehmet’in sesine

Kulak verin sözüne

Gidek Halk Partisine

Bizler inkılâpçıyız”

Türk milleti bu; sazı, türküyü duyar da koşmaz mı?.. Demokrat Partililer, Âşık Mehmet sazını tıngırdattıkça kaybedeceklerini anlayıp, seçimi ancak onu parayla susturarak kazanırlar. Bu hikâyede benim ilk dikkatimi çeken, partilerin halkı etkilemek için başvurduğu propaganda araçları ve yöntemleriydi. Seçimlerde bir âşığın ve türkülerin kullanılması, döneme göre zekice bir buluş. İkincisi ise halkın tercihlerinin oynaklığı ve siyasî şuurdan yoksun oluşu!.. Taner de “Yaşasın Demokrasi” diyerek bu durumu hicvediyor zaten. Âşığa gelince… O da uyanmış; gelecek seçimlere hem Halk Partisi, hem Demokratlar için yeni türküler hazırlamış; hatta “Yörür millet yolunda bizim Millet Partisi” diye başlayan enfes bir türkü dahi yazmıştır!.. Ne diyelim! Yaşasın demokrasi!..

Taner, “İki Komşu”da ise birbirlerini kıskanan iki komşunun (Saraylı Hanım ile İfakat Hanım) rekabetlerinin 1950 seçimlerine nasıl yansıdığını anlatıyor. Hikâye özetle şöyle: Saraylı Hanımın damadı Şark vilayetlerinin birinden Halk Partisi adayı olunca, İfakat Hanım hemen karşı cepheye geçer; “Reyinizi Halk Partisine vermeyin” diye, kapı kapı dolaşır, nutuklar atar. Bir gün bu hızlı tempoya dayanamaz, yığılıp kalır. Doktor dahi umudunu kesmişken, Halk Partisinin kaybettiğini duyunca, kurumuş damarlarına kan yürür de hayata yeniden dönüverir İfakat Hanım Teyze!.. Siyaset böyle bir şey galiba; insanı diri tutuyor!.. Bugün de siyaset sahnesinde birçok İfakat Hanım yok mu?..

Netice... 1950’den bu yana bizde seçimler İfakat Hanımla Saraylı Hanım arasındaki rekabet gibi sürüp gidiyor… Tabii Âşık Mehmet faktörünü de unutmamak lâzım! Demokrasimizin meçhul mücahitleridir onlar!..

Bir de Ercan Kesal’ın “Nasipse Adayız” adlı kitabı var. 21. yüzyıl Türkiye’sinden seçim manzaraları, bir aday adayının gülünç hikâyesi. Haftaya ondan bahsedeceğim.

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum