Erdoğan: Türkiye her şeyden vazgeçerse Fransa, başındaki kifayetsiz muhterisin yol açtığı savrulmalardan kurtulup sağduyulu siyasete mi yönelir?

Erdoğan: Türkiye her şeyden vazgeçerse Fransa, başındaki kifayetsiz muhterisin yol açtığı savrulmalardan kurtulup sağduyulu siyasete mi yönelir?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa ve ABD'nin demokraside, ekonomide yerle yeksan olması durumunda bile vatandaşları kalkındırmaya devam edeceklerini belirterek 'Bu Türkiye modelidir. Başka yerde insani değerler üzerine bina edilmiş böylesine samimi bir demokrasi, adil bir kalkınma hedefi, köklü bir hak ve adalet ideali bulamazsınız' dedi. Dış politika ile ilgili 'Türkiye vazgeçerse bölgede hesabı olan ülkeler her şeyi kenara bırakıp çekip gidecekler mi?' diye soran Erdoğan, Macron'u örnek verdi: Türkiye her şeyden vazgeçerse Fransa, başındaki kifayetsiz muhterisin yol açtığı savrulmalardan kurtulup sağduyulu siyasete mi yönelir?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında partililere seslendi, Erdoğan "Unvanlar değişebilir ama ülkeye, millete hizmet yarışı bitmez. Hak bir dava yolunda verilen mücadele seçime kadar değil mezara kadar sürer" dedi.

Erdoğan, Avrupa ve ABD'nin demokraside, ekonomide yerle yeksan olması durumunda bile vatandaşları kalkındırmaya devam edeceklerini belirterek "Bu Türkiye modelidir. Başka yerde insani değerler üzerine bina edilmiş böylesine samimi bir demokrasi, adil bir kalkınma hedefi, köklü bir hak ve adalet ideali bulamazsınız" diye konuştu.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron'a tepkisini yineleyen Erdoğan "Türkiye her şeyden vazgezeçerse Fransa, başındaki kifayetsiz muhterisin yol açtığı savrulmalardan kurtulup sağduyulu siyasete mi yönelir?" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, AK Parti'ye gönül veren, teşkilatlarda görev alan dava arkadaşlarına şükranları sundu ve sözlerine şöyle başladı:

"Geçtiğimiz ay 19 yaşını tamamlayan AK Parti, siyasette de yönetimde de icraatta da bölgesel ve küresel politikalarda da rüştünü ispat etmiş, tarihe damgasını vurmuş bir partidir. Milletimizin huzuruna çıktığımızda her alanda anlatacak hikayemiz, gösterecek eserimiz bırakınız günleri, haftaları sayıp dökecek icraatlarımız var.

"SÜREKLİ DİNAMİK KALAN BİR PARTİYİZ"

Türkiye'de kuruluşundan itibaren girdiği her seçimde istisnasız birinci çıkan tek parti, AK Parti'dir. Çünkü partimiz, sürekli kendisini yenilemeyi başaran, sürekli kendisini bir sonraki mücadeleye hazırlayan, sürekli dinamik kalabilen bir partidir. İnşallah 7'nci Olağan Kongremizi bu çerçevede çok büyük bir atılımın dönüm noktası haline getireceğiz."

Siyasi partilerin hitap ettiği toplumla kurduğu en güçlü bağlardan birinin üye çalışmaları olduğunu belirten Erdoğan, "Başlattığımız gönül seferberliği ile bir yandan kongrelerde yeni yönetimleri seçiyor, diğer yandan üye sayımızı artırarak tabanımızı genişletiyoruz. AK Parti, sadece bu yıl yaptığı 601 bin yeni üyeyle pek çok toplam sayısını geride bırakmıştır. Üstelik bu 601 bin yeni üyenin yarısını 18-25 yaş arasındaki gençler oluşturuyor." dedi.

Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:

"83 milyonun her birinin gönlünü kazanmayı hedeflerken, teşkilatlarda görev alan bir kişinin bile bu çember dışında kalmasına rıza gösteremeyiz. İl kongrelerimizi de ekim ayı ortasında başlatmayı planlıyoruz. Amacımız önümüzdeki yıl yapacağımız büyük kongremize çok güçlü bir teşkilat yapısıyla girmektir.

2023 yılında partimizi hem cumhurbaşkanlığı hem milletvekilliği seçiminde zafere taşıyacağımıza inanıyorum. Bu sürecin başarısı için daha çok çalışmalıyız. Türkiye'nin 2053 vizyonunu somutlaştıracak zihni egzersizler, analizler, teknik ve siyasi proje hazırlıkları için şimdiden 'Bismillah' demeliyiz. Başkalarının böyle bir hazırlığı olmayabilir. Biz geleceğin de partisiyiz, iktidarıyız, umuduyuz.

