Oligarşinin Tunç Kanunu

Almanya doğumlu, İtalyan asıllı sosyolog Robert Michels, 1911’de kaleme aldığı “Zur Soziologie des Parteiwesens in der modernen Demokratie; Untersuchungen über die oligarchischen Tendenzen des Gruppenlebens” isimli eserinde, siyasi partiler, sendikalar ve kooperatifler gibi demokratik bir yapıya ve işleyişe sahip olması gereken örgütlerin, niçin zamanla kaçınılmaz olarak azınlık ve tek adam yönetimine dönüştüğünü açıklamaya çalışır.

Michels’e göre seçilmişlerin seçmenler, vekillerin vekâlet verenler üzerinde egemenlik kurmasına yol açan şey örgütün bizzat kendisidir. Bunu şöyle ifade eder: “Demokrasiden söz eden aslında örgütten, örgütten söz eden aslında oligarşiden söz etmektedir”.

Michels, istisnasız tüm örgütlerin kaçınılmaz olarak oligarşilere, yani azınlık ya da tek adam yönetimlerine dönüşme eğilimi göstermesine “Oligarşinin Tunç Kanunu” ismini verir.

***

Bir kitle demokrasisinde, -özellikle fakir, eğitimsiz, iktidar çevrelerine uzak- fertlerin, sadece kendileriyle benzer fikirdeki insanlarla bir araya gelip, partiler, sendikalar, dernekler gibi sivil toplum örgütlerinde organize olarak seslerini duyurabilecekleri ortadadır. Ancak bu örgütlerde herkesin öne çıkması mümkün değildir, tabanı temsil edip fertlerin sesini duyuracak “delegeler” ve bir yönetim seçilir.

Örgüt büyüdükçe, kendilerini temsil edecek kişileri seçmek için verecekleri bir oydan ve kulis faaliyetinden başka hiçbir gücü olmayan fertler karar mekanizmalarındaki belirleyiciliklerini kaybederler.

Demokratik örgütlerin, etkili olmak için tam gün mesai yapacak elemanlara, uzmanlara, idari kurallara, hiyerarşik bir yönetim sistemine yani bürokrasiye ihtiyaçları vardır. Buralarda çalışanlar, bilgilerini, uzmanlıklarını ve yetkilerini, kararları etkilemek için giderek daha fazla kullanmaya başlarlar.

Örgüt içinde etkisini arttırmak, daha etkin olmak isteyenlerin lidere yakınlaşmaları gerekir. Bunun yolu terfi etmektir. Kimin terfi edeceğine ise “lider” ve çevresindeki yönetici azınlık karar verdiği için çalışanların sadece terfii değil, işe devamı bile çok geçmeden yetenekten fazlasını gerektirmeye başlar.

Çalışanlar, -yola çıkarken sahip olunan ideallere ters düşse bile- liderin istediği “her şeyi” sorgulamadan, itiraz ve tereddüt göstermeden yapmaya hazır olduklarını göstererek sadakatlerini ispat etmeye çalışırlar. Terfie mâni bireysel çıkışlar, özgün fikirler, itirazlar ve eleştiriler ortadan kalktıkça tepedekilerin gücü artar.

Yıkımına yol açabileceği korkusuyla radikal adımlar atamaz olan örgüt, giderek daha muhafazakârlaşır. Yine aynı endişeyi ileri süren lider kadrosu tüm karar mekanizmasını ve atamaları tekeline alır ve kendi gücü üzerindeki tüm denetimleri kaldırır.

Her türlü çatlak ses bastırılır, sadakatin şüphe duyulan sıradan üyeler, hatta kurucuların bazıları, zamanla kendilerini örgütten, karar alma süreçlerinden dışlanmış halde bulurlar.

Örgütün ve temsil ettiği fertlerin hedefleri ve ihtiyaçları, lider kadrosunun hedefleri ve ihtiyaçları yanında ikinci plana düşer. İlk baştaki idealist hedeflerin yerine, örgütün sürekliliğini sağlama ve lideri güçlü konumda tutma hedefleri ikame edilir.

Lider kadrosu, örgütün tabanından zamanla uzaklaşır. Örgütün hedeflerine ulaşmaktan çok kendi güçleri ve ayrıcalıklarını sürdürmekle ilgilenir hâle gelir.

Lider eninde sonunda kendini örgütle bütünleştirir, örgütün can damarı, olmazsa olmazı ilân eder. Kendi başına yeterli olduğunu düşünmeye, kitlenin aşırı övgüsünü doğal görmeye ve örgüt için, ‘insanlar’ için en iyi olanı sadece kendisinin bildiği propagandasına inanmaya başlar.

***

Michels’in ortaya koyduğu “kanun” bir asrı aşkın süredir dünyanın dört bir yanında defalarca doğrulandı. Ülkemizde de ister sağda ister solda olsun, hemen her partinin, derneğin, vakfın, meslek örgütünün birer oligarşiye dönüştüğünü bizzat yaşayarak tecrübe ettik, ediyoruz.

Peki bu “berbat” durumdan kurtulmanın bir yolu yok mu? Michels’in teklifi ne? Bizim düşüncemiz ne? Bunları da bir sonraki yazımızda ele alalım.

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum