Çocukluğumda mahalle arasında bir araya gelip bir topla saatlerce oynardık. Annemizin bize bağıra çağıra seslenmesini ve bizi eve çağırmasını hatırlıyorum. Bizim çocukluğumuzun oyunu ve sporu buydu. Bir anlamda takım olmayı, birlikte oynamayı ve işbirliği yapmayı öğrenme boyutumuz bu oldu. Daha sonraları buralardan bazıları büyük takımlarda profesyonel sporcu oldu, bazılarımız halı sahalara terfi ettik. Her çağın doğruları ve her çağın uğraşları farklı; evlerimiz değişti, araçlarımız değişti, ulaşımımız değişti ve tabi ki oyunlarımız de değişti. Artık çocuklar saatlerce sokakta oynamak yerine bilgisayarda oynuyor. O zamana sokağa bağıran anneler şimdi bilgisayara bağırıyor. Değişen, oyunun mekanı oldu sadece. Yine takım halinde oynuyorlar ama eskiden mahalleden aynı arkadaşların yerini dünyanın her tarafından farklı arkadaşlar aldı. Yani erişimleri artı, konforları arttı. Bahsettiğim oyunların yeni bir adı var: E-spor. Bizim kuşak ne kadar anlamasa da reddetse de çok büyük bir dünya e-spor.
***
E-sporun 60 milyar dolar değerinde bir ekonomisi var, dünyadaki film sektöründen daha büyük. Dünyada 75 milyon, Türkiye’de 22 milyon oyuncu var ama e-spor alanında sayısı tam bilinmeyen çekirdek bir oyuncu grubu bulunuyor. Güney Kore’de bilgisayar oyunları milli spor ilan edilmiş durumda, ABD e-spor oyuncularını resmi sporcu olarak kabul etmekte, Türkiye’de de bir federasyonu var. 2020 Olimpiyatları’nda e-spor resmi müsabakalarının yapılacağı nerdeyse kesinleşmiş durumda. Geçen yıl Türkiye e-spor finalini 12 bin kişi izledi, şu anda bir ligimiz var, 8 takımdan oluşuyor. Fenerbahçe ve Galatasaray bu takımlardan ikisi. Elektronik spor, hem fiziksel hem de zihinsel birtakım özelliklere sahip. Bunlar: Sanal ortamda icra edilmesi, yeni tesis veya ekipman bakımından geleneksel sporlarla karşılaştırıldığında çok büyük finansal kaynağı gerektirmemesi, dünyanın her bölgesinde bu sporu icra edebilme olanağının bulunması, bireysel ve takım halinde oyuna açık olması ve doğasına özgü araç-gereci gerektirmesi olarak sayılıyor. Elektronik spor, dünyanın bir ucundaki insanın dünyanın diğer ucundaki insanla internet aracılığıyla buluşup oyun oynayabileceği ya da büyük elektronik spor organizasyonları aracılığıyla dünyanın farklı yerlerinden gelen insanların buluşup oyun oynayabilecekleri hem fiziksel hem de zihinsel çaba gerektiren bir spor olarak tanımlanıyor.
***
Bu arada bu oyunu profesyonel olarak oynayan ve lisansı olan oyuncular var. Aynı futbolcular gibi transfer oluyor ve üstelik onlar kadar para kazanıp onlar kadar ünlü oluyorlar. Dünyanın birçok ünlü kulübü zaten e-spor takımlarını kurmuş bile. Tabi bilgisayar oyunlarına bakış bizim yaştaki insanlar için olumsuz olduğu için e-spora da alışmamız zaman alacaktır. Ama alışsak da alışmasak da dünyada milyonlarca insanın e-spor yapıyor olduğu bir gerçek. Bizler ebeveynler olarak her şeyin fazlasının zarar olduğu bilinci ile çocuklarımızın bu yeni dünyanın yeni alanlarına uyumunu ve bu alandaki uğraşlarını desteklemek durumundayız. Şunu unutmamalıyız ki nasıl biz sokakta futbol oynarken annemizin bağıra çağıra bize seslenmesinden hoşlanmadıysak onlar da bizim onlar oynarken bağırmamızdan hoşlanmıyorlar. Yapılması gereken; zamanl,ı planlı ve faydalı şekilde bu süreçleri yönetmek.
Tabi işin bir de diğer tarafı var; geçtiğimiz yıl ABD, Norveç ve İsveç’te ilk örneklerini görmeye başladığımız “e-spor bursu” uygulaması… Bu, Türkiye’de ilk kez RIOT GAMES firması ile Bahçeşehir Üniversitesi işbirliği ile hayata geçirildi. Riot Games, Türkiye tarafından düzenlenen League of Legends Türkiye Şampiyonluk ve Yükselme liglerinde başarılı olan e-sporculara, Bahçeşehir Üniversitesi tarafından eğitim bursu verilecek. E-spor alanında ilerlemek isteyen gençler, iki kurumun sağlayacağı ortak staj ve sertifika programlarıyla da akademik ve profesyonel anlamda destek alabilecek.
Bu taraftan bakınca yetenekli çocuklara şans yaratılması açısından çok iyi bir haber bu. İki kurumu da kutluyorum. Bahçeşehir Üniversitesi öncülük yaparak gençleri bu alanda da destekliyor, umarım diğer üniversiteler de bu yoldan devam eder.