"GEZİ OLAYLARINI, 15 TEMMUZ'U HATIRLAYIN"

AK Parti'nin ülkemize kazandırdığı bu başarı tablosu çok büyük sorumluluklar yüklüyor. Geçmişte ihmal ve ihanetler nedeniyle ortaya çıkan demokrasi ve kalkınma eksiğini gidermek için çalıştık. Milletimizin her kesimden insanına ulaşmak için gücünü ve kabiliyetlerini geliştirdik. Büyüyen, güçlenen bir ülke olarak çıtayı çok daha yükseğe çıkardık. Dünyanın en büyük 10 ülkesi arasına girmeyi amaçlayan bu vizyon doğrultusunda çok daha büyük atılımlara giriştik.

Türkiye bir anda kendini akılla, mantık, tarihle, siyasetle izah edilemeyecek olaylar içinde bulundu. Uluslararası medyanın haftalarca 24 saat verdiği Gezi olaylarını hatırlayın. FETÖ'nün 17-25 Aralık darbe girişimini hatırlayın, çukur eylemlerini hatırlayın, DEAŞ'ın bombalı eylemlerini hatırlayın. 15 Temmuz darbe girişimini hatırlayın.

"BU BİR TÜRKİYE MODELİDİR"

Bunların hiçbirinde de demokrasiyi dillerinden düşürmeyenlerin omurgalı bir tavır sergilediklerini görmedik. Terör örgütü üyelerine kapılarını açarak gerçek yüzlerini ortaya koymuşlardır. Avrupa ve ABD demokraside ve ekonomide tümüyle yerle yeksan olsa bile biz milletimizi kalkındırmaya devam edeceğiz.

Kendimizle birlikte ister tarihi bağlara dayansın, ister yeni ilişkiler olsun dostlarımız için de aynı mücadeleyi göstermekte kararlıyız. Bu Türkiye modelidir. Başka bir yerde insani değerler üzerine bina edilmiş böylesine samimi bir demokrasi, adil bir kalkınma hedefi, köklü bir hak ve adalet ideali bulamazsınız.

Ülkemizde bir kesim kendileri böyle fiziki icraat ve zihni derinlik sahibi olmadıkları için kendi sığ sularına çekmeye çalışıyor. 19 yıldır bu tuzağa düşmedik. Bugün de yarın da aynısını yapacağız. Karşımızdaki zihniyetin çapsızlığını anlamak için son dönemde terör örgütlerine, tacizlere, hava ve deniz haklarını korumak için verdiğimiz mücadeleye gösterdikleri tepkiye bakmak gerek. Türkiye bunca mücadeleyi niye veriyor diyorlar. Onların da haklı olabileceğini varsayarak soruları tersinden sorarak ne olacağı üzerine mantık yürütelim.

TÜRKİYE ÇEKİLİRSE İŞLER YOLUNA MI GİRER?

Ne diyorlar? 'Türkiye niye Suriye'de?' diyorlar, 'Türkiye niye Libya'da?' diyorlar, 'Türkiye niye Doğu Akdeniz'de?' diyorlar, 'Türkiye niye Afrika'da?' diyorlar, 'Türkiye niye Balkanlar'da, Kafkasya'da ve Orta Asya'da?' diyorlar. Velhasıl 'Türkiye bunca mücadeleyi niye veriyor?' diyorlar. Peki onların haklı olabileceğini varsayarak, soruları tersinden sorarak, Türkiye bu mücadeleleri vermezse ne olacağı üzerine gelin hep birlikte mantık yürütelim.

Mesela, Türkiye tamamen çekilirse Suriye bir anda barışa, huzura ve özgürlüğe mi kavuşur? Mesela Türkiye orada kurulan tezgahı görmezden gelirse ertesi gün Kuzey Irak tüm teröristlerden mi temizlenir? Mesela Türkiye yaşananlara sırtını dönerse Libya'da darbeciler köşelerine çekilip ülkenin yönetimini meşru iradeye mi bırakır. Mesela, Türkiye her şeyden vazgeçerse, Fransa, başındaki kifayetsiz muhterisin yol açtığı savrulmalardan kurtulup sağ duyulu bir siyasete mi yönelir?

"GÖRMEDİM, DUYMADIM, TANIMIYORUM"

Mesela, Avrupa Birliği, Türkiye tüm haklarından feragat ederse uzunca bir zamandır ülkemize karşı uyguladığı çifte standardı terk edip bize verdiği sözleri tutmaya mı başlayacak? Mesela, böyle bir durumda bölgede hesabı olan devletler her şeyi bir kenara bırakarak çekip gidecekler mi? Mesela, sürekli ülkemize ekonomik tuzaklar kurmak için çabalayanlar pişman olup bize destek mi verecekler?

Şayet bu soruların hepsine gerçekçi ve samimi bir evet cevabı verilebilirse, izlediğimiz politikayı gözden geçirmek de üzerimize vacip hale gelir. Küçük bir kesim dışında Türkiye, özellikle Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde bu sorulara aklı başında olupta 'evet' cevabı verebilecek kimseyi görmedim, duymadım, tanımıyorum."

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN