Siyah kuğuların farkında olmak

Siyah kuğular metaforu

Yakın zamanda okuduğum bir makale tahmin edilemeyen olayları, “siyah kuğu” metaforu ile açıklıyor.

Makalede siyah kuğu metaforunun ortaya çıkışı şöyle anlatılıyor:

Avustralya’nın keşfinden önce Avrupalılar, bütün kuğuların beyaz renge sahip olduğunu düşünmekteydi. Avustralya keşfedildiğinde, dünyada yalnızca beyaz kuğuların olmadığı; tahmin edilemeyen ve öngörülemeyen siyah kuğuların da varlığı görülmüş oldu ve siyah kuğu bir metafor olarak ortaya çıktı.

Metaforun mucidi Nassim Nicholas Taleb, siyah kuğuları; tahmin edilemeyen, öngörülemeyen veya daha az öngörülebilen, etki gücü yüksek olaylar olarak açıklıyor. Hatta elde veriler olsa dahi siyah kuğuları tahmin etmek ve onlara karşı strateji geliştirmek mümkün olmayabiliyor. Bu nedenle siyah kuğuların, iş dünyasını ve stratejistleri çok büyük meydan okumalara maruz bıraktığını söylemekte fayda var.

Nassim Nicholes Taleb, “The Black Swan-The Impact of Highly Probable” adlı kitabını 2007 yılında yayınladı. Kitap hayli ilgi çekti. 2020 yılında Onur Başar Bozkurt “Siyah Kuğuyu Yönetmek” kitabı ile bu konuyu Türk okurlarının dikkatine sundu.

Makalede, şu olaylar, siyah kuğu metaforuna örnek olarak sıralanıyor:

  • 11 Eylül Dünya Ticaret Merkezi saldırılarına kadar, ABD de güvenliği tehdit edecek ve yıkıcı etkisi olabilecek bir olay ihtimal olarak bile düşünülmüyordu.
  • Apple, Tesla, Meta, Google ve daha nice dev kuruluşun çığır açan başarıları da siyah kuğuya örnek. Bu şirketlerin çok zor olanı başarıp dijital dünyaya yön verebileceği düşünülmemişti.
  • Covid-19 salgını da siyah kuğu örneklerinden. Dünya bu salgında oldukça bocaladı. Oysa, yüz yıl önce İspanyol gribi yaşanmıştı ve 2019 yılında yayınlanmış Küresel Risk Raporu’nda dünyanın salgın riski ile karşılaşabileceği hatırlatılıyordu.

Neden fark edemiyoruz?

Çeşitli sebeplerle siyah kuğulara karşı körlük oluşabiliyor.

İnsan, kendi seçtiği ve beğendiği bilgiye odaklanır. Bu bilginin dışındaki bilgiye önem vermez. Bu tutumu bir bakıma algıda seçicilik olarak da tanımlayabiliriz.

Algıda seçicilik

Algıda seçicilik yaklaşımı “siyah kuğu” metaforunun önemli bir sebebini izah eder.

Algıda seçicilik, uyarıcılardan, olaylardan ya da nesnelerden bir ya da birkaçına dikkati yöneltmektir.

Çevremizde pek çok Alzheimer hastası olduğu halde kendi yakınlarımızdan birisi bu hastalığa maruz kalmadıkça bu konu dikkatimizi çekmez.

Aynı şekilde çevremizde dağılan birçok aile işletmesi, bozulan aile birliği olduğu halde, bu işletmelerin neden dağıldığını sorgulamaz, kendi şirketimizde de benzer süreçlerin yaşanabileceğini düşünmeyiz.

Aile işletmemize hizmet veren çalışanların sadece yaptıkları işleri bilir, bu çalışanların farklı yetenekleri olabileceği ihtimalini düşünmeyiz. Kendi işyerimizdeki siyah kuğuların (yeteneklerin) farkına varmaz, dışardan yetenek ithal etmeyi tercih ederiz.

Korkularımız

Kişisel gözlemlerim, “siyah kuğu” metaforunun bir sebebinin de “konfor alanımızın bozulması” korkusu olduğunu işaret ediyor.

Günlük yaşantısını sıkıntısız yürüten insanlar, işleri yolunda giderken, farklı problemlerle karşılaşmak istemezler.

Aile işletmelerinin kurumsallaşması, kurucuların, aile fertleri ve şirket yöneticileriyle her konuda yüzleşmelerini gerektirir. Yüzleşmeler psikolojik gerilimlere yol açabilir. Kurumda tek yetkili olan kurucuların, bu gerilimleri göze alarak şirketi ve aileyi geleceğe hazırlamaları bir bakıma kahramanlık yapmak, konfor alanından uzaklaşmak demektir. Farkında olarak veya olmayarak, korkularına yenilerek, bu güçlüklerle karşılaşmak istemeyenlerin şirketin siyah kuğularını görme ihtimali yok denecek azdır.

Fark edilemeyenleri nasıl fark ederiz?

Soruyu makaleden alıntı yaparak cevaplandıralım:

Hiç kuşkusuz belirsizliklerle başa çıkmak ve düşünülemeyen ya da öngörülemeyenleri yönetmek, iş dünyası için kritik bir önem taşıyor ve iş dünyasına büyük bir sorumluluk yüklüyor. Ancak, iş dünyası yalnızca alışılagelmiş risklere odaklanırken, tahmin edemediği veya gerçekleşmesine ihtimal vermediği siyah kuğu risklerine karşı önlem almayı çoğu zaman ihmal ediyor.

Buradan hareketle, siyah kuğulara karşı körlüğün oluşmasını engellemek adına özellikle karar vericilerin ve stratejistlerin, organizasyon genelinde pozitif ve negatif siyah kuğulara yönelik farkındalık ve bilincin oluşumuna imkân sağlayacak stratejik araçlardan faydalanması gerekiyor.

Organizasyonlarda, mevcut durum analiz edilirken, iç paydaşların da fikirlerini rahatça paylaşabilecekleri bir geri bildirim mekanizmasının var olduğu örgüt ikliminin yaratılmasına ihtiyaç duyuluyor. Bu fikirlerin, tepe yönetimin görüşü ile çelişebilecek olsa dahi mutlaka dikkate alınması önem arz ediyor ki farklı perspektifteki fikirler, hiç öngörülemeyenleri veya düşük düzeyde öngörülebilenleri göz ardı etmemeye yardımcı olsun.

Stratejilerin formüle edilmesinde ise, eldeki mevcut verilerin yanıltıcı olabilme ihtimalini de göz önünde bulundurarak sezgilerden de faydalanılan entegre bir yaklaşımın benimsenmesi gerekiyor.

Son olarak; dogmatik bir bakış açısıyla strateji geliştirmek yerine, her ihtimali stratejik yönetim sürecine dahil ederek proaktif davranmak, siyah kuğularla başa çıkmada yardımcı bir rol oynayabilir. Unutmayalım ki, sayısız beyaz kuğunun olması, kuğuların yalnızca beyaz renkten oluştuğu anlamına gelmez. Ancak, tek bir kuğunun bile siyah olması aksini gözler önüne serebilir.

https://hbrturkiye.com/blog/siyah-kugularin-farkinda-olmak. Onur Başar Özbozkurt. HBR 01.08.2022.

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum