Görüşler

Hakikat sonrası çağda medya ve popüler kültür

Hakikat sonrası çağda medya ve popüler kültür

Maltepe Üniversitesi İletişim Bilimleri Doktora Öğrencisi Mehmet Utku Şentürk “Popüler kültürün en önemli özelliği benzeştirici işlevi” diyor.

Günümüz insanı, her gün görmeye alıştığı ve zararsız olduğuna inandığı şeylerden kuşkulanmak zahmetini göze alamayacak kadar duyarsızlaştırıldı. Biraz kuşkulanmalı, çünkü her gün görmeye alıştığı kitle iletişim araçlarının modern teknolojinin katkıları sonucu evrilmesine bağlı olarak; sistemin kitleleri etkisizleştirme yöntemleri de bu modernleşmeye bir anlamda ayak uydurmak zorunda kaldı. Artık insanlar kendilerine ait dünyalarında bile televizyon gibi güçlü bir medya aracılığıyla manipüle edilebiliyorlar.

Televizyonun karşısına oturan her izleyici, televizyon muhabirlerinin müthiş girişkenlikleri ve gerçeği yansıtabilmek uğruna cansiperane çabaları sayesinde, dünyada olan biten her şeyi bütün gerçeklikleriyle izleyebildiğine inanıyor. Oysa iletişim bilimci Arthur Asa Berger’ın deyimiyle, kitle iletişim araçlarıyla yansıtılan gerçekler, her zaman gerçeği yansıtmayabilirler. Çünkü insanın kontrolündeki kamera, bir tek noktayı veya objektifin görüş alanına giren yerleri görüntüleyebilir sadece. Kamera, arkasında kalan diğer mekânlarda yaşanmakta olan belki de daha önemli olayları izleyicinin gözünden kaçırmış olur. Hatta kimi zaman, o görülmesi gereken gerçekleri görmezlikten gelip, izleyici kitlesini yanıltabilir de. Böylece televizyon, gerçekleri yansıtan bir araç olması gerekirken, gerçekleri “gerçeğimsiler” üreterek gizleyen bir kitle iletişim aracına dönüşmektedir.

Arthur Asa Berger, “televizyonun yumuşaklığı (artık yaşamımızın önemli bir parçası haline gelen) parlaklığı, göz kamaştırıcılığı, hemen her şeye nüfuz ediciliği, onun gücünü görmezden gelmemize neden olmaktadır” diyor ve televizyonun, bir an önce yenmek için yığınla çaba sarfettiğimiz bağımlılıklar yarattığını, dolayısıyla televizyon mahkûmları olduğumuzu belirtiyor. İnsanların bu mahkûmiyeti de, onların daha kolay idare edilebilir ve yönlendirilebilir hale gelmesine yol açıyor.

Ortaçağın toplumsal yapısında kilise ve feodal beylerin el yazmaları ve yerel iletişim araçları nasıl etkili bir rol oynuyor idiyse, bugünkü modern-kapitalist toplumların yaygın tüketime dayalı evrensel yapısında basın, sinema, radyo ve televizyon gibi kitle iletişim araçları, benzer rolleri devraldılar. Eflatun, ideal sistemin boyutlarını, siyasal önderin sesini duyurabileceği ölçüde sınırlandırır. Bugün ise kitle iletişim araçları, siyasal iktidarın etkileme gücünü evrenselleştirmiştir.

Popüler kültür ise hayatımızın içine sızmış bir kavramdır. Genel bir tanım yapmamız söz konusu olursa; Popüler kültür, yöneten sınıfların, kültürel değerleri ve gelenekleri, egemen ideolojileri doğrultusunda yeni formüller biçiminde yansıtarak yarattıkları, bağımlı bireylere sundukları kültürdür. “Popüler kültür, gündelik yaşamın kültürüdür. Dar anlamıyla, emeğin gündelik olarak yeniden üretilmesinin bir girdisi olarak eğlenceyi içerir. Geniş anlamıyla, belirli bir yaşam tarzının ideolojik olarak yeniden üretilmesinin ön koşullarını sağlar.”

