Birbirlerimizin mezarlarını mı bozacağız!

'İnsan kısım kısım yer damar damar Kaşların lam-elif gözlerin Kamer' Sivaslı Âşık Hüseyin böyle başlıyor ağıtına sevdiğinin ardından.

İrfan mektebinden okuyup, söylediği gibi yer nasıl damar damar ise insan da öyle kısım kısım, tekmili birden ne iyi ne kötü!

İyilik göreceli bir kavram malumunuz, bizim iyilik olarak gördüğümüz şeyler birileri için kötülük olabiliyor. Hak-hukuk-adalet gibi kavramlar bu nedenle sandığımızdan çok daha çetrefilli bir içeriğe sahip. Medeniyet ile Asabiye arasındaki ince çizgi çok önemli.

***

12 Eylül’ün en şiddetli dönemlerinde Ankara’nın varoşlarında yaşadığım için o dönemi çok iyi hatırlıyorum. O günlerde cahil(!) ebeveynlerimizdeki ferasetin onda biri bile yoktu eğitilmiş denilenlerin bazılarında. Malum 50-60 kişilik bir sırada 3 öğrencinin oturduğu sınıflarımızda adı öğretmen olan ama siyasi militanlık yapan ve öğretmencilik oynayan tipler de vardı o yıllarda.

Alevi-Sünni karışık mahallemizin bu öğretmenciklerinden biri biz bacak kadar çocukları Alevi-Sünni, sağcı-solcu diye ayırarak sınıfta bırakmıştı. Bu militan tiplerin bir kısmı çekip gitti hayatlarımızdan ama izleri hiç silinmedi. İleride bu kez de öğrencilerini Türk-Kürt diye ayıranları gördüm.

Meslek hayatıma atıldığım ilk yıllarda tayini çıkıp giden bu tür bir öğretmenciğin yerine sınıfı alacak arkadaşı okuma bilmiyor diye sınıf tekrarına bıraktığı öğrenciyi geçirmesini rica ettiğinde “Ben pis bir …. geçirmem!” dediğinde gözlerim kararmış ve kendimi bir an için o ilkokulda okuma-yazmayı öğrenmiş bir çocuk olarak sınıf tekrarına kaldığım ama karşı komşumuzun daha alfabeyi sökememiş oğlunun kırmızı kurdele ile okulu geçtiği günde bulmuştum.

Bir anlık sessizliğin ardından kendimi kaybedip, bu insan taklidinin yakasına yapıştığımı hatırlıyorum. O gün arkadaşlar elimden zor almışlardı. Ben insanlığımı yapmıştım o da kendine yakışanı yaparak gitmişti, arkasında ilkokul biri tekrarlayacak bir mazlumun gözyaşını bırakarak.

***

Türkiye pek çok şeyi o kadar yoğunluklu yaşıyor ki bir köşe yazarı olarak bunların bir kısmını yazamamanın utancını duyuyorum. Bazen gücünüz yetmiyor, bazen yeriniz, bazen de yazsam faydası yok diyerek susuyorsunuz.
Üniversite yıllarında başörtüsü eylemlerinde en önde yer alırken benden daha muhafazakâr geçinen arkadaşlarımızın kurbanlık koçlar gibi sessiz kalışları hep içimi burkmuştu. Gerçi bize yapılan saldırılara çoğu ses çıkarmıyordu ama bir dizi repliğindeki gibi ben ve pek çok arkadaşımız “lahnet olsun içimdeki insan sevgisine!..” diyerek zulme sessiz kalamıyorduk!

Yılllar sonra bir arkadaşıma o süreçteki sessizlik ve boyun eğişin nedenini sorduğumda “Bize devlete her koşulda boyun eğmemiz ve itaat etmemiz öğretildi. Devlet yanlış bile yapsa bu yanlışta bir hikmet aramamız öğütlendi ve bir gün devletin bizi yine kucaklayacağı anlatıldı. Bu nedenle bizden isyankarlık çıkmaz!” demişti.

Şimdi bu ve buna benzer şeyler söyleyen pek çok arkadaşım kendilerini devletin asıl sahibi ve temsilcisi olarak görüyorlar.

Ve ne acı ki, zulüm ve adaletsizliklerle ilgili bu tiplerle hiçbir konuda anlaşamıyorum. Hiçbir ilkeleri kalmamış durumda, mazlum iken gayet merhametli olan bu arkadaşların kudretli iken kimseye acımadıklarını görmek… Gerçekten iç acıtıyor.

Geçen haftadan beri peş peşe birçok tuhaf olay oluyor ve koca Türkiye her zamanki gibi bu konularda da ikiye bölünmüş durumda ve mutedil olmaya çalışanlar ise her taraftan linç yiyor.

Birileri engellemedikleri bir ölüm üzerinden ekmek devşirmeye çalışırken diğerleri de konuya ilke bağlamında bakmak yerine siyasi husumetle zafer tamtamları çalıyor. Bir zamanlar başörtüsü üzerinden de tersini yapanlar vardı…

***

Devlet ile kendi şahsımızı birleştirip olayları değerlendirdiğimizde birilerinin çizgi dışına itileceğini bir türlü öğrenemedik. Beğenmediğimiz herkesi bir şekilde ötekileştirmek ve kriminalize etmenin gideceği yeri düşünememek!..

Ey efendiler; bu ülke Sivas, Maraş, Çorum vb. bir çok katliam yaşamışken, sokak ortasında öldürülen linç edilen, kafasına kurşun sıkılan bir çok sağcı-solcu-muhafazakâr fikir insanı görmüşken nasıl bu kadar itidalsiz olabiliyorsunuz.

Hadi diyelim ki “adaletin gözü bağlıdır” cümlesine paganist algılarla karşısınız, bari “adaletin kestiği parmak acımaz” atasözünü hatırlayın. “Allah adil olanlarla birliktedir!” hükmünü fehmedin.

Çok mu zor bazı şeyleri toplumun genelini ikna ve razı ederek gerçekleştirmek. Hani hepimiz aynı gemideydik? Yoksa sadece bazılarımız için mi söylendi bu söz

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.