Görüşler

Emperyal dillerde yolsuzluk tanımı ve kapsayıcılık

Emperyal dillerde yolsuzluk tanımı ve kapsayıcılık

Göçebelik ile emperyal karakter arasındaki ilişki, sanıldığının aksine çelişkili değildir. Göçebe diller sabit normlardan çok, bağlamsal ve ilişkisel mantıkla işler. Bu özellik, onları hegemonik değil, yayılmacı ve kapsayıcı kılar. Türkçe, anlam genişlemesine ve kavram ithaline açıklığı sayesinde başka kültürleri dönüştürmekten çok içselleştirerek “birleştirici” bir emperyal işlev görebilir.

GİRİŞ

İran seyahatim sırasında Tebrizli bir Türk akademisyen dostum, Farsçanın topluluklar üzerindeki dönüştürücü ve emperyal etkisini ihmal etmemem gerektiğini hatırlatmıştı. Bu düşünce, son yazımda Rusya’nın tarihsel üstünlüğünü belirleyen kültür, sanat ve bilim gibi unsurların karşılaştırmalı analizi bağlamında yeniden gündeme geldi. Yazıyı inceleyen bir uzman arkadaşım, Rusya’nın tarihsel emperyal karakterinin oluşumunda Rusçanın etkisinin belirleyici rolünden söz etti. Böylece, Rusya, İran ve Türkiye’yi merkeze alarak; bu üç ülkenin dilleri olan Rusça, Farsça ve Türkçenin hem kültürel hem de siyasal işlevleri bağlamında karşılaştırmalı bir analiz yapma gereği doğdu.

Bu bağlamda bir arkadaşım, Türkçedeki yolsuzluk kavramına dair dikkat çekici örnekler sundu. İngilizce ve Almanca’da yolsuzluk anlamına gelen corruption/Korruption, çürüme, yozlaşma, yapısal düzenin bozulması gibi ahlaki ve kurumsal bir ihlali çağrıştırırken; Türkçede yolsuzluk, “yolunu bulmak”, “işini bilmek”, “köşeyi dönmek”, “bal tutan parmağını yalar” gibi deyimlerle neredeyse gündelik hoşgörüyle karşılanan bir olguya dönüşmektedir. Elbette bu tespitleri yaparken Rusça ve Farsçanın yolsuzluk kavramını nasıl çerçevelediğini incelemek de anlamlı olacaktır.

DİLLERDE YOLSUZLUK ALGISI

Rusçada yolsuzluk, genellikle torpil, araya adam koymak, sorunları usulsüz yollarla çözmek ve komisyon almak gibi pratiklerle ilişkilendirilir. Farsçada ise yolsuzluk daha çok işleri “tanıdık” aracılığıyla yürütmek, dolaylı yollara sapmak ve kamu ile özel alan arasındaki sınırları ihlal etmek biçiminde ortaya çıkar. Üç dilde de yolsuzluk yalnızca hukuki ya da ahlaki bir sapma değil, aynı zamanda kökleşmiş bir toplumsal ilişki tarzıdır.

Türkçede bu ilişki biçimi, göçebe-örfi zihniyetin “esneklik” ve “bağlantı” merkezli yapısıyla meşrulaştırılır. Hukukî olmaktan çok sosyal olarak tolere edilen bir durum hâline gelir. Rusçada yolsuzluk, sistemin içsel çöküşüne dair bir kabulün parçası olarak ironik bir biçimde normalleştirilir; ahlaki bir sapkınlık değil, hayatta kalma stratejisidir. Farsçada ise yolsuzluk, dini ve estetik anlatılarla örtülerek kamufle edilir; fakat halk sistemin ikiyüzlülüğünün farkındadır. Bu üç dilden yalnızca biri – belki de Rusça – yolsuzluğu doğrudan hicvedip ifşa etme kapasitesine sahiptir. Türkçe ve Farsça ise rüşvet ve kayırmayı daha çok görünmezleştiren, kaderle veya sistem içi olağanlıkla açıklayan yapılara sahiptir.

Özellikle Türkçenin göçebe geçmişi, yazılı hukuk ve kalıcı kurumlardan ziyade âdet ve ilişkisel örf sistemine öncelik verir. Bu da yolsuzluğu bir sapma değil, sistemin uzantısı gibi gösterir. Sonuçta, her üç dilde de yolsuzluk yalnızca bir suç ya da istisna değil, belirli zihinsel ve kültürel kodlarla yeniden üretilen bir toplumsal mekanizmadır. Bu nedenle dil, yolsuzluk olgusunu hem yansıtan hem yeniden şekillendiren kolektif bilinçdışı unsurların bir aynasıdır.

DİLLERDE DÖNÜŞTÜRÜCÜLÜK

Şimdi Türkçe, Rusça ve Farsçanın yalnızca yolsuzluk algısı değil, aynı zamanda emperyal-dönüştürücü bir dil olma kapasitesini tarihsel bağlamda karşılaştırmalı biçimde inceleyelim. Bu karşılaştırmayı dört başlık altında yapacağız: tarihsel yayılma gücü, kültürel asimilasyon potansiyeli, zihinsel derinlik ve kurumsallaşma düzeyi.

TÜRKÇE:

Yayılma Gücü olarak Orta Asya’dan Balkanlar’a uzanan geniş bir sahada, özellikle Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde askerî ve yönetsel dil olarak kullanıldı. Ancak kavramsal derinlikten çok, pragmatik kullanıma dayandı. Asimilasyon Gücü ise Osmanlı döneminde askerî ve bürokratik sınıflar Türkçe konuşsa da, yerel halkların anadillerini korumasına büyük ölçüde olanak olarak hissedildi. Dönüştürücü değil, birlikte var olmayı önceleyen bir dil siyaseti izlendi. Zihinsel Derinlik’de Arapça ve Farsçanın entelektüel mirası üzerine inşa edildi. Özgün felsefi üretim kapasitesi sınırlı kaldı. Kurumsallaşmada Osmanlıca aracılığıyla yönetim dili olarak kurumsallaştı; ancak halkla arasında mesafeli bir yapı sürdürdü. Bir bakıma ideolojik değil pragmatik bir emperyal karakter Türkçe taşıdı.

RUSÇA:

Yayılma Gücü olarak Çarlık ve Sovyetler aracılığıyla Doğu Avrupa’dan Orta Asya’ya kadar etkili oldu. Asimilasyon Gücü ise Russifikasyon politikalarıyla dil, kültürel kimliğin dönüştürücü aracı hâline geldi. Eğitim ve medya ile düşünme biçimleri de dönüştürüldü. Zihinsel Derinlikde 19. yüzyıldan itibaren edebiyat ve felsefe alanında (Dostoyevski, Tolstoy, Berdyaev) güçlü bir üretim yaptı. Sovyet döneminde ideolojik üretimin dili hâline geldi. Kurumsallaşma hususunda Parti, akademi, üniversite ve medya gibi kurumlarla sistemli biçimde yerleşti. Emperyal bir dil olarak, düşünme biçimini de dönüştürdü.

FARSÇA:

Yayılma Gücü: Devlet desteği olmadan bile Abbasi ve Osmanlı saraylarında edebi dil olarak yaşadı. Hindistan’daki Babür sarayında resmî ve kültürel dildi. Asimilasyon Gücü: Estetik ve edebi etkisiyle, başta Türkçe ve Urduca olmak üzere birçok dili etkiledi. Zorlayıcı değil, cezbedici asimilasyon uygular. Zihinsel Derinlikde Tasavvuf, siyaset felsefesi ve ahlâk alanlarında yüksek üretkenlik gösterdi (Attar, Mevlana, Nizâmü’l-Mülk). Kavramsal netlikten çok, estetik yoğunluk ön plandadır. Kurumsallaşma hususunda Kurumsal düzeyi sınırlı kaldı; fakat etkisi kalıcı ve derindir. Bir “dil imparatorluğu” estetiği sunar.

TÜRKÇENİN GÖÇEBE EMPERYAL KARAKTERİ

Türkçe, bir arada yaşatan, melez ve pratik bir dildir. Emperyal tahakkümden çok, müzakereye açık bir karakter taşır. Bu yapı, onun yolsuzluğa dair dilsel hoşgörüsünü de açıklar: Türkçe, ahlaki değil, işlevsel bir düzlemde yolsuzluğu yorumlar.

Göçebe doğasına rağmen, Türkçe tarih içinde yönetsel aygıtlarla (Selçuklu, Osmanlı), eğitim kurumları ve zorunlu devlet aygıtlarıyla (Cumhuriyet), kültürel cazibe unsurlarıyla (21. yüzyılda dizi ve medya dili) belirli dönemlerde emperyal işlevler görebilmiştir. Ancak bu işlevler, Batı dillerindeki gibi içselleştirici değil, dışsal ve konjonktüreldir. İfade ettiğimiz gibi Pragmatik emperyallik olarak adlandırılabilir.

Dolayısıyla Türkçenin emperyal-dönüştürücü potansiyeli, kendi iç yapısından çok, onu taşıyan zihniyetin felsefî derinliği ve etik tutarlılığına bağlıdır. Bugün için bu potansiyel vardır; ancak kurumsallaşma ve kavramsallaşma düzeyinde halen gelişmeye açıktır.

SONUÇ

Göçebelik ile emperyal karakter arasındaki ilişki, sanıldığının aksine çelişkili değildir. Göçebe diller sabit normlardan çok, bağlamsal ve ilişkisel mantıkla işler. Bu özellik, onları hegemonik değil, yayılmacı ve kapsayıcı kılar. Türkçe, anlam genişlemesine ve kavram ithaline açıklığı sayesinde başka kültürleri dönüştürmekten çok içselleştirerek “birleştirici” bir emperyal işlev görebilir. Bu durum, Batı dillerinin sömürgeci ve standartlaştırıcı yapısının tersine, Türkçeye heterojen kapsayıcılık niteliği kazandırır.

Sonuç olarak, Türkçe, Rusça ve Farsça’nın her biri, tarihsel ve kültürel bağlamda farklı yollarla emperyal diller hâline gelmiştir. Türkçe, ilişki merkezli; Rusça, otoriter ve ideolojik; Farsça ise estetik ve ahlaki bir hegemonya kurar. Her biri kendi yolsuzluk algısını, kültürel kodlarını ve zihinsel derinliğini bu dilsel yapılar üzerinden kurar ve yeniden üretir.

YORUMLAR (4)
4 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Bunlar da İlginizi Çekebilir