Görüşler

‘Fatma’ ve iki Türkiye

‘Fatma’ ve iki Türkiye

Sabancı Üniversitesi Rektör Yardımcısı E. Fuat Keyman “Dizilerle de olsa, Türkiye’nin, ikinci Türkiye’nin, öteki Türkiye’nin konuşmaya, düşünmeye, tartışmaya başlaması önemli bir gelişme” değerlendirmesinde bulunuyor.

Konuşamayan ya da konuşturulmayan Türkiye, artık dizilerle de sorunlarını, gerçeklerini, karmaşıklıklarını konuşuyor. 

Muhalefet partileri, yerel yönetimler, sivil toplum, alternatif medya gibi, yeni ve başarılı diziler sayesinde de Türkiye’yi konuşmaya başladık.   

Son dönemlerde, Psikiyatriden Sosyal Psikolojiye uzanan geniş alanda yaşanan “psikolojinin önlenemez yükselişi” sürecini, “Masumlar Apartmanı”, “Kırmızı Oda”, “Doğduğun Ev Kaderindir”, ve bu dizlere son olarak eklenen “Camdaki Kız”da izliyoruz. 

Yıkıcı kutuplaşmadan ekonomik ve kimliksel eşitsizliklere ve çarpık kentleşmeye uzanan sorunları ve iç içe yaşanan ilişkileri, Netflix’de, çok izlenen “Bir Başkadır” diziyle izlemiş ve konuşmuştuk. 

Bir Başkadır ile Türkiye’yi konuşmaya, daha önemlisi, düşünmeye ve tartışmaya başlamıştık. 

Şimdi, yine Netflix’de yayınlanmaya başlayan ve çok izlenenler kategorisine girmeye aday “Fatma” ile Türkiye’yi konuşma, düşünme, tartışma sürecine devam edeceğiz gibi gözküyor. 

Bir Başkadır, hakim ve egemen iktidar söyleminden farklı bir Türkiye tablosusunu sunuyor ve bizi bu tablo yoluyla Türkiye’yi tartışmaya davet ediyordu.   

Fatma, bu tabloyu, değindiği sorunlar ve ilişkilerle daha da zenginleştiriyor.  

İlginçtir, ve de, vurgulamak da gerekiyor: Bir Başkadır’ın baş rolünde, evlere temizliği giden emekçi kadın Meryem vardı; Fatma’nın baş rolünde de, evlere temizliğe giden emekçi kadın Fatma var.  

Her iki dizide de, kadınlar, daha somutta evlere temizliğe giden emekçi kadınlar üzerinden yapılan Türkiye alegorisinin yansıttığı bir Türkiye tablosu ortaya çıkıyor. Bu da, altı çizilmesi gereken önemli bir nokta. 

Bu Türkiye tablosu, aşırı kalkınmacı, devlet güvenliği-temelli, ve lidere mutlak sadakat üzerinden  kurulan; kamusal ya da özel, görsel ya da yazılı yerleşik medya alanında hangi konuların ve kimlerin konuşuşup konuşmayacağına kendisi karar veren; vatandaşları “makbul vatandaşlar ve ötekileri” olarak ayıran egemen siyasetin çizdiği Türkiye tablosundan farklı, hatta ona zıt bir tablo. 

Bu Türkiye tablosu, hakları yenmiş, yaşamlarına müdahale edilmiş, özgürlükleri kısıtlanmış,  şiddete maruz kalmış, güçsüzleştirilmiş, iktidar ve güçlü olanlar tarafından dinlenmeyen, görülmeyen, varlıkları hissedilmeyen, iş-aş-temel ihtiyaçlar için büyük mücadele veren çalışanların, emekçilerin, en genelinde halkımızın, insanlarımızın, ve onların sorunlarının, trajedilerinin, ve yaşam kavgalarının anlatıldığı bir tablo.  

“İki Türkiye” dediğim gerçekliğin, iktidar tarafından konuşulması pek istenmeyen insanlarını ve sorunlarını bu dizilerde izliyoruz.  Konuşmayan-Konuşturulmayan Türkiye, bu dizilerle konuşuyor, ve “İkinci Türkiye”, “Öteki Türkiye”, ya da “Türkiye Gerçeği” tablosu olarak ortaya çıkıyor. 

Fatma’nın, dizi olarak çok iyi yazılmış ve kurgulanmış Türkiye alegorisinde,  emekçi bir kadının, kocası Zafer’i ararken seri katile dönüşmesini izliyoruz.   

Aziz Nesin’in muhteşem eseri, “Yaşar Ne Yaşamaz” ile Giorgio Agamben’in “Homo Sacer”in görülmeyen, fark edilmeyen, duyulmayan, ve “yaşayan yok niteliğindeki özne ” kavramının bir birleşim noktasını temsil eden Fatma, temizlikçi kadından seri katile geçişini rahatlıkla yapabiliyor. Polislerin arasındayken görülmüyor; anlatırken duyulmuyor; varlığıyla hissedilmiyor.   

Öteki Türkiye’nin, sınıf-eşitsizlik-vatandaşlık ekseninde farkedilmeyen öznelerinden Fatma, kadına ve çocuğa karşı şiddet, engelli çocuk hakları, zenginin hukuk içindeki gücü, karar vericilerin okuldan hukuka vicdansızlıkları, v.b konuları kısa anlatılarla çok iyi işliyor.  Kürt sorunu da, insani boyutu içinde, kimlik-sınıf ve ekonomik/refah eşitsizliği ilişkisinde işleniyor, konuşuluyor.    

“Devlet Bekası-Lidere Mutlak Sadakat” ekseninde işleyen; “Devlet ve devlet güvenliği herşeyden, her sorundan, herkesden önce gelir” anlayışını anlatan Türkiye tablosunun pek hoşuna gitmeyecek olayları, sorunları, ilişkiler ağını  Fatma’da görüyoruz.  

Fatma, İkinci Türkiye’nin, Öteki Türkiye’nin insani ama trajik tablosunu, ve bu tablonun birbirinin içine geçmiş konularını, sorunlarını, ilişkilerini başarılı olarak bir arada  tutuyor ve anlatıyor. 

Dizilerle de olsa, Türkiye’nin, İkinci Türkiye’nin, Öteki Türkiye’nin konuşmaya, düşünmeye, tartışmaya başlaması önemli bir gelişme.  Çünkü, orada, en son örneği Fatma’da, Türkiye Gerçeği var ve yaşanıyor.

Ve orası, İki Türkiye içinde, Türkiye’nin geleceğinin kurulacağı alan olma potansiyelini taşıyor.  

Hikayesini kaybetmiş Türkiye’nin “yeni hikayesi”, belki de, İkinci Türkiye tablosundan çıkacak. 

[email protected]

YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum
Bunlar da İlginizi Çekebilir