Mevcut sistem işliyor mu?

Yeni anayasa ve başkanlık sistemi tartışmaları hız kazandığından beri, bazı kesimler parlamenter rejim güzellemesi yapıp duruyor. Sanırsınız ki gül gibi işleyen bir sistemimiz var da birileri durduk yere buna çomak sokmak istiyor. Oysa soru da cevabı da basit: Mevcut sistem işliyor mu? Şüphesiz ki hayır! Siyasi aklı gözeten herkesin mutabık kalacağı bir cevap bu.

Parlamenter sistem tarihçemizin boğucu ayrıntılarına, darbelerin ve darbe girişimlerinin yıkıcı sonuçlarına girmeyeceğim. Salt 12 Eylül’ün dayattığı düzene göz atmamız bile yeterli. Uzun yıllardır çeyrek başkanlık sistemi diye tanımlıyorum bu düzeni. Yerleşik düzenin, dört bir yanına rejim sigortaları döşediği, mimarisinin pek akıllıca kurgulandığı varsayılan bir sistem bu. Siyaseti, özellikle de partileri ve Meclis’i boyunduruk altında tutmayı amaçlayan bir sistem.

12 Eylül Anayasası’nın getirdiği prangalar malum. Sorumsuz bir cumhurbaşkanlığı makamı var. Dedim ya, eski alışkanlıkla hep Kenan Evren tipi sistem sigortalarının bu makamı işgal edeceğini varsaymış bir garip mimari bu. Hayatın her alanına hüküm getiren uzun mu uzun bir anayasamız var. Bu ezici metne dayanan ve yine sistem bekçiliği yapması öngörülen ve dahi geçmişteki parti kapatmalarla şanına şan katan bir Anayasa Mahkememiz var. Yasamayı ağırlaştırmayı görev bilmiş bir TBMM İç Tüzüğümüz var. Daha ne olsun.

***

Bütün bunlara rağmen sistemin işlemiş olmasına, Ak Parti’nin 14 yıldır bunca iş başarmış olmasına şaşırmak gerekiyor asıl. Cumhurbaşkanı ile hükümet arasındaki uyumsuzlukların sistemi nasıl kilitlediğine şahit olduk defalarca. Evren, Demirel, Sezer dönemlerini bir anımsayın. Cumhurbaşkanı, kanunları Meclis’e geri yollamaktan atama kararnamelerini imzalamamaya kadar bir dizi eylemle hükümeti işlemez hale getirebilir.

Haydi, bu faslı hale yola koydunuz diyelim. Meclis’ten kanun çıkarırsınız, ana muhalefet soluğu AYM’de alır. Her şeye çeki düzen veren kallavi anayasada bir hüküm bulunur elbet, kanun ya toptan iptal olur, ya da öyle can alıcı maddeler iptal edilir ki kanunun ruhu ortadan kalkar. İç tüzük yüzünden ağır aksak işlettiğiniz Meclis akıntıya kürek çekip durulan bir laf kalabalığı seli altında gözden yiter, işlevini yitirir.

***

Bu sistem tıkaçlarından en çok etkilenen de yasama işlevini yerine getirmeye çalışan Meclis’tir. Sistem tıkaçları en çok yasamanın alanını daraltır, parlamentoyu gereken işlevi sergilemekten yoksun bırakır. Eh, bana da şunu sormak düşer: Bu nasıl bir parlamenter sistemdir ki asıl işlevi, yasama organı olan Meclis’in elini kolunu bağlamaktan ibarettir?

Haksızlık yapmayayım, hangi muhalif partiye, aydına, akademisyene sorsak, onlar da bu sakıncaları onaylayacaktır büyük ihtimalle. Ama siyasi tarihimiz boyunca gördüğümüz gibi, bu sakıncaları hükümet aleyhine sonuna kadar kullanmaktan da kaçınmayacaktır. Tamam, bunu da anladım, eski tarz siyasettir, amenna. Yine de tüm muhalif odakların önünde büyük bir fırsat alanı yok mu? Bunu neden kullanmazsınız?

***

Yeni anayasa ve sistem tartışmalarına hangi gün yapıcı bir katkıda bulunacaksınız? Anayasa Komisyonu’nu çalışmaz hale getirmenizden geçtim, daha önceki dönem üzerinde uzlaşmaya varılmış 60’a yakın anayasa maddesinin bile kamuoyunca tartışılmasına engel oldunuz. Millet bunları not etti. Biraz değişin yahu, önümüze somut, iyi işleyen, dört başı mamur bir parlamenter sistem önerisi koyun. Bendeniz 25 yıldır başkanlık sistemi taraftarıyım, ama söz veriyorum: Eğer sunduğunuz sisteme aklım yatarsa vallahi ve billahi destek olacağım.

YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum