BERFU KARGI
Türkiye Varlık Fonu (TVF), Hazine’den aldığı yüz milyarlarca liralık borçla kamu maliyesinde adeta bir “kara delik” haline geldi. Eski Hazine yöneticisi Coşkun Cangöz’ün ortaya koyduğu verilere göre, Hazine’nin iç borç stokunda açıkça görülen ancak alacak tablolarında yer almayan 216,7 milyar TL’lik borç, ciddi bir şeffaflık sorunu olarak öne çıkıyor.
Hazine’nin Temmuz 2025 itibarıyla açıkladığı alacak stokunda TVF’nin adı geçmezken, tahsilat listesinde fonun ödemeleri dikkat çekiyor. Sadece bu yılın Ocak-Temmuz döneminde Hazine’ye 4,8 milyar TL aktaran TVF, tek başına toplam tahsilatların yüzde 60’ını oluşturdu. Ancak kamuoyuna açıklanan tablolar, bu borcun hangi koşullarla verildiğini, faiz yapısını, vadelerini ve sübvansiyon olup olmadığını göstermiyor.

Cangöz, bu çelişkiye dikkat çekerek, “Alacak defterinde görünmeyen bir kurumdan milyarlarca lira tahsilat yapılması, devlet hesaplarının güvenilirliğine gölge düşürüyor. Bu durum, kamu maliyesinin geleceği açısından ciddi soru işaretleri yaratıyor” değerlendirmesinde bulundu.
“ALACAK LİSTESİNDE YOK, TAHSİLATTA VAR”
Cangöz, Hazine’nin yayımladığı Temmuz 2025 verilerinde alacak stokunun 32,8 milyar TL olarak göründüğünü, ancak TVF’nin bu tabloda yer almadığını belirtti. Buna karşın, Hazine’nin tahsilat verilerinde TVF öne çıkıyor. Yalnızca Ocak-Temmuz 2025 döneminde Hazine’ye 4,8 milyar TL ödeme yapan TVF, tek başına tahsilatların yüzde 60’ını oluşturdu.
Cangöz bu çelişkiye dikkat çekerek, “Alacak tablosunda görünmeyen bir kurumdan milyarlarca lira tahsilat yapılması, alacak defterini özensiz tutan bir bakkalın unutulmuş borçludan para almasına benziyor” ifadelerini kullandı.

İÇ BORÇ STOK VERİLERİ GERÇEĞİ ORTAYA KOYDU
Hazine’nin iç borç stok tablolarına bakıldığında ise TVF’nin aldığı borç açıkça görülüyor. 2020’den itibaren kamu bankaları için ihraç edilen çeşitli ikrazen senetler aracılığıyla TVF’ye verilen kredilerin toplam tutarı 216,7 milyar TL’ye ulaştı. Bu senetlerin bir bölümü TÜFE’ye, bir bölümü TLREF’e endeksli; ayrıca sabit kuponlu ve faizsiz (Euro cinsi) versiyonları da bulunuyor.
“ŞEFFAFLIK VE HESAP VERİLEBİLİRLİK TARTIŞMALI”
Cangöz’e göre sorun, bu borçların detaylarının kamuoyuna açık olmaması. Hazine alacak tabloları, borç istatistiklerindeki ayrıntıyı taşımıyor. Bu nedenle kamuoyunun, Hazine’nin verdiği kredilerin:
Faiz oranını,
Vade yapısını,
Hangi para birimiyle verildiğini,
Sübvansiyon olup olmadığını
bilemediğini vurguluyor.
Cangöz, “Mali şeffaflık yalnızca borcun ne kadar olduğunu değil, aynı zamanda kime ne kadar borç verildiğini ve hangi şartlarla tahsil edildiğini de bilmeyi gerektirir” dedi.
“HAZİNE’NİN AYNASI BERRAK OLMALI”
Yazısında mali disiplinin ve kamu güveninin, alacak ve borç tablolarının aynı netlikte tutulmasına bağlı olduğunun altını çizen Cangöz, şu uyarıda bulundu:
“Bugün Hazine’nin aynası yalnızca borçta değil, alacakta da berrak olursa, kamu maliyesine duyulan güvenin temeli daha sağlam olacaktır.”

KRİTİK ŞİRKETLER SAYIŞTAY DENETİMİNDEN ÇIKTI
2016’da “ülkenin geleceğine yatırım” hedefiyle kurulan Varlık Fonu, aradan geçen 9 yılda stratejik kamu şirketlerini bünyesine katarak dev bir portföye ulaştı. Ancak fon, şeffaf olmayan borçlanma yöntemleri, kamu bankalarına sermaye enjeksiyonları ve Hazine’den aldığı yüz milyarlarca liralık özel borçlarla, kamu maliyesinde bir “kara delik” haline geldi.
TVF, 2016’da çıkarılan yasa ile “kamu varlıklarını ekonomiye kazandırmak, stratejik yatırımlar yapmak ve dış kaynak sağlamak” amacıyla kuruldu. 2017’de Ziraat Bankası, Halkbank, BOTAŞ, TPAO, Türk Telekom, THY ve Borsa İstanbul gibi stratejik şirketler fona devredildi. Bu devirle birlikte, daha önce Sayıştay denetimine tabi olan kritik kurumlar bütçe dışına çıkmış oldu.
Ekonomistler o dönemde TVF’yi, “paralel Hazine” ya da “Hazine-i Hassa” olarak nitelemişti. Ana muhalefet partisi CHP, “Hazine’ye paralel özel bir hazine kuruluyor, kamu mali yönetiminin temel ilkesi ihlal ediliyor” derken; diğer muhalefet partileri fonu Osmanlı’nın Düyûn-ı Umûmiye sürecine benzetmişti.

