Görüşler

17 tercih ve yeniden demokratikleşme mümkün mü?

17 tercih ve yeniden  demokratikleşme  mümkün mü?

Sabancı Üniversitesi Rektör Yardımcısı E. Fuat Keyman “2023 ve sonrası ortaya çıkacak farklı ve yeni Türkiye hayali, dünün ve bugünün eş zamanlı ve ikili eleştirisi temelinde yapılacak tercihleri de içeriyor” vurgusunu yapıyor.

Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yılını kutlayacağımız 2023 yılına büyük bir muğlaklık ve belirsizlik içinde giriyoruz.

Kasım 2022’de “Baskın Seçim” olarak ya da Haziran/2023’de zamanında yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento Seçimlerinin sonuçları, Türkiye’nin ve cumhuriyet modernleşmesinin ikinci yüzyılına nasıl gireceğini belirleyecek.

3 Kasım, 2002’de başlayan AK Parti iktidarından bugüne geçen 20 yıl sonra, ilk defa, muhalefetin seçimleri kazanma olasılığı yüksek ama garanti değil.

2020’yılından beri farklı ülkelerde yapılan seçimleri karşılaştırmalı olarak izliyorum.

Bu seçimlerin, son yapılan Kolombiya ve Fransa seçimlerini de eklersek, genel değerlendirmesi yapıldığı zaman şu sonuca varabiliyoruz: otoriter popülizmin devamı da, yeniden demokratikleşme de mümkün.

Türkiye, bu durumdan muaf değil.

Seçim sonuçları, ciddi kamuoyu araştırmalarının gösterdiği gibi, otoriter popülizmin devamını da, yeniden demokratikleşme olasılığını da mümkün kılabilir.

Muhalefetin kazanması ve yeniden demokratikleşme olasılığı da, başta Millet İttifakı olmak üzere, muhalefet partilerinin yapacağı tercihlere, uygulayacağı stratejilere ve toplumun geniş kesimleriyle kuracağı inandırıcı ilişkilere bağlı olacak.

Karar’da çıkan bir önceki yazımda, otoriter popülizmin yükselişi ve yönetim şekli üzerinde durmuştum. Bu yazımda da, yeniden demokratikleşme olasılığı üzerine odaklanacağım.

Yeniden demokratikleşme için, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının belirlenmesinden muhalefetin seçimlere doğru taktiklerle girmesi, milletvekili adaylarını doğru tespit etmesi, sandıkları ve oyların sayımını denetlemesi ve doğru stratejileri uygulamasına kadar geniş alanda alınacak kararlar ve atılacak adımlar gibi, Cumhur İttifakı’ndan ideolojik ve ilkesel kopuşu içeren tercihlerin yapılması ve bunun topluma inandırıcı bir şekilde anlatılması da kritik öneme sahip.

NASIL BİR TÜRKİYE NASIL BİR YÖNETİM

Cumhuriyet modernleşmesinin ikinci yüzyılında nasıl bir Türkiye’de yaşayacağız ve Türkiye nasıl yönetilecek sorularına yanıt, dünyada farklı ülke örneklerinde tartışıldığı gibi, yeniden demokratikleşme ise, bu olasılık, hem bugünden kopuşu, hem de dünden doğru dersleri alarak yapılacak tercihleri içeriyor.

Türkiye’nin yüzyıllık tarihi, ekonomiden teknolojiye, kentleşmeden orta sınıflaşmaya, eğitimden dış politikaya kadar uzanan geniş bir yelpazede çok olumlu gelişmeleri içermekle birlikte, üç alanda, çok kısa süren reform dönemleri dışında, ciddi sorunlar yaşadı: “demokrasinin pekişmesi”, “demokratik hukuk devletinin güçlenmesi”, farlılıklar içinde “eşit vatandaşlık anlayışının haklar ve özgürlükler temelinde uygulamaya sokulması”.

Yeniden demokratikleşme, hem dünden ders alan ama dönmeyen, hem de, son dönemde uygulanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminden ve uygulamasından kopan bir stratejiyle; ve, bu temelde yapılacak dünün ve bugünün “ikili eleştirisi”yle mümkün olabilir.

2023 ve sonrası ortaya çıkacak farklı ve Yeni Türkiye hayali, dünün ve bugünün eş zamanlı ve ikili eleştirisi temelinde yapılacak tercihleri de içermektedir.

Bu tercihler, Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı ve muhalefet partileri arasındaki farklılığı da gösterecektir.

Bu yazıda, 17 tercihi sıralayacağım. Şüphesiz ki, bu tercihlere eklemeler yapılabilir; bazı tercihler birbirleriyle ilişkilendirilebilir; bazıları da, şu ana kadar muhalefet tarafından yapılmış ve toplumla paylaşılmıştır.

Bu tercihleri bu yazıda aşağıdaki gibi başlıklar halinde sıralayacağım. Her birinin ve hepsinin içeriklerini doldurmamız ve tartışmamız gerektiğini de vurgulayalım. İlk tercih gibi, bazı tercihler üzerine çalışmaların yapıldığını ve derinleştiğini de söylemeliyiz.

Bununla birlikte, yeniden demokratikleşme olasılığının farklı boyutlarını da oluşturan bu tercihleri sıralayarak başlamanın faydalı olacağını düşünüyorum.

Birincisi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi mi, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem mi?

İkincisi, Merkeziyetçi Yönetim mi, Ademi Merkeziyetçilik mi?

Üçüncüsü, Tek Merkezden Karar Alma mı, Denge ve Denetleme mi?

Dördüncüsü, Kurumların Lidere Sadakati mı, Kurumların Bağımsızlığı mı?

Beşincisi, Devlet İktidarı mı, Devlet Kapasitesi mi?

Altıncısı, Devlet Gücü mü, Hukukun Üstünlüğü mü?

Yedincisi, Devlet Egemenliği mi, Demokratik Hukuk Devleti mi?

Sekizincisi, Sadakat mı, Liyakat mı?

Dokuzuncusu, Sabır ve Şükretme mi, İtiraz/Eleştiri ve Haysiyet mi?

Onuncusu, Makbul Vatandaşlık mı, Eşit Vatandaşlık mı?

Onbirincisi, Ötekileştirici Milliyetçilik mi, Kapsayıcı Vatanseverlik mi?

Onikincisi, Yerli ve Milli Olmak mı, Yerli-Milli-Bölgesel-Küresel Olmak mı?

Onüçüncüsü, Devlet Güvenliği mi, İnsani ve Yaşamsal Güvenlik mi?

Ondördüncüsü, dış politika alanında, Güvenlik-temelli Stratejik Otonomi mi, Kurallara-dayalı Çok Taraflılık mı?

Onbeşincisi, ekonomi alanında, başta Merkez Bankası olmak üzere düzenleyici kurumların bağımsızlığı mı, yürütmenin belirleyiciliği mi?

Onaltıncısı, Kutuplaşmış-Endişeli Toplum olmak mı, Birlikte Yaşayan-Farklılıklara Güvenen Toplum olmak mı?

Onyedincisi, yardım ve kültürel normlara dayalı bir toplum mu, haklara-özgürlüklere-sorumluluklara dayalı bir toplum olmak mı?

YORUMLAR (8)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
8 Yorum
Bunlar da İlginizi Çekebilir