Süreç yüreklerde başlamış bulunuyor

Cuma günü Diyarbekir’deydim. Gazetemiz Karar adına Başbakan’ın ziyaretini takip ediyordum. PKK’nin “Devrimci Halk Savaşı” adıyla başlattığı özyönetimler sürecinin geride bıraktığı enkazı gözlemlemek için iyi bir fırsattı. PKK’nin yürek kanallarını kendi elleriyle kesmiş olduğunu gördüm.

Cuma namazını Ulu Cami’de kıldık. Cami tıklım tıklım doluydu. İç avlu, dış avlu, önündeki meydan dopdoluydu. İğne atsan yere düşmezdi. Bir yer bulurum umuduyla iç avluya doğru yürüdüm. Gözüme birkaç metre önümdeki bir kişilik boş yer ilişti. Ama halı, hasır bir şey kalmamıştı. Önümde yürüyen adam orada durdu. Üstündeki montu çıkarıp avlunun o tozlu mermerlerin üzerine serdi ve namaza durdu. Baktım, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’dı.

***

Başbakan Ulu Cami’de Cuma namazını kıldıktan sonra önce cami çıkışında toplanan halka hitap etti. Şehrin hassas, olumsuz atmosferine rağmen müthiş bir kalabalıktı. Normal zamanlarda toplanan on binlere bedel bir dinamizm ve umut vardı yükselen sloganlarda, parıldayan gözlerde. Sonra Başbakan, Hasan Paşa Hanı’nda STK temsilcilerine, kanaat önderlerine hitap etti. Sur’u nasıl yeniden inşa ve ihya edeceklerini anlattı.

Toplantı sonrası birinin “iyi ama herhangi bir mesaj vermedi” dediğini duydum. Müzakere, Masaya dönme, Çözüm Süreci gibi hususlarda bir şeyler söylemesini beklediği belliydi. Başbakan Çözüm Süreci’ni yüreklerde başlatmıştı farkında değildi.

***

Davutoğlu farklı bir siyasetçi. Düşünce sistematiğini, bu sistematiğin sembollerini sözlerinin geneline serpiştiriyor. Oradaki konuşmasının eksenini de yüreklerin birbirine değmesi metaforu oluşturuyordu. Uçakta gelirken havadan Sur’u seyrettim dedi, bir yüreğe benziyordu. Sonra Ulu Cami’nin şehrin yüreği olduğunu vurguladı, oradan Bursa Ulu Camii’ne göndermede bulundu. Yüreklerin birbirine değmesini örneklendirdi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu bir Cuma geleneği başlatmış bulunuyor. Bir bakıyorsunuz bir Cuma günü doğudaki bir şehirde, bir bakıyorsunuz öbür Cuma batıdaki bir şehirde. Namaz yüreğin nabız atışıdır demek istiyor. Asıl ihya, hayat bulma nabzın atmasıyla mümkündür diyor. Bursa’nın ve Diyarbekir’in nabzı birlikte atarsa “onu top sindiremez” mesajını veriyor.

***

Bölge halkı, siyasetçilerin gelip dini motiflerin ağırlıklı olduğu söylevleri irat etmelerine alışık. Allah’ı hayatın her alanından söküp atmaya ahdetmiş tek parti liderlerinin bölgenin her hangi bir şehrine gelip “Allah’a ısmarladık” demelerine bile tanıklık etmişler.

Ülkenin batısında İmam-Hatipler’e, Kur’an kurslarına karşı amansız mücadele veren, başörtülü kızların üniversitelere girmelerine izin vermeyen devlet erkanının bölgede cihad ayetleriyle bezenmiş pür dini bildiriler dağıtmalarını çokça görmüşler.

Ama bu günkü samimiyeti hiçbirinde görmemişlerdi. Kendileriyle birlikte toprağa, tozlu taşlara alın süren devlet ricalini ilk defa görüyorlar. Halkın nabzının bu denli yüksek atması bu yüzdendir. Söylevlerde pek belli olmasa da çözümü yüreklerinde hissediyorlar çünkü. Bu ihyanın ardından görkemli bir medeniyet inşasının ayak seslerini duyuyorlar.

***

Bir şey daha dedi Başbakan Davutoğlu: Sur’da bir evim olsun istiyorum.

Başbakan bölgenin yüreğine yakın durmak istiyor.

YORUMLAR (8)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
8 Yorum