Daha çok ömür tüketecek

Bugün Pazar. Son zamanlarda pazar günleri kitaplarla meşgul oluyorum.

Hakkında yazılacak okunmuş kitaplarım var.

Ama Gazze ve Filistin ağır basıyor. O civardan çıkamıyorum.

Konunun bir boyutuna değinmek istiyorum. Biraz eskilerden başlayacağım.

Peygamberimiz, irtihalinden önceki son hastalığı sırasında ashabına Bizans’la savaşmak üzere hazırlanmalarını söylüyor. Üsame b. Zeyd’i komutan tayin ediyor. Üsame’ye, “Babanın öldürüldüğü yere kadar yürü” diyor.

Ertesi gün Üsame’nin sancağını bağlıyor ve nasihat ediyor.

“Allah yolunda Allah’ın adıyla savaşa çık ve Allah’ı inkâr edenlerle çarpış. Savaşın ancak kalleşlik yapmayın. Çocukları ve kadınları öldürmeyin. Düşmanla karşılaşmayı arzulamayın.”

Üsame ordusu Peygamberimiz’in sağlığında sefere çıkamıyor. Ordu’yu göndermek Hz. Ebubekir’e nasip oluyor. O da benzer bir nasihatte bulunuyor. Nasihatlerine rahiplerin öldürülmemesini de ilave ediyor.

Uyan oldu mu bu nasihatlere?

Oldu.

Maalesef uymayanlar da oldu.

Yine de insanlığın savaş hukuku kavramına uzak olduğu bir çağda bu nasihatlerin kayda geçirilmiş olması çok kıymetli.

İnsanlık çok sonraları, son yüzyıllarda ulaştı bu tür sınırlayıcı ilkelere.

Ulaştı da uydu mu?

Güçlü olan, arkasını sağlama alan burada ya da başka yerlerde hukukun her türlüsünü çiğniyor.

Tarihte ve günümüzde örneği çok.

Son örneği İsrail.

Sadece Filistin şehirlerine bomba yağdırırken değil, daha sınırlı operasyonlarda bile belki hukuk tanımazlığını dünyaya ilan etmek için çocuk, kadın, yaşlı demeden öldürüyor.

Herkes, Filistinlilerin sebep olduğu hak ihlallerini bir bir sayıyor, gösteriyor.

Şurada bir sivil öldü, şurada bir turist öldü…

Doğru, Filistinliler öldürünce de çirkin.

‘Ama’sı ‘fakat’ı yok.

Peki İsrail öldürünce?

Ne yapsa yeridir!

Haber Türk’ten Mehmet Akif Ersoy Hamas’ın dış ilişkiler sorumlusu Halit Meşal ile bir röportaj yaptı.

Takdire şayan. Mesleki bir başarı.

Hedeflerinin İsrail’in Gazze Bölüğü olduğunu ve İzzettin Kassam Tugaylarının yenilmez denilen bölüğü kısa bir sürede yendiğini söylüyor. “Biz bile şaşırdık” diyor.

Meşal, İzzettin Kassam tugaylarının başarısıyla iftihar ediyor.

Olay 7 Ekim’de başlamadı diyor Meşal. Olay 1947’de başladı.

İsrail’in Mescid-i Aksa ile ilgili emellerini, el-Aksa’yı yıkıp yerine heykel dikeceklerini söylüyor. İşgali, Yahudi yerleşimlerini, İsrail’in yaptığı katliamları, Gazze ablukasını sıralıyor.

Hamas operasyonunun bütün tarihi sürece toptan verilmiş bir cevap olduğunu ima ediyor.

Peygamberimiz’in Üsame ordusuna yaptığı nasihatleri yazımın başında nakletmiştim.

Bu nasihatlerin hatırlanıp Filistinliler tarafından hatırlanmadığını merak ediyordum.

Meşal, İzzettin Kassam Tugayları lideri Muhammed Deif’in askerlerine operasyon öncesinde “Yaşlılara, sivillere ve çocuklara saygı göstermeleri” ve “Savaşa doğrudan dahil olmayan kimseyi öldürmemeleri” talimatı verdiğini söyledi.

Sivil ölümlerini de tamamen inkâr etmiyor Meşal.

“Savaş sırasında muhakkak yanlışlıklar olur. İsrailliler bile yanlışlıkla kendi askerlerimizi öldürdük demiyorlar mı? Ama kasıtlı olarak sivil öldürmedik.”

Demek ki hatırlanmış.

Hatırlanmış ama tam olarak yerine getirilememiş.

Özetle Kassam Tugaylarının yaptığı operasyonun İsrail işgalini, katliamları, zulümleri önleme amacı taşıdığını söylüyor Meşal.

Amaçlarına ulaştılar mı?

Tecrübeli bir lider, ulaşamayacaklarını kendisi de biliyor olmalı.

İsrail Gazze’yi bombalamaya devam ediyor. Yeni bir işgale hazırlanıyor.

Daha çok vuracak, daha çok öldürecek.

Dünyanın duyarsızlığına bakılırsa, (bu ‘dünya’ dediğimiz şeye Müslümanlar da dahil, bilhassa kudretli Müslümanlar) yüz yılın acısı daha çok ömür tüketecek.

YORUMLAR (32)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
32 Yorum