Başbakan Ahmet Davutoğlu NTV Televizyonu'nda canlı yayına katıldı. Gazeteciler Mustafa Karaalioğlu, Fikret Bila, Seda Öğretir ve Oğuz Haksever'in sorularını yanıtlayan Davutoğlu'nun konuşmasından satırbaşları:
AK Parti kongresiyle ilgili bir çok yorum yapıldı. Erdoğan'ın MKYK'sı denildi. Binali Yıldırım imza toplanıyor dendi.
AK Parti kongresine dikkat çekmek isterim. AK Parti Türkiye'nin en genç partilerinden biri. Buna rağmen ortak bir teamülü olan bir hareket. AK Parti kadrolarında geniş bir insan havuzu var. AK Parti'nin kaderiyle ülke kaderinin ortak olduğu başka bir parti olmadı. Siyasi tarihimize baktığımızda bunu görürüz. MKYK Listesi gayet başarılı bir listeydi. Tek bir liderle güçlü bir şekilde çıktı. MKYK listesi aynı zamanda yenileşme ve tazelenmeyi müjdeliyor.
Kongrede AK Parti'nin fabrika ayarlarına döndüğü, kuruluş felsefesine döndüğü gibi bir açıklama yapıldı. Türkiye hangi değerlerinden uzaklaştı da tekrar fabrika ayarları ihtiyacı seçildi?
Hiçbir zaman insanlar aynı kalmaz. AK Parti'nin kurucu değerleri çok önemliydi. Ortak akılla hareket edilir AK Parti'de. Milletten ayrı düşülmez, millete tepeden bakılmaz. Bazı araştırmalarımızda böyle şeyler çıktı karşımıza. Ama 2001'de hiçbirimizin makamı yoktu. Kibirden uzaklaşıp yol yürüdüğümüzde bu makamlara geldik. Ama bunları terkedersek bu makamlarda duramayız. Mekanik bir şeyden değil bir zihniyetten bahsediyoruz.
Biz 28 Şubat'ın tüm sancılarıyla beraber AK Parti'yi kurduk. Bir şeyler azalmışsa bunun muhasebesini yapmak lazım.
Sonunda ortaya çıkan birlik ve beraberliğin tahkim edildiği 1353 oyun tümünü alarak genel başkan seçilmiş olmam AK Parti delegelerinin birikimin bana gösterdiği teveccüh. MKYK listesi de bunu yansıtan, tecrübeyle tazelenmeyi yansıtan bir liste halinde ortaya çıktı ve birlikte sunuldu. Genel başkan adaylığı MKYK tek bir bütün içinde sunuldu. AK Parti bundan güçlenerek çıktı.
Bakınız müzik yok. Şehitlerimiz dolayısıyla yaptırmadık. Bu anlamda coşku ifade eden çiçekler güller kongrenin ayrılmaz unsurları yok. Ama salondaki coşkuyu herkes gördü.
7 Haziran'da 3 dönemde kurucu kadrolar aday olamadı diye oy düşmesi yorumları yapıldı. Misal Abdullah Gül'e yakın isimler listede yer almadı.
Abdullah Gül bizim Cumhurbaşkanı'mız ve ilk Başbakanı'mızdır. Akademik kariyerimden siyasete geçişim onun sayesinde olmuştur. Aynı zamanda çok yakın dostumdur. Bu yola, bu harekete katkı sağlamış herkes bizim için değerlidir. İsimlerin şuna, buna yakın olması denmesi doğru değil. Eğer biz AK Parti'nin içinde ikinci kaderler oluşturursak Türkiye'nin kaderine de olumsuz yansır. Böyle bir durum söz konusu değil. Bakın Abdullah Gül ile Erdoğan arasında ne oldu? Önce biri Başbakan oldu. Sonra Abdullah Gül Dışişleri Bakanı oldu. Sonra Cumhurbaşkanı.
Birinci çoğul şahıstan, tekil şahıslara kayma açıklamaları geldi. Bu da mı kurucu değerlerle değerlendirilmeli?
Şahsen beş kez bir ibadeti tekrar etmek, bir ritüeli tekrar etmek değil, yaptığımız eylemlerle ilgili muhasebe yapmaktır. Mesele gidip de ibadet değil, oturup yalnız kalmak… Her dinde bu var. Kendisiyle hesaplaşmayan birinin başkasıyla hesaplaşma gücü olmaz. Kendisini sorgulama dürüstlüğüne sahip olmadan başkası üzerinden doğrulama yapmak da doğru olmaz. Söylediğiniz hususlar, hepimizin bu değerleri düşünceleri bir muhasebe imkanı olarak görmesinden.
