Almanya’da aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütüne yardım ettiği iddiasıyla Susann E. hakkında açılan dava bugün Dresden Yüksek Eyalet Mahkemesi’nde başladı.
Almanya merkezli DW (Deutsche Welle)’de yer alan habere göre sanık Susann E., 2018 yılında sonuçlanan Münih’teki ana NSU davasında müebbet hapis cezasına çarptırılan Beate Zschäpe’nin uzun yıllar boyunca en yakın arkadaşı olarak biliniyor. Ayrıca, NSU’yu desteklediği gerekçesiyle hapis cezası almış olan Andre E.’nin eşi.
NSU VE ALMANYA’YI SARSAN CİNAYET ZİNCİRİ
NSU, 2000-2007 yılları arasında Almanya’nın farklı kentlerinde 8’i Türk olmak üzere 10 kişiyi öldürdü. Örgüt, ayrıca Köln’de Türklerin yoğun olarak yaşadığı Keup Caddesi’nde bir bombalı saldırı düzenledi ve çok sayıda banka soygununa karıştı.
Kurbanlar arasında Enver Şimşek, Abdurrahim Özüdoğru, Süleyman Taşköprü, Habil Kılıç, Mehmet Turgut, İsmail Yaşar, Theodoros Boulgarides, Mehmet Kubaşık, Halit Yozgat ve polis memuru Michèle Kiesewetter bulunuyor.
Aileler, bu cinayetlerin ırkçı saiklerle işlendiğini ancak 2011’de NSU’nun kendisini ifşa etmesiyle öğrenebildi. Ancak aşırı sağcı NSU terör hücresine kimlerin destek verdiği, kurbanlarını nasıl belirledikleri hala yanıtlanması beklenen sorular arasında yer alıyor.

SUSANN E.’YE YÖNELTİLEN SUÇLAMALAR
Federal Başsavcılık tarafından hazırlanan iddianamede, Susann E.’nin NSU’nun cinayetlerinden haberdar olduğu ve Beate Zschäpe’ye kendi kimliklerini kullanmasına izin verdiği öne sürülüyor.
Ayrıca Susann E.’nin, Zschäpe’ye polisten kaçarken kolay seyahat etmesi için kendi adına düzenlenmiş yıllık tren kartını verdiği, doktora gidebilmesi için de sağlık sigortası kartını kullandırdığı iddia ediliyor.
Sanığın, örgüt üyeleri Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos’un ölü bulunduğu banka soygununda kullanılan karavanın kiralanmasına da yardım ettiği, bu nedenle eyleme dolaylı olarak dahil olduğu şüphesi dile getiriliyor.

NSU’NUN ORTAYA ÇIKIŞI VE 2011 İTİRAFI
NSU’nun varlığı, 4 Kasım 2011’de Thüringen eyaletinin Eisenach kentinde yaşanan olayla ortaya çıktı. Örgüt üyeleri Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt, başarısız bir banka soygununun ardından bulundukları karavanda ölü ele geçirildi.
Olayın ardından Beate Zschäpe, üçlünün Zwickau’daki evini ateşe verdi. Evde büyük bir patlama meydana gelirken Zschäpe kaçtı ve daha sonra NSU’nun cinayetlerini itiraf eden bir video hazırlayarak Alman basınına ve Türkiye’nin Münih Başkonsolosluğu’na gönderdi. 8 Kasım’da ise güvenlik güçlerine teslim oldu.
ZSCHÄPE’NİN İFADESİNDE SUSANN E.’YE ATIF
Münih’teki NSU davası sırasında Beate Zschäpe, evi ateşe verdikten sonra arkadaşı Susann E. ile bir kez daha görüştüğünü ifade etmişti. Zschäpe, “arkadaşım bana giyecek temiz kıyafet getirdi, çünkü kıyafetlerim benzin kokuyordu” demişti.
Bu detay, Susann E.’nin terör hücresinin kritik dönemlerinde aktif rol oynadığı yönündeki iddiaları güçlendirdi.
AİLELERİN ADALET ARAYIŞI SÜRÜYOR
NSU kurbanlarının aileleri ve avukatları, Alman devlet kurumlarının terör hücresinin tüm yönleriyle ortaya çıkarılması konusunda yetersiz kaldığı görüşünde.
Dönemin Başbakanı Angela Merkel, mağdur ailelerine “Cinayetleri aydınlatmak, suç ortaklarını ve arkasındaki isimleri ortaya çıkarmak ve tüm failleri adalete teslim etmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız” sözü vermişti. Ancak aileler, bu sözün tutulmadığını ve devletin süreci tam olarak aydınlatmadığını söylüyor.

DEVLET KURUMLARINA YÖNELİK ELEŞTİRİLER
Yıllar süren eleştirilerin odağında, güvenlik ve istihbarat kurumlarının NSU ile ilgili belgeleri imha etmesi ve soruşturmaları yanlış yönlendirmesi yer alıyor. Cinayetlerin işlendiği dönemde polis, ırkçı motivasyon ihtimalini göz ardı ederek mağdur aileleri “suç şebekeleriyle bağlantılı” olmakla suçlamıştı.
NSU’nun ortaya çıkmasının ardından, iç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı’nda (BfV) NSU ile ilgili bazı dosyaların imha edilmesi, kamuoyunda büyük tepki yarattı. Münih’teki dava sürecinde de BfV’nin elindeki dosyalar için gizlilik kararı alınması eleştirileri artırdı.
YENİ DAVA NE GETİRECEK?
Susann E.’nin yargılandığı dava, NSU’nun çevresinde kimlerin yer aldığı ve devletin bu süreçteki ihmallerinin boyutu hakkında yeni bilgiler ortaya koyabilir.
Davadan çıkacak sonuç, hem Alman kamuoyunun aşırı sağcı terörle mücadelede devlete duyduğu güven açısından hem de kurban ailelerinin adalet arayışı bakımından belirleyici olacak.
