Alevilik mezhep mi yoksa tarikat mı?

Alevilik mezhep mi yoksa tarikat mı?

Mezhep; gidilen tutulan yol, felsefe çığırı, din ve bir dinin şubelerinden her biri anlamındadır. Tarikat ise “Allah’a ulaşmak arzusuyla tutulan yol; tasavvufî meslek” manasını taşır. Tarikatte aşılması gereken mertebeler (seyr-i süluk) esastır. Alevilik’te de bu aşamalar vardır. 

ŞENOL KALUÇ / YAZI DİZİSİ -3

Mezhep kelimesi Arapça “zehâb” kelimesinden gelir; “1. gitme. 2. bir fikre düşünceye uyma; sapma 3. zihnen bir yola sapma 4. zannetme, öyle sanma” anlamları taşır. Mezhep ise: “1. gidilen tutulan yol 2. felsefe çığırı 3. din 4. bir dinin, şubelerinden her biri” anlamına gelir.

Gölpınarlı “Mezhep” için şu izahı yapar: “Kelâm, yani din felsefesinde terim olarak inanca, bedeni, mali, hem bedeni, hem mali ibadetlere, muâmelâta, yani dünyaya ait evlenme, boşanma, alım satım, borç alma, söz verme vs. gibi şeylere ve dini cezalara ait ilahi vahiyle bildirilen hükümlerin tümüne gidilen yol anlamına “mille-millet” denir… Dinin hükümlerinde, anlayışa göre meydana gelmiş usûl ve fürû’, yani inanç ve inançtan başka ibadetlerle muamelelere ve cezalara ait, birbirinden farklı olarak kabul edilen tarzların tümüne de “Mezhep” ve “Nıhle” denmiştir.”

Mezhepler görüşlerini bir müçtehit etrafında oluştururlar ve genel olarak fıkhi ve itikâdi mezhepler olarak ikiye ayrılır.

“Sorma be birader mezhebimizi
Biz mezhep bilmeyiz yolumuz vardır
Çağırma meclis-i riyâya bizi
Biz şerbet içmeyiz dolumuz vardır”
Nesimi

Tarikat kelimesi de ‘tarik-yol’dan gelir. “Allah’a ulaşmak arzusuyla tutulan yol; tasavvufî meslek” manasını taşır. Gölpınarlı, Tarikatı: “Usûl, yani dini inanç, fürû’, yani amel ve muamelât hakkında ayrı bir sisteme sahip değildir. Tarîkat, kulu Tanrı’ya ulaştıran, zevk, neşe, irfan, aşk ve cezbe yoludur. Bu yolu tutan kişi, sûfîlere göre, varlığını Tanrı’ya verir; her şeyde onun kudret ve hikmetini görür; tuttuğu yola göre kendi fânî varlığını ve bütün fânî varlıkları, gerçek var olan Tanrı’da yok eder; onun varlığıyla var olduğunu bilir; bilişi, görüş, görüşü de oluş haline gelir. En kısa anlatışla mezhep, ilim yoludur, tarikatse irfan yolu” şeklinde açıklar.

Tarikatte seyr-i süluk (aşılması gereken mertebeler) esastır. Hemen her tarikatin üyelerinin aşağıdan yukarıya şu dereceler vardır: 1- Mürid, Salik 2- Şeyh, 3- Halife, 4- Pir

“Eğnimize kırmızılar giyeriz
Halimizce her manadan duyarız
İmam Cafer mezhebine uyarız
Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz”
Pir Sultan Abdal

Bu bilgiler ışığında Aleviliğin Hanefilik ya da Caferilik gibi bir mezhep olmadığı açıktır. Bu nedenle Alevi dedeleri de tarih boyunca “Mezhebiniz nedir?” sorusuna “İmam Cafer mezhebindeniz” cevabını vermişlerdir. Alevilik bu nedenlerle Sünnilik ile değil karşılaştırılmak isteniyorsa Mevlevilik, Kadirilik, Rıfaîlik vb. Sünni Tarikatlarla karşılaştırması daha doğru olur. Alevilik bir tarikat mıdır? Aleviliğin edep-erkânına baktığımızda cevap evettir. Alevilikte de diğer tarikatlarda olduğu gibi bir silsile mevcuttur. 16-10/04/dws-1475540138.jpg

Yol içinde en altta (sâlik/mürid) Talip bulunur. Talip yola girmeğe istekli kişidir ve onu yola hazırlamakla görevli kişiye “mürşid”, “mürebbi” ya da “rehber” adı verilir. Talip yolun edep-erkânını öğrenip, hazır olduğunda, Pir huzuruna çıkararak “ikrar” verir. 

Alevilikte diğer tarikatlardan farklı olarak yola tam anlamıyla girebilmek için “musahip/yol kardeşi” seçmek ve birlikte “ikrar” vermek gerekir. Yine Alevilikte diğer tarikatlardan farklı olarak “mürşid” ve “pir” “evlad-ı resul” olmak zorundadır. “Pir olmanın ilk şartı, Şâh- Merdan Ali’nin neslinden olmaya mütevaffıktır. Ondan gayrisine pîrlik etmek bir veçhile caiz değildir.”

“Muhammed, Ali postunda oturan
Dört kapıyı kırk makamı bilmeli
Muhammed, Ali’ye talibim diyen
Evvel farzdır, mürşidini bulmalı.
Mürşidini bul da, müşkülünü ara
Gene mürşidinden bulunur çare
Kavuşturur mürşid
seni sana
Ol şardaki pazarbaşını bulmalı.
Hiç bina gördün mü duvarı üçlü
Nice sırlar vardır sırlardan içli
Cihanda var mı Ballı Baba’dan güçlü
Herkes vücudunda hakkı bulmalı.”
Ballı Baba

ON İKİ İMAM: 3-HZ. HÜSEYİN (Ö. 49/669)

Hz. Peygamber’in torunu, Hz. Fâtıma ile Hz. Ali’nin küçük oğlu. “Şehîd” lakabıyla meşhurdur.  Babasının halifeliği sırasında Kûfe’ye giderek onun bütün seferlerine katıldı; şehâdetinden sonra da yine onun vasiyetine uyarak ağabeyine itaat etti. Hz. Hasan’ın Muâviye ile anlaşmasına karşı çıksa da itirazının reddedilmesi üzerine vazgeçti. Hz. Hüseyin geri kalan hayatını Medine’de geçirdi ve daima ağabeyinin yanında bulundu. Hz. Hasan’ın vefatından (49/669) sonra ise I. Yezîd’in hilâfete gelişine kadar (60/680) kendini ibadete vererek zühd ve takvâya dayalı bir hayat sürdürdü. Yezîd’in hilafetine karşı çıkmış, Kûfelilerin daveti üzerine çıktığı sefer sırasında Ehl-i Beyti ile birlikte Kerbela’da şehit edilmiştir.

YARIN: ALEVİLİK TARİHİNE KISA BİR BAKIŞ

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN