Görüşler

Ché niçin Ñancahuazú’daydı?

Ché niçin Ñancahuazú’daydı?

Kültür Tarihi araştırmacısı Taner Ay, Ernesto Ché Guevara’nın Bolivya’da öldürülüşünün 55’inci yılında dikkat çeken bir yazı kaleme alıyor.

São Paulo-La Paz seferini yapan piston motorlu Douglas DC-6 yolcu uçağından inen Adolfo Mena González’i ve António’yu, El Alto Havaalanı’nın çıkışında bir Toyota FJ 40 Land Cruiser bekliyordu. Direksiyondaki kadının dikkatini çeken ilk şey, Adolfo Mena González’in kendisine karşı hayli soğuk davranması olmuştu. Oysa, yıllar önce onu Küba Özel Operasyonlar Bölümü’ne öneren Adolfo kimliği taşıyan adamdı.

Bir yıldır Laura ismiyle La Paz’da yaşayan bu kadın Tanya, Adolfo Mena González ismiyle Bolivya’ya giriş yapan adamsa Ché’ydi. Yıllar önce Doğu Almanya Devlet Güvenlik Bakanlığı onu Ché’nin takibi için görevlendirmişti.

Ché de, onu Özel Operasyonlar Bölümü için Küba istihbaratının başındaki Kızıl Sakal’a önermişti: Bir zamanlar Doğu Almanya onu nasıl Ché’nin takibi için görevlendirdiyse, şimdi de Ché’nin takibi görevi ona Küba Özel Operasyonlar Bölümü tarafından verilmişti. Çünkü, Füze Krizi’nden sonraki siyasete Ché’nin karışması istenmediğinden, Fidel açısından Ché’nin siyaseten varlığı çorba tabağına düşen bir sineğe benziyordu.

***

Ché’nin yerinde, daha sabırlı, daha akılcı ve daha ihtiyatlı biri olsaydı, mutlaka uçurumun kenarında durmayı başarabilirdi. Oysa, son anda kendisine Ñancahuazú söylenince, Ché, her zamanki ihtiyatsızlığıyla, bu dayatmanın karşısında sessiz kalmıştı. Ñancahuazú neresiydi, bilmiyordu. Ama, koskocaman kıtada Bolivya’nın bir gerilla savaşı için seçilebilecek en son ülke olduğunun farkındaydı.

Çünkü, Bolivya’daki toplumsal çelişkinin, yoksulluğa ve mahrumiyete dayalı sınıf çatışmalarına değil, etnik kökenlere, dil farklılıklarına ve arazi çatışmalarına dayandığını iyi biliyordu. Şehirlerde ve kasabalarda yaşayanlar nüfusun sadece yüzde kırk birini oluşturuyordu. Bunların da ne kadarına şehirli denilebilirdi, kuşkuluydu. Ona sorsalardı, Bolivya’da bir şehirli sınıfının olmadığını söylerdi; biraz daha iyi yaşayanlar devlet bütçesinden geçimlerini sağlayan ve silâhlı kuvvetlere bağlı olan küçücük bir tabakaydı.

Asıl nüfus, sokak ortasında çömelip tuvaletini yapan ve işini bitirdikten sonra arkasını temizlemeden kalkıp yollarına devam eden donsuzlardı. Altı ile on dört yaş arasındaki kesim, yerli nüfusunun yüzde seksen sekizini oluşturuyordu ve hepsi eğitimsizdi. On yedi yaşın üzerindekilerin yüzde kırkı okur yazar değildi. Okul çağındaki çocukların yüzde kırkından fazlasıysa hiç okula gitmemişti. İki milyon yerli sadece Quechua dilini, bir buçuk milyon yerli de sadece Aymara dilini konuşuyorlardı. Bunların hiçbiri İspanyolca bilmiyordu.

Erkeklerin ortalama hayat süresi kırk sekiz yaştı. Her bin canlı doğumda çocuk ölüm oranı ise yüzde iki yüz on üçtü. Konutların yüzde altmış üçünde şehir suyu, yüzde altmış yedisinde ise elektrik yoktu. Kıyı bölgelerindeki az sayıdaki maden ve tarım işçileri, devrimci bir mücadeleye yerlilerden bile daha uzaktılar. Kuzeybatı bölgesinin maden işçileriyse, sendikalı olmalarına karşın, aslında bir işçi sınıfı değildi. Onların etnik ve dil aidiyetleri, sınıf aidiyetlerinin daha üstündeydi. Alto Beni gibi bölgelerdeki tuhaf muhalefet geleneği de, her an ırkçı ve bölücü hareketlere dönüşebilirdi. Buna karşın ülkenin sadece Alto Beni bölgesi gerillaya muhtemelen kısa bir süre için barınma olanağı sağlayabilecekken, niçin hiç bilmediği Ñancahuazú’da karar kılındığınaysa bir anlam veremiyordu.

***

Ertesi gün önce Renán ile, sonra da geç saatlerde Tanya ile buluşacaktı. Renán da Tanya gibi bir Küba casusuydu. Ama, Ché, nedense ondan Tanya’dan korktuğu kadar korkmuyordu. Tanya onu hem kadın olarak, hem de Kızıl Sakal’ın dişi köpeği olarak fazlasıyla ürkütüyordu. Tanya’nın hem Doğu Almanya hem de Küba için çalışan çift taraflı bir casus olduğu muhakkaktı. Ayrıca SSCB için bile çalışıyor olabilirdi.

Ché, Adolfo Mena González’in Bolivya’da seyahat etmesini kolaylaştıracak olan bir takdim mektubuna gereksinim duymasaydı, Tanya’ya hiç görünmeden doğruca Ñancahuazú’ya geçmeyi tercih ederdi. Peki ya, Papi? Ekim ayının beşinci günü Pinar del Rio’daki kampa gelip de, niçin kendisine Ñancahuazú fikrinden hoşlanmadığını ve başka bir bölgeye gitmeyi tercih ettiğini o söylememiş miydi? Papi hep dalgacı ve kadın düşkünü biriydi ama, Ché’ye asla ihânet etmezdi.

Bir de Pombo var? Eylül ayının onuncu gününde Havana’ya gönderdiği şifreli mesaja bakılırsa, Coco’yu Ñancahuazú Nehri’nin civarında bir çiftlik satın alması için o görevlendirmişti. Ché’nim maden işçilerinin yurdu olan Alto Beni ısrarına ve Régis Debray’ın önerdiği dört bölgeye karşın, Pombo acaba neden Ñancahuazú’yu tercih etmişti? Kaldı ki bu adam tek başına karar veremezdi, Ñancahuazú’yu mutlaka ondan önce birileri keşfetmiş olmalıydı.

Bolivya Komünist Partisi’nin Kübalıların Alto Beni’de görünmelerinden rahatsız olduğu için mecburen Ñancahuazú’da karar kılındığı şeklindeki gerekçe ise hiç inandırıcı değildi. Papi mi yoksa Debray mı söylemişti, anımsayamıyordu ama, gerillaya Ñancahuazú dayatıldığında, ilk aklına gelen de o uyarı olmuştu: Ona, Ñancahuazú’daki köylerde Bolivya nüfusunun sadece çok küçük bir kesimini oluşturan yoksul Guarani yerlilerinin yaşadığı söylenmişti.

Onların da Bolivya’daki toplumsal düzende ekonomik ve kültürel ağırlıkları hiç bulunmuyordu. Çünkü, köylülerden daha yoksul etnik bir unsur olduklarından, sınıf anlamında, köylü bile sayılmıyorlardı. Guaranilerin bütün ilişkileri, aile bağlarına ve bölgenin yerlisi olmaya dayanıyordu. Ñancahuazú’dan olmayanları ise, etnik kimliklerine karşı bir tehdit olarak algılıyorlardı. Bu nedenle, Ñancahuazú’nun, gerilla mücadelesi için felâketten başka bir anlamı yoktu.

***

Ché, Ñancahuazú’ya geçmeden önce, Laz Paz’daki görüşmede, Renán ona Amerikan Merkezi İstihbarat Teşkilâtı’nın çok gizli bir raporundan bahseder. Raporda, Küba’da eğitilmiş doksan kadar devrimcinin, yakın bir tarihte Bolivya’ya doğru yola çıkacakları belirtiliyordu.

Bu da Amerikalıların Hayalet Operasyonu’nu öğrendikleri anlamına geliyordu. Buna karşın, gerillaların Bolivya’ya sorunsuz girmeleri Ché’nin kafasını feci karıştırmıştı. Sanki Amerika da onların Bolivya’da toplanmalarını istiyor gibiydi. Ayrıca, rapor doğruysa, Fidel’in Bolivya’yı bir arka cephe olarak düşünmediği de açıklık kazanıyordu.

Yani, Fidel, Bolivya’daki bir gerilla savaşının, Amerika’nın Küba’ya yönelik baskılarını erteleyeceği fikrindeydi. Peki ama bunu Ché’ye niçin söylememişti? Bu sorunun da aslında tek yanıtı vardı. O da, Fidel’in, yaşayan bir Ché varken, Küba’yı SSCB’nin arka bahçesi yapmaya cesaret edemeyeceğinden, Ché’ye asla sağ çıkamayacağı bir yer arayıp bulmuş olmasıydı.

***

Bolivya’ya giriş yaptığından itibaren Küba Özel Operasyonlar Bölümü’nün takibinde olduğundan emindi. Ama etrafında ve peşinde sadece Küba casusları bulunmuyordu. Sovyet ve Bulgar casusları da işin içindeydiler. Kendisinin Afrika’da olduğu sırada, Tanya ve Pombo, Küba İstihbaratının başındaki Kızıl Sakal’a biat etmiş olmalıydılar. Papi’nin bile artık Kızıl Sakal için çalıştığı kesindi. Oysa, Papi, Bolivya’ya gelmeden önce gerillaların arasında Ché’ye birazcık sadakat hisseden muhtemelen tek adamdı.

Eğitimdeyken, Ñancahuazú’dan ilk şüphelenen olmasına karşın, şimdi o da bir şey demiyordu: Ñancahuazú! Kerpiçten yapılma, tek katlı, iki odalı ve çinko çatı kaplamalı çiftlik evi, çalıların oluşturduğu bir bitki örtüsüyle kuşatılmıştı. Güneylerindeki Ciro Argañaraz’ın çiftliğinin dışında, Ñancahuazú bütünüyle ıssız ve boş topraklardı. Ciro Argañaraz’ın ırgatlarının dışında bölgede başka insan görmek mümkün değildi.

Gerillalar, köylerin, Çinko Barınak’tan epey uzakta olduklarını düşünüyorlardı. Ama, ellerinde bu bölgenin doğru düzgün haritaları yoktu. Remberto Villa’nın adamları da kendilerine epey uzaklardaki köylerde yoksul ve yabancıya düşman Guarani yerlilerinin yaşadıklarını söylemişlerdi. Bu na karşın Bolivya’dan gerillaya katılanların hiçbiri Ñancahuazú’dan değildi. Aralarında Guaraniler ile nasıl bağ kurulacağını bir bilen ise yoktu. Ché de Guaraniler hakkında hiç bilgilendirilmemişti. O hep Alto Beni’den Arjantin’e geçeceklerini düşünmüştü. Çünkü, Alto Beni’de köklü bir muhalefet geleneği vardı ve komünist önderlerden Óscar Zamora Medinaceli’nin itibarı da orada hayli yüksekti.

***

O yılın son gününün sabahında Ché’ye Bolivya Komünist Partisi’nin önderi Mario Monje’nin Tanya ve Ricardo ile birlikte Çinko Barınak’a geldiğini haber verirler. Ché’nin belki de iki aydır en fazla gereksinim duyduğu şey, onu görmekti. Kafasındaki sorulara Monje’den yanıtlar alabileceği kanısındaydı. Etrafı partililerle çevrili olan Mario Monje’yi alıp, konuştuklarını kimsenin duymaması için epey ilerideki bir ağacın dibine götürür.

Baş başa kaldıklarında, Mario Monje, Fidel’in bir uçak yolculuğu sırasında kendisinden Bolivya’dan Arjantin’e geçirilmesi gereken birine yardımcı olunmasını istediğini, Arjantin’e geçirilecek şahsın Ché olduğunu tahmin ettiği için de onun ricasını kabul ettiğini söyler. Ché ise, kıtanın tamamında gerçekleşecek bir devrim için Bolivya’yı arka cephe olarak düşündüklerini ve bu yüzden Fidel’in ricasının yanlış anlaşıldığı ifâde edince, Monje öfkelenir. Israrla, Fidel’in böyle bir düşünceden hiç bahsetmediğini, kendisinden sadece birinin Arjantin’e geçirilmesinde yardımcı olunmasını istediğini yineleyip durur.

Ardından da, Ché’nin suratındaki şaşkınlığı görünce, Bolivya’nın sosyal ve ekonomik yapısının Küba tarzı bir devrimci harekete uygun olmadığını, geçici bir süre için bile olsa Ñancahuazú’da bir gerilla birliğinin barınamayacağını belirtir. Monje’ye göre, Ñancahuazú, gerilla için bir tuzaktır, bir iki yerli tesadüfen gerillaları görüp de para için askere ihbarda bulunmazsa bile, gerillalar, eninde sonunda açlıktan ölmeye mahkumdurlar. Çünkü, Ñancahuazú’da, ne bir av hayvanı ne de yenecek bir bitki vardır. Monje, son olarak, “İdareyi bana bırak, sizi buradan Arjantin’e geçireyim!” der.

***

Kafası karışık olan Ché, adamın idareyi kendisine bırakma önerisini yanlışlıkla gerillanın başına geçmek isteği olarak algılamıştır. Moskova’nın örtülü bütçesinden elli bin dolar para alan bu adamın gerillanın başına geçmek isteğini tuhaf bulmasına karşın, onun, Ñancahuazú’da, insan, av hayvanı ve yiyecek bulunmadığını söylerken de, haklı olduğunu düşünüyordu. Monje, ayrıca, Bolivya Komünist Partisi’nden arkadaşlarının Ñancahuazú için Küba’ya uygunluk vermişlerse, bunu, Ñancahuazú’nun gerillaları Arjantin’e geçirebilecekleri en uygun bölge olduğunu düşündüklerinden yaptıklarını ifâde etmişti: “Yoksa, Ñancahuazú’daki gerilla faaliyetlerine ve Bolivya’nın bir arka cephe olarak düşünülmesine itiraz ederdik.”

***

Mario Monje konuşurken Ché’nin suratının öfkeden mosmor kesildiği ve güçlükle nefes alabildiği kayıtlara geçmiştir. Oysa, Ché, Kongo’dan sonra, adamlarıyla birlikte Peru’da bir arka cephe tasarlarlarken, kendisine Fidel’den bir mektubun geldiğini çok iyi anımsıyordu. Arkadaşlarına da okuduğu bu mektupta, Fidel, Bolivya için Mario Monje ile anlaşmaya varıldığını belirtmişti. Bunun üzerine de, Peru’dan vazgeçip, Bolivya hazırlığı yapmaya başlamışlardı. Artık, aklı, Monje’nin söyledikleriyle Fidel’in yazdıkları arasında gidip geliyordu: Ñancahuazú’nun bir ölüm tuzağı olduğu kesindi de, Fidel’in sırf SSCB parası için devrimi yapan arkadaşlarını hile ve desise ile Ñancahuazú’ya göndermiş olmasınaysa bir türlü inanamıyordu...

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum
Bunlar da İlginizi Çekebilir