Kültür belli bir yaşam biçimini anlattığında, bu yaşam biçimini yaşayanlar, kendilerinden farklı biçimde yaşayanlara farklı biçimde yaklaşmışlardır. Bu yaklaşımlardan önde gelenlerden ikisi gıpta etme ve özenme, diğeri ise, küçümsemedir. Amerikan kültürü fiziksel doyum yanında, kullanım yoluyla kendini kendinden ve diğerlerinden başka (daha iyi ve üstün) gören psikolojik doyum sağladığı için, özellikle Amerika dışındaki insanlar tarafından, oldukça “üstün” bir karaktere sahip olarak nitelenir. Bu niteleme elbette sadece Amerikan kültürüne özgü değildir. Kentlinin köylüyü küçümsemesini, Amerikan pop müziği hayranının Türk müziğinin belli bir biçimini maganda kültürü olarak nitelemesini buna örnek olarak verebiliriz. Kültürün bir başkasını “kültürsüz” olarak küçümsemesi, o kültürün hem kendini üstün görmesi hem de “kültürsüz” olarak nitelediğine karşı kendini korumasını anlatır.

Popüler kültür kullanım ve tüketim kültürüdür. Kullanım ve tüketim popülerin üretiminin ilk safhasından son-kullanım safhasına kadar her safhada vardır. Popülerin yaratılmasında, diğer popülerler kullanılır: Popüler spor; popüler sporcu ve sanatçılar; popüler edilen fikirler ve ideolojiler; popülerleştirilmiş anneler ve kaynanalar; popüler televizyon ve televizyon programları; popüler magazin ve dergi kahramanları; ve elbette zaman ve dil sınırlarını aşan popülerlerin en popüleri seks ve seksüel umutlar... Popülerlerle paketlenmiş popüleri, tüketiciler alır ve popüleri boğazlarına, saçlarına, yüzlerine, midelerine, üstlerine, ayaklarına “uygulayarak” popülerin popülerleştirilme sürecini tamamlarlar. Bu tamamlamada, tüm pazar mekanizması memnun gülümser; popüler makyajı bittiği için, kendi olmayan kendini kendine ve başkalarına göstermeme telaşındaki popçu, popüler makyajını alıncaya kadar tedirgindir, huzursuzdur; popülerini alır popçu, sürer ve kendini bulur, gülümser. Bunu her gün pazar mekanizması ve popçu yapar. Popüler pazar, doğal rengi kaçmış ve kullanım maddesine bağımlı duruma gelmiş popçunun özgürlüğü türküsünü okur. Yıllardır bir kez bile kendine kendi olarak bakmaktan korkan popçu, kendini kendinden alan popülerlerden birine kurtarıcı olarak sarılıp özgürlüğünü ifade eder: Kendinin sandığı önemli kendi olur.

Popüler kültürün orijinine ilişkin tartışmalar akademisyenler arasında halen devam etmektedir. Kültürel çalışma kuramcıları, kitlesel üretime geçişin (dolayısıyla dağıtımın ve tüketimin kitleselleşmesinin) bugün anladığımız anlamdaki popüler kültürün oluşmasının habercisi olduğunu ileri sürerler. Bu olguyu hazırlayan dinamik olarak, 19. yüzyıl sonlarında çeşitli toplumsal değişim ve dönüşümlere neden olan sanayi devrimi alınır. Sanayi toplumunda iletişim her şeyin merkezine gelip oturur. Bu dönemde yazılı kültürün yaygınlaşmasıyla ve daha sonra 20. yüzyılda ‘audio-visual’ kültüre geçişle popüler kültürel formların oluşumu ve gelişimi arasında sembiyotik bir ilişki vardır. Günümüzde popüler kültür medya ve eğlence endüstrilerinin önemli bir pazarı haline gelmiştir.

Popüler kültürün en önemli üretim araçları olan medya “gerçek” kültürü hammadde olarak kullanır; çeşitli yönlerini yeniden yaratarak, değiştirerek, şekillendirerek yeniden üretir. Modern insanın kültürel tercihlerini düzenleyen medyanın sonuç itibarıyla yaptığı şey, gerçeğin kurgusallaşmasıdır. Bu ürünlerde kurgusallaştırılan gerçeklik, çoğu zaman güç ilişkilerini ve iktidarı meşrulaştırmaya yarar. Düşünmeden tüketilen, eleştirel bilincin gelişmesine fazla olanak tanımayan, sisteme olan inancı destekleyen bir kültür yaratılır. Popüler kültür ürünleri, içinde yaşadığımız kültürü dolayımlar ve üretir. Bu kültür de toplumda “hakim” tanımları üretir ve güç dengelerini meşrulaştırarak bunların devamını sağlar. Ancak popüler kültür yalnızca egemen sınıfların ideolojilerini yansıtan bir kültür değil, çok sayıda çelişkili öğeyi içinde barındıran farklı grupların (sınıfsal, etnik, cinsel vs.) mücadele alanıdır.

Popüler kültürün önemli bir özelliği, sosyal sınıf ayrımı yapmadan her kesimi etkilemesidir