Görüşler

Eylemlerin üçüncü haftasında Kremlin ve Navalnıy

Eylemlerin üçüncü haftasında Kremlin ve Navalnıy

EDAM Araştırma Asistanı Oğul Tuna, muhalif lider Navalnıy hakkında verilen tutukluluk kararı üzerinden Rusya’da oluşan yüksek tansiyonu değerlendiriyor.

Rusya, bu kez iç siyasetiyle dünyanın ilgi merkezi. 2014’ten bu yana uluslararası siyasete yön veren bölgesel bir güce dönüşmüşken şimdi bu gücün simge ismi Putin ve Batı medyasında onu “en çok korkutan” kişi olarak gösterilen 44 yaşındaki Aleksey Navalnıy konuşuluyor.

20 Ağustos 2020’de zehirlenen ve devamında Berlin’de tedavi gören Navalnıy, 17 Ocak 2021’de Moskova’ya dönmüş ve daha havaalanında gözaltına alınıp tutuklanmıştı. Yurtdışında yolsuzluğa karşı mücadele eden bir aktivist olarak sunulan fakat Rus siyasetinde liberalizmden ırkçılığa ve devamında popülizme savrulan bir figür olan Navalnıy’ın başına gelenler iki haftadır binlerce insanı sokağa çekmekte.  

Öte yandan Navalnıy’ın adını anmamaya gayret eden ve ondan aylarca “Berlin’deki hasta”, “ünlü blogger’ımız” olarak bahseden Putin ve ekibi için durum gittikçe ciddileşiyor. Görmezden gelinen Navalnıy hareketi Rusya devlet televizyonunda tartışılıyor, bu hareketin iddia ve ithamları dört koldan çürütülmeye çalışılıyor.  

ÜÇ HAFTALIK EYLEM KARNESİ 

Navalnıy’ın uçağı iner inmez havalimanında apar topar gözaltına alınışı ve devamında 2011’den beri süregelen bir dizi dava sonucu tutuklanışı Rusya’da ve dünyada büyük tepkilere yol açtı. Aynı yıl kurduğu “Yolsuzlukla Mücadele Fonu” ve 2017’de 80 şehirde örgütlenen “Navalnıy Ekibi” 23 Ocak 2021 günü eşzamanlı olarak bütün ülkede eylem düzenleneceğini ilan etti.

Pasifik Okyanusu’ndan Baltık Denizi’ne 120 kadar şehirde on binlerce kişi eş zamanlı olarak bir araya geldi. Reuters’e göre sadece başkent Moskova’da 40 bin eylemci toplanmıştı. Rusya İçişleri Bakanlığı ise bu sayının 4000 olduğunu ilan etti. -50 derecede insanların bir araya geldiği en kuzeydoğudaki Yakutsk’tan en batıdaki Kaliningrad’a atılan sloganlar ortaktı: “Navalnıy’a Özgürlük”, “Hırsız Putin”…  

Bu kalabalığın birlikteliğinin pek çok itici kuvveti vardı ki bunlar arasında 2020 başından beri artarak devam eden ekonomik krizi, artan gelir eşitsizliğini, koronavirüsünde çetrefilleşen sosyo-ekonomik buhranı ve kronikleşmiş yolsuzluk sorununu saymak mümkün.

Ayrıca bir başka ve belki de en önemli kıvılcım, Navalnıy tutuklandıktan 2 gün sonra yayınlanan ve 2 Şubat tarihine dek toplamda 106 milyon kez tıklanan “Putin’in Sarayı” adlı 2 saatlik filmdi. Navalnıy, bu videoda Putin’in Kafkasların kuzeyindeki Gelencik’te 1.4 milyar dolar civarında servete mal olmuş, Monako arazisinin 39 katı büyüklüğünde, on yıllardır pekiştirilmiş Kremlin-oligarşi ilişkisinin ürünü bir sarayı ifşa ediyordu. 

4 bin kadar gözaltıyla sonuçlanan ilk haftaki eylemleri 31 Ocak günü ikinci eylemler izledi. Belarus örneğinden esinlenen bu eylem dizisiyle Navalnıy hareketi Kremlin’e karşı bir direniş hattı oluşturmak ve Eylül ayındaki parlamento seçimlerinde “bir şeyleri değiştirmek istiyor” olabilir.

Nitekim hükûmetin yol verdiği polis şiddeti ve gözaltı turfanı ile bizzat Putin’in ağzından bu eylemlere ve saray iddialarına verilen cevaplar şimdiden Navalnıy heyulasını devleştirmiş gibi. 31 Ocak’ta ilk haftaya oranla düşük katılım sayısına rağmen bunun etkisini gördük: Krasnoyarsk’ta yolların karla kapatılmasına ve Moskova’da 11 metro istasyonunun erişiminin engellenmesine rağmen kitleler bir araya geldiler.

