Kar kardeşliği ve çocuklar

Nerede çocukları sevindiren bir şey varsa orada umut var. Kar yağınca değişir çocuk da. Peşine düş onun, izini sür. Bir çocuğu mutlu eden şey aslında büyükleri tekrar bir araya çağırıyor ve unutulmuş güzellikleri müjdeliyordur. İster oyun adını ver sen çocuğun aklını başından alan eyleme ister şaka. Az önce bütün ağırlığı ile herkesi dibe, daha da dibe çekmekte olan hayat denilen gaile, şimdi kar sayesinde kabalıklarını, sertlik ve acımasızlıklarını yitirmeye başlamış, bir küflü demir yığını gibi kar denilen ateşin yüksek fırınında erimiş ve şekil değiştirmiştir. Evet, böyledir bu, kar içimizi ısıtır ve onun ateşi cehennemden değil çocukların yüreğinden gelir.

Nerede çocuğa sevinç çığlığı attıran, onu bir kuzu, bir tay, bir arsız kedi yavrusu gibi zıplatıp sıçratan duygu varsa ondan sevinç duy. Yaşını, aklını, duygularını, hesap ve kitaplarını, statü ve gururunu yetmedi kaygılarını bir yana bırak ve o sevincin bir parçası ol. Bir havuç al eline, bir kaç kara zeytin eğer bunları bulamazsan çıkar boynundaki atkıyı çocuğun kardan adamına dola, sar. Sizin dünyanız şimdi benim de dünyam şimdi hepimiz biriz, eşitiz de.

***

Hiç ama hiçbir nesneyi böylesine gülerek, sevinçle, yaşama coşkusu ve oyun sarhoşluğu ile karşısındakine fırlatmaz çocuk. Sıkılmış ve sevgiyle karşıdakine fırlatılmış her kartopuyla o, aslında seni ne kadar çok seviyorum sen de beni sevdiğini göster, aynısını yap, bu kar çiçeklerinden bir topak yap ve ister sırtıma, ister kollarıma, nereye dilersen oraya fırlat demek ister . Aslında bilir ve içten içe duyar ki çocuk o attığı kartopu tam da kendisidir ve hızla bir salıncak misali arkadaşının kucağına atılmaktadır. Bir kez çocuk olan, çocukluktan geçen, ebediyen bunu bilir ve hafızanın yuvasında sıcak bir yumurta gibi bekleyen bu duyguyu ömür boyu korur.

Serçeler, balkon çiçekleri, ağaç dalları, saklı kuytular, eşyanın ve perspektifin yekpare beyazlık altında hatlarından kurtulup eşitlenmesi sonra da hayatın hepten geniş ve sonsuz bir doğa parçasına dönüşmesidir bir yandan kar. Çocuk bu eşitlenmeyi bu hiyerarşi dışı olayı metafizik bir armağan gibi devralır, kucaklar, dizlerinde sallar, kulağına şarkı söyler. Yetmedi akla hayale gelmedik sorular, dilin gramerini yerinden eden cümlelerle kendisine özgü özerk bir alan yaratır. Hiçbir kanun maddesi hiçbir çağrı bunu başaramaz. Kar çocuğun bir kez yazdığı ve hiçbir şekilde kayıt altına alınmayan anlık ve en güzel şiirdir.

***

Zamanı, vakti ve saati de siler çocuk karla. Ne gecikmenin ne bir yere varmanın hükmü kalır. Normal şartlarda bir yığın mecburiyetler, gereklilikler, vazgeçilmezliklerle sarılmış, kuşatılmış günlük hayat ve onun elbisesi karın hamlesiyle gündemden düşer, yorgun ve bitmiş bir adam suretinde sendeler ve sokaktan kaybolur. Şimdi vaktin sahibi çocuk ve kardır. Üşümek, gecikmek, acıkmak, ders çalışmak, borç ödemek, mutfağın kapısını kapamak birer yetişkin kahrı gibi geride kalmış şimdi o büyük açıklığın mahremiyeti devreye girmiştir. Burada saklanmak, burada pozisyon almak yoktur. Ne uzun boylu olmak vardır ne zengin ne anne olmak vardır ne de zabıta. Karın ışığı bütün yüzleri o saklı çocukluk neşesiyle yumuşatmış ve eşitlemiştir.

Nerede bir çocuğun camdan dışarı bakıp da her bir tanesini hayretle takip ettiğini görürsen umutlan. Hayat devam ediyordur ve umut her zamankinden daha fazla vardır. O çocuk büyüklerin ne zamandır unuttuğu eşit ve kardeş olma tutkusunu birazdan devralacak, sokağa fırlayacak, dünyanın geçmiş günlerinden kalmış saflığı sevinç çığlıklarıyla havaya salacaktır. Çevrenizde gördüğünüz kuşlar, kardan eğilmiş dallar, irili ufaklı kardan adamlar o çocuğun hayat armağanından başka bir şey değildir.

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum