ERKUT TEZERDİ
Özel yeteneklere sahip mitolojik canavarlar, kan banyosunu seven yaratıklar tarih boyunca insanoğlunun aklında önemli bir yer tuttu. Hepsinin çıkış kaynağı ‘korku’ydu. Kimi ateşin başında anlatılan bir hikayedeydi, kimi Antik Mısır’da hiyerogliflerde, kimi bir zigguratın girişine kazındı, kimi de aramızdan hiç ayrılmadı. Vampirler, kurt adamlar, insan kaçırıp suni döllenmeyle hamile bırakan uzaylılar, ölümsüzler, zombiler, cadılar hatta meşhur habis ruhlu korkuç kız çocukları... Bu sıra dışı öyküsel canlıların ucu bucağı yok! Her kültürde bunlardan birkaçına rastlamak mümkün. Ancak King Kong gerçeklerden esinlenilen bir canlı. Kong’un ait olduğu ‘gigantopithecus’ goril türünün bundan 100 bin yıl önce iklim değişikliği nedeniyle ortadan kalktığı düşünülüyor. Beyazperdede ilk kez 1933 yılında boy gösteren King Kong, yapımcı şirketini batmaktan kurtarmak bir yana zaman içinde fenomene dönüştü. Bu hafta gösterime giren Kong: Kafatası Adası’nda ise iri cüsseli gorilin yaşantısına dikkat çekiliyor. Evi, yani yeni keşfedilen Kafatası Adası insanlar tarafından adeta yağmalanıyor. Orman yakılırken insanların gülümseyen cehaleti King Kong’u öfkelendiriyor.
Kong: Kafatası Adası’nda yıl 1973, Soğuk Savaş dönemi. Ay’a giden ABD yeni silahlar peşinde... Bunu fırsat bilen araştırma şirketinin sahibi Bill Randa, türlü türlü laflarla hükümetin desteğini alarak, bir grup asker ve bilim adamıyla birlikte Kafatası Adası’na gider. Yanına da savaş fotoğrafçısı Mason Weaver ile İngiliz hava kuvvetleri mensubu James Conrad’ı alır. İlk etapta amaç petrol gibi bir enerji kaynağı bulmak. 13 helikopter zorlu hava şartları sebebiyle adaya yanaşamayan gemiden havalanır. Ada sismik bombalarla yakılır. Ağaçlar havaya uçup hayvanlar ortadan kalkarken herkes mutludur. Fakat bir anda önlerine King Kong çıkar. Kong bir hışımla kükrer. İnsanlar da helikopterlerden çılgınlar gibi ateş açar. İlk karşılaşma pek de iç açıcı sonlanmaz: Helikopterlerin tamamı ormana düşünce beş dakika önce mutluluk naraları atan insanların içini korku kaplar.
Adada daha önce keşfedilmemiş yüzlerce hatta binlerce tür var. Kong, adanın kralı, koruyucusu. Bunu yerlilerle II. Dünya Savaşı’ndan beri bir arada yaşayan eski asker Hank Marlow’dan öğreniyoruz. Daha önceki filmlerde yerliler yamyam veya beyaz ırk düşmanı olarak yansıtılırdı. Ancak bu defa gayet barışçıl bir yerli profili çiziliyor. Keza aynı durum King Kong için de geçerli; adası yağmalanınca kolları sıvıyor. Yoksa kimseye durduk yere saldırdığı yok! Kong: Kafatası Adası doğayı katleden, ilkel toplumları köleleştiren savaşçı insanoğluna sesleniyor: “Doğayı doğallıyla bırakın. Yaptıklarınız bir gün önünüze çıkar ve altından kalkamazsınız” diyor.
Yalnızca Meksikalı uyuşturucu kartelleri eksik
Filmde kimin hikayesinin anlatıldığı bir yerden sonra sekteye uğruyor. Dev maymun filminde II. Dünya Savaşı gazisi ile aile özlemi; savaş karşıtlığıyla milliyetçilik; Japon-ABD dostluğu, bilim adamları, antik kertenkelemsi yaratıklar, kafayı yemiş askerler... Daha yok muydu? Keşke Meksikalı uyuşturucu kartellerini de ekleseydiniz! Filmde sanki her şey içe geçiyor. Ayrıca artık Hollywood’un Samuel L. Jackson’a ‘dur!’ demesi gerekiyor. Çünkü her 5 filmin 6’sında oynuyor. Üstüne bir de aynı rolleri tekrarlıyor. Kötü değil ama suyu çıktı.
BAŞKA NELER İZLEYECEĞİZ?

Maraş dondurmacısı deli gibi aşık
Adı Ekrem. Maraş dondurmacısı. Sekiz senedir Neşe’ye aşık. Onunla evlenmek ve evlenme teklifini de etkileyici bir şekilde yapmak istiyor. Tüm zamanların en büyük Maraş dondurmasını yapacak, Guinness Rekorlar Kitabı’na girecek ve tam o esnada anda evlenme teklif edecek... Ancak işler hiç de beklediği gibi gelişmiyor. Evlenme teklifine Neşe anında “Hayır” diyor. Çünkü Ekrem’in bunu şov haline getirdiğini düşünüyor. Bir de üstüne çevresine hep böyle erkekler var... Ekrem bunun üzerine yıkılıyor fakat vazgeçmiyor. Sevdiği kadının gönlünü yeniden kazanabilmek için plan kuran Ekrem’in bu defa da karşısına Neşe’nin yeni sevgilisi, İncirlik Hava Üssü’nde çalışan 1.95 boyundaki ABD’li asker Jeremy çıkıyor. Ardından rekabet başlıyor. Oyun kadrosunda Emrah Kaman, Pelin Akil, Şafak Pekdemir, Toygan Avanoğlu, Zafer Algöz ve Hakan Altun yer aldığı filmin yönetmenliğini Murat Kaman ve Murat Dündar yaptı. Filmin senaryosu, Kaçma Birader filmine imza atan Emrah ve Murat Kaman kardeşlere ait. CMYLMZ Fikir Sanat ve Nu Look’un yapımcılığını üstlendiği Deli Aşk’ta Cem Yılmaz ise psikolog rolünde izleyici karşısına çıkıyor.

Perde: Ayn-ı Cin
Korku türünde romanlar yazan Okan, son kitabını kaleme almak için Antalya’ya gider. Gözlüklerine alışamadığından lazer ameliyatı olur. Ancak ameliyat sonrası bir gözündeki perde tamamen kalkar ve görünmeyen varlıkları görür. Ruhlar alemi tehlikelidir. Okan, bu kabustan kurtulabilmek için çeşitli yollara başvurunca kendisini kötü bir sürpriz bekler.

Eleştirmenler eleştirdi
Atilla Dorsay
Özel efekt yağmuru
Kong: Kafatası Atası: Ünlü King Kong efsanesinin bol aksiyon ve özel efekt yağmuruna dayanan bir yorumu. Özellikle çocuk ruhunu koruyanlar için.
Ali Ulvi Uyanık
Teknoloji en üst düzeyde
Kong: Kafatası Adası: Fantastik macera türünün klasik formüllerini hakkıyla uyguluyor. Teknolojiyi en üst düzeyde kullanıyor. Filmin ruhu geçen yüzyılda seyrettiğimiz siyah-beyaz serüvenler gibi.
Gökşen Aydemir
Muhteşem sinematografi
Neruda: Pablo Neruda, II. Dünya Savaşı yıllarında kendine yabancılaşmış ve sorgulama sürecine girmişti. İşte bu süreci muhteşem sinematografiyle izliyoruz. Leziz bir seyir deneyimi.