Polis bu eylemler sürecinde ilk defa Moskova ve St. Petersburg’da göz yaşartıcı gaz ve elektroşok cihazı kullandı ki buna dair veriler İçişleri Bakanlığı’nca reddedildi. Kazan’da ve Habarovsk’ta işkence görüntüleri sosyal medyada dolaşıma sokuldu. 86 şehirde 5646 kişi (82’si gazeteci) gözaltına alındı. Ayrıca Navalnıy’ın 3.5 yıl hapis cezasına çarptırıldığı 2 Şubat günü gece geç saatlere kadar eylemciler Moskova ve St. Petersburg sokaklarındaydı. En son 1463 kişinin gözaltına alındığı bildirildi. 

RUSYA’DA MUHALEFET HALLERİ 

Düşük katılım yine de muhalefet için geri adım atmaya sebep olmuş değil. Eylemciler genellikle orta sınıftan, liberal, etnik Rus ve gençler. Fakat bu Navalnıy’ın ardında birleşen bu muhalefet, henüz toplumun önemli bir kısmını kapsamıyor. İlk hafta sokağa çıkan sayılı sosyalistten ikinci hafta ses seda yoktu. Ayrıca önceki haftalarda Avrupa Birliği’ne, 30 Ocak’ta yeni ABD Başkanı Joe Biden’a “Kremlin’e yaptırım uygulama” çağrısı yapan ekibi tepki çekmekte.  

Peki nasıl oluyor da Navalnıy Rusya’nın “tek muhalifi” imajı çiziyor, Rusya içerisinde git gide daha çok izleyici topluyor? Doç. Dr. Hakan Güneş’e göre çoktan “Rus liberallerinin yegane lideri” haline gelen Navalnıy’ın yükselişinde ülkede muhalefetin “yokluk” hali rol oynuyor. Sovyetler Birliği yıkıldığından bu yana dinozorlaşmış muhalefet partilerinin yalnızca ismi muhalif.

Rusya Federasyonu Komünist Partisi’nin (KPRF) lideri Zyuganov’dan Rusya Liberal Demokratik Partisi’nin (LDPR) başındaki Jirinovskiy’e herkes söz konusu dış politika oldu mu, Putin ve de facto lideri olduğu Birleşik Rusya’nın arkasına diziliyor. Bir başka sorun da “Bira Severler Partisi”nin bile bulunduğu skalada, parti çokluğunun muhalefeti bölme aracı olarak kullanılması. Bununla beraber, Navalnıy gibi neoliberal ve aşırı milliyetçi, hatta ırkçı, bir figür Batı medyasında geniş yer bulup maddi kaynaklara erişebilirken yeterli destekçisi bulunan Rusya sosyalistlerinin tamamen oyundan dışarda tutulması.  

Muhalefetin içinde bulunduğu çıkmazın bir başka önemli sebebi de ülkenin son 20 yılında damga vurmuş cinayetler dizisi: 2003’te liberal siyasetçi Sergey Yuşenkov ve gazeteci Yuriy Şekoçihin’den 2006’da gazeteci Anna Politkovskaya ve eski casus Aleksandr Litvinenko’nun, 2015’te muhalif lider Boris Nemtsov gibi isimlerin uğradığı cinayetlerde sır perdesi aralanmadı.

Eski çifte ajan Sergey Skripal 2018’de İngiltere’de, Navalnıy’ın zehirlenme vakasında kullanıldığı Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) tarafından kabul edilen Noviçok gazıyla zehirlendi. Navalnıy’ın 17 Ocak’ta gözaltına alındıktan sonra “intihar etmeye meyilli olmadığını” ifade etmesinde de bu olayların bir etkisi olarak düşünülebilir. 

LİBERALİZM, IRKÇILIK AKTİVİZM ÜÇGENİ 

Bu denklemler göz önüne alındığında Navalnıy’ın Rus siyasetinde nasıl bir yer edindiği ve edinemediği daha netleşiyor. Hakkındaki iddialar ise geçmişine daha yakından baktırmayı gerektiriyor: Moldova, Gürcistan ve Kırım’daki Rus müdahalelerini destekleyen Navalnıy, “yarı Rus, yarı Ukraynalı” olduğunu belirtiyor.

Moskova’da hukuk ve ekonomi eğitimi aldıktan sonra bir süre özel şirketlerin avukatlığını yapıyor ve 2010’da “Yale World Fellows” programıyla Yale Üniversitesi’nde okuyor. Ancak siyasî kariyeri buraya gelmeden yıllar önce, bugün Batı medyasında pek de lanse edilmeyen biçimde başlamıştı: Navalnıy, 2000 senesinde liberal Yabloko Partisi’ne katıldı. Navalnıy için 2007 yılı bir dönüm noktası. Çünkü 2007’de aşırı milliyetçi, ırkçı, kendisine anti-Siyonist diyen ama antisemitist ögeler barındıran Narod (Halk) Hareketi’nin eş kurucusu oldu ve bu sebeple Yabloko’dan atıldı. 

Kendisini ve hareketini “demokratik milliyetçi” olarak tanımlayan Navalnıy, 2020’de Rusça Esquire dergisine yazdığı otobiyografisine göre bu devirden kalma söylem ve eylemlerinden pek de pişman değil: O dönem Kafkasya’dan ve Orta Asya’dan gelen göçmenlerin sınırdışı edilmesini savundu. 2008 Rus-Gürcü Savaşı’nda Gürcülere “kemirgen” dedi ve Gürcüleri füzelerle vurmak istediğini söyledi.

“Kafkasları Beslemeyi Bırakın” hareketinin başında bulundu ve 2011’de oynadığı bir videoda “kara tenli Kafkasyalı militanları” hamam böceklerine benzetti. Yine de siyaseten daha büyük oynamaya başladıkça, Rusya içinde üstü kapalı da olsa eşcinsel evliliği kabul eden ve açıkça ABD’deki Black Lives Matter’a destek veren bir lidere dönüştü. 

İsmini uluslararası şöhrete kavuşturan yolsuzluk aktivizmi, 2011’de seçim gözlemciliğinden büyük şirketlerin küçük hissedarlarını korumaya varan bir dizi projeyle başladı. 2013’te Moskova Belediye Başkanlığı’na aday olup % 27 oyla ikinci oldu; 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimine girmesine izin verilmedi.

Eski cumhurbaşkanı ve başbakan Dmitriy Medvedev’den oligark Alişer Usmanov’a pek çok kişiyi kızdıran proje ve yayınları 2010’lu yıllarda milyonlarca insan tarafından takip edildi. Bu projeleri çatısı altında topladığı “Yolsuzlukla Mücadele Fonu”nun (FBK) ve hatta 2020 Ağustos’unda Berlin’e uçuş ve tedavi masraflarının aralarında Boris Zimin gibi farklı oligarklarca desteklenmesi dikkat çekici. 

KREMLİN’İN GELECEĞİ 

Kremlin’in Navalnıy’ı ve hareketini yok saymaktan devlet kanallarınca eylemlerin naklen verilmesi ve iddiaların açıkça çürütülmeye çalışılması stratejisine geçmesi anlamlı. Ama 30 Ocak günü “Putin’in Sarayı” videosundaki dev kompleksin, Putin’in gençlik yıllarından arkadaşı milyarder Arkadiy Rotenberg tarafından sahiplenilmesi, toplum nezdindeki şüphe ve öfkeyi azaltmış değil.

Putin, 2036 yılına dek devlet başkanı olmasını sağlayacak referandumu geçirse de hala hiçbir şey onun için garanti değil. Evet, bütün insan hakları ihlalleri iddialarına ve kangren haline gelmiş yolsuzluk sorununa rağmen Ruslar ona yöneliyor. Arkasında 1990’lı yılların kaosunda parçalanmak üzere olan Rusya’yı Akdeniz’den Kırım’a “Rus gücünün geri döndüğünü” simgeleyen ve “istikrar” döneminin ürünü olan bir miras var. Fakat ülkenin içinde bulunduğu sorunlar her an bir kıvılcım patlak verebilir.  

Öte yandan şurası kesin ki bugüne değin bütün “başarı”sına rağmen Navalnıy halkın nezdinde kabul gören bir figür değil. Sosyalistler ve demokratlar çoktan bu hareketten yüzünü çevirmiş durumda. Putin’in solunu temsil eden KPRF çoktan 23 Şubat için eylem takvimini açıkladı; uslu muhalefet içerdeki kıpraşmaları görmüş gibi.

Bağımsız araştırma merkezi Levada’nın Aralık 2020’de yayımladığı bir araştırma Rusların ancak % 2’sinin Navalnıy’ı cumhurbaşkanı olarak görmek istediğini ve sadece % 4’ünün ona güvendiğini söylüyor. Bu oranlar Putin için sırasıyla % 55 ve % 32. Yine Levada’nın Kasım ayında paylaştığı anket sonuçlarına göre toplumun % 20’si Navalnıy’ın eylemlerini desteklerken % 50’si bunlara karşı. 25 yaş altı gençler arasında kendisi, Putine göre daha popüler.

Ömrü Putin idaresinde geçmiş TikTok neslinin bir tür değişim istediği, zaten eylemlerde bu sloganı atmasından belli. Bundan sonra iki tarafın da atacağı adımlar önemli. Belarus örneği, muhtemelen iki tarafın da aklında. Kremlin, polis şiddetine başvurmadığı ve eylemleri görmezden gelme siyasetine yeniden dönebilir.

Öte yandan Navalnıy’ın eşi Yuliya Navalnaya’nın önümüzdeki Duma ve gelecekteki Cumhurbaşkanlığı seçiminde Svetlana Tihanovskaya gibi ortaya çıkması da muhtemel. Şimdilik son söz sokaklarda. Hapisteki bir tek adam adayı, görmezden gelindikçe ve rakibinin kendinden beklenmeyen telaşlı adımlarıyla büyüyor, taraftar toplamaya devam ediyor.

İlgili Haberler
YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum
Bunlar da İlginizi Çekebilir