Şimdi biz bu muhasebeyi yapıyoruz. Nerede varsa bir kibir, bazı hususlarda arkadaşlarımızın dikkatini çekiyoruz. Bir yerde şahsi çıkarlar için kullanıldığını gördüğümüzde ona karşı tedbir almak da bizim sorumluluğumuz…
Herhalde Bülent Arınç’ın açıklamasını kast ediyorsunuz… Bunlar AK Parti kadroları içinde iç muhasebe açıklamaları olabilir. Ben toplantılarda söylüyorum, hiç kimse zihnine sansür koymasın. Ama iş bitip de yola çıktığımızda orada farklılıklar biter.
Kongrede yaşanan süreçle ilgili böyle yönettiğiniz için ya da böyle yaptığınız için memnun musunuz?
Üzerime aldığım görevi her zaman sorgularım. 1353 delegenin tüm oylarını aldım ben buna bakarım. Dedikoduları bir kenara bırakalım. Adaylar 2-3 kişi de olabilirdi. Ben o delegelere güvenmezsem bu iş olmaz. Sayın Cumhurbaşkanımızın ardından ki güçlü ve karizmatik bir liderin ardından tüm delegelerin oylarını aldım.
Ben eğer ortaklığı koruyamazsam döner kendime nerede yanlış yapar diye söylerdim. Benim birinci görevim bu partideki ortaklığı korumak. Hata yapmadığımı düşünüyorum. Hata yapmış da olabilirim. Kongre sonrası herkes evine gitti ben İstanbul'a gidip Genelkurmay Başkanı'yla buluştum.
Çerçevelediği çapta böyle bir tansiyon olmamıştı. Siz de çok o süreçte ne yapacağınız merak edildi. Şimdi bakınca o süreci kongreyle ilişkin duyduğumuz dedikodular, böyle yönettiğiniz için iyi hissediyor musunuz? Hangi gerekçeyle böyle davrandınız?
Attığım her adımdan, üzerime aldığım görevi yerine getirirken gerçekleştirdiğim her eylemden sonra bir muhasebe yaparım. Şu anda bugün AK Parti kadroları eğer 1353 delege tek bir genel başkanda mutabık kalmışsa ben bundan iftihar ediyorum. Şöyle mi oldu böyle mi oldu, onu ben tartışmam. Ne yapıldı, ondan önce ne oldu… Benim görevim o delegelerle gönül bağı kurmak. Farklı iki, üç aday da çıkabilirdi. Çıkmış olsaydı da ben kazanmış olsaydım, hangi delegenin kime oy verdiğini sormazdım. Ben o delegelere güvenmezsem ben o yola çıkmam. Bakın birçok şey işte…
Çıktım konuşmamı yaptım, bir hafta önce de zihnimde olan konuşmaydı. O dedikoduların benim psikolojimi etkilemediğini söylemek istiyorum. Eğer böyle bir ulvi görev, gerçekten son derece karizmatik bir liderden sonra sayın cumhurbaşkanımızdan sonra, bir mutabakatla seçilen genel başkan olma hüviyeti bana verilebilecek en büyük şeref.
Bu anlamda baktığımda başarılı olduğumuz kanaatindeyim ve hata da yapmadığımı düşünüyorum. O delegelerden biri kalkıp benden hesap sorsaydı, her zaman söylemek kolaydır. Her arkadaşım bana yanlış gördüğünde seni güzel sözle şununla düzeltirim diyebilmeli. Ama 1353 delege böyle bir şey yapmadan mutabakat vermişse, onlardan bana gönlüme verilen en güzel hediye olarak görürüm.
MKYK ile ilgili hemen bir gün sonra, herkes evlerine gitti, ben nereye gittim? İstanbul’a gittim, NATO’nun genelkurmay başkanlarına konuşma yaptım ve gece geç vakte kadar genelkurmay başkanımızla birlikte… Sonra geri döndüm, yarın MYK’yı ilan edeceğim dedim. Orada da görevim ne benim? O delegelerin ortak vicdanını bir eylem planına dönüştürecek karargah oluşturmak. O şunu demiş bu bunu demiş o an itibaren bitmiştir.
Türkiye’yi idare eden birisi olarak tansiyon düşmesini sağlamaya çalışıyoruz. Sürekli havalarda bulutlar dolaşıyor. Bir de şu var tabi. Aynı gün çok üzücü. Coşku içinde MKYK yapmak istiyoruz ama o aralarda da bir kulağım Cizre’de, diğer kulağım mülteci olaylarında, yabancı heyetlerle görüşerek… Bugün kongre var, hayat dursun denmiyor. Fitne fesat terör de durmuyor. O zaman sizin benim yüreğim kongredeyken, aklım Cizre’de, aklım bir polis konvoyuna yapılan saldırıda. Bir başka aklım mültecilerde. Bu hayatın dokusu.
MYK tercihlerinizi anlatır mısınız? Bütün seçim kadrosunu değiştirdiniz. 7 Haziran’a eleştiri mi taşıyor?
Hayır o nedenle değil. Biz iç değerlendirme yaparız. Ama yeni bir kongre, tazelenme ihtiyacı vurgulandı. Her MKYK’dan sonra da, doğaldır. Ve yeni bir MYK oluştu. Burada da yine eski bakanlarımız, Ömer Çelik’ten Bekir Bozdağ’a. Daha önce MYK’da olmayan arkadaşlarımız girdi. Ve ilk defa da üç kadın hanım kardeşimiz arkadaşımız bu anlamda yol arkadaşımız ilk kez üçü birden devreye girdi. Dağılıma baktım, Türkiye’nin her tarafından temsil. Bir taraftan kıdem var, bir taraftan Mehmet Ali Şahin gibi ben tanıdıkça da gurur duyduğum arkadaşlarımdan bir tanesi. Bütün o değerlerle yürümüş birisi, bir taraftan da Fatma Betül Sayan var siyasete yeni giren.
Tek tek saymak istemiyorum ama kıdemle tecrübeyi, heyecanla bürokratik tecrübeyle gençliği birleştiren güzel bir MYK oluştuğunu düşünüyorum. MKYK’dan böyle bir MYK çıkmış olması, AK Parti insan havuzunun ne kadar güçlü olduğunu gösteren bir tablo.
Demokrasi ve terörle mücadeleyi aynı anda yürütmek zor
Demokrasi geliştikçe, özgürlük alanları geliştikçe, terörün alanı daralır. Bu terör operasyonların onların eylemleri sebebiyle başladı. Terör örgütü silahlı gruplar Türkiye'yi terk edecek diye söz vermişti ama daha sonradan birçok yerde çatışma içine girdiler. Demokrasiyle terörle mücadeleyi aynı anda yapmak o kadar zor ki. İç güvenlik yasasında bir değişiklik yapmak zorunda kaldık.
Örgüte çok ağır darbeler vurduk
Doğu'da ve Güney Doğu'da yaşanan vatandaşlarımızın terör örgütüne yüksek bir sesle, baskıları siz yapıyorsunuz, yayları siz kapatıyorsunuz, siz haraç topluyorsunuz diyerek Türkiye'de demokrasiyi desteklemesi lazım.
Türkiye'de demokrasiyi koruma operasyonudur. Hem huzuru sağlayacağız hem de demokrasiyi koruyacağız. Güvenlik güçlerimiz terör örgütüne çok ciddi bir darbe vurdu. Şehit cenazesinde ortaya çıkan görüntüler terör operasyonlarına gölge düşürmemelidir. Barınaklar, silah depoları... 3/2 tahribat neticesine ulaştığını kendileri de kabul ediyor.
El yapımı bombanın esası gübreden yapılıyor. Bunu için çok sıkı bir tedbir alınması lazım. Gübre çiftçinin en temel ihtiyacı. Biz demokrtik bir ülkede bu engellemeyi yapabilir miyiz? Gübrenin bir kısmı çiftçiye gidiyor, bir kısmı da teröristlere gidiyor. Bu bombalar çok kolay tekniklerle yapılabiliyor.
Öcalan'la görüşmeler
Akraba ziyaretine gidilmiyordu İmralı'ya. Kaç kere ziyaret ettiler. 2013 yılında Nevruz mektupu okunmuş. Ama bakıyoruz silahlar bırakılmamız.
Etkisi yok mu İmralı'nın?
O ayrı bir tartışma konusu. Ama bunca yapılan şeyler ki bunlar doğru şeylerdir, sonuç alınmadı. Ben Demirtaş'a söyledim. Bu şehirlerdeki yapılar dağıtılacak dedim. Ama ayaklanma çağrısı yapılıyor. Kobani olaylarında ayaklanma çağrısını yapan Demirtaş'tı. 7 Haziran'dan sonra Figen Yüksekdağ'dı. Bir değil iki değil. Kendileri gitmiş olsa bir şey yapılmadı.
AK Partili bir belediye başkanı "HDP'ye oy veren düşmanımızdır" diye açıklama yaptı. Siz bu açıklamayı nasıl karşılıyorsunuz?
HDP'ye oy vereni tahrik eden ifadeyi doğru bulmuyorum. HDP siyasi parti olarak davranırsa bizim rakibimizdir. HDP teröre destek verirse milletin hasmı olur.
Hassa Kaymakamı'nın şehit haberini kameralar eşliğinde vermesini nasıl karşıladınız?
Kaymakam ve Vali orada postacı değildir. Son derece yanlış. Yapılması gereken o en mahrem halinde acıyı paylaşıp ardından o mübarek insanların elini öperek talimatları olup olmadığını sormaktır. Bu konuda o kaymakamla ilgili ben gerekli talimatı verdim. O konuyla ilgili derhal soruşturma başlatılacak.
AK Parti Milletvekilli Abdurrahman Boynukalın'ın Hürriyet Gazetesi önünde söylediği 'Bunlara az dayak attık, ondan oluyor' ifadeleri hakkında ne söylersiniz?
Hangi partiye oy vermiş olursa olsun bütün vatandaşlarımızın verdikleri oy kutsaldır. Kimse bu sebeple bir diğerini tahkir edemez. Oyu geçersiz değersiz kılamaz. Bana verilen oyla HDP’ye CHP’ye MHP’ye verilen oy aynıdır. Bu anlamda HDP’ye oy veren vatandaşlarımızı tahkir eden ifadeyi doğru bulmam. Değişik partilerden AK Parti’ye yönelik ağır hakaretler söz konusu. Cumhurbaşkanımıza ayrıca yapıyorlar, AK Parti’ye bana ayrıca yapıyorlar.
Bizim HDP’ye oy veren vatandaşlarımızın rencide edilmesini mazur görmemiz mümkün değildir. Siyasi partiler düşmanımız değil, rakiplerimiz. Yine siyaset intikam hissiyle yapılmaz. Bugün AK Parti’den rövanş alacağız diyenleri gördük, ne kadar yanlış olduğu ortada. Bizim hasmımız terör örgütüdür. HDP’nin hasım mı rakip mi olacağı, HDP’nin vereceği tepkiye bağlıdır. Terör örgütünü meşru kılar, onun arkasında duruşa bizim değil milletin hasmı anlamına gelir. HDP’ye oy veren seçmenler ise bizim için kutsaldır.
Dövizin artışı
"Geçtğimiz günlerde Merkez Bankası Başkanı ile görüştük. Dünyada dalgalanma o kadar yükse ki. Türkiye en az etkilenen ülkelerden. Gelişmekte olan ülkelerin hepsinde ciddi bir dalgalanma var. Kurda dengenin tekrar sağlanması için kısa ve uzun vadede gerekli adımların atılması için çalışma içindeyiz.
Mescid-i Aksa Gerilimi'ni uluslararası gündeme çıkaracağız
Bir devletin işleyebileceği en büyük terör suçlarından biri. Karşı tarafı yok etmeye dayalı bir anlayış var. Türk olarak bizi ilgilendirir. İsrail bu konuda hiçbir konuda uluslararası değere sığmayacak şekilde belirli saatlerde Müslümanları Mescid-i Aksa'ya belirli saatlerde alınmıyor. Bunun hepsi bütün Müslümanlara saldırıdır. Bizim Mescid-i Aksa'yı Müslümanların elinden almaya çalışan İsrail ile ilişkilerimizin normalleşmesi mümkün mü?"
Bir devletin işleyebileceği en büyük terör suçlarından biri. Karşı tarafı yok etmeye dayalı bir anlayış var. Türk olarak bizi ilgilendirir. İsrail bu konuda hiçbir konuda uluslararası değere sığmayacak şekilde belirli saatlerde Müslümanları Mescid-i Aksa'ya belirli saatlerde alınmıyor. Bunun hepsi bütün Müslümanlara saldırıdır. Bizim Mescid-i Aksa'yı Müslümanların elinden almaya çalışan İsrail ile ilişkilerimizin normalleşmesi mümkün mü?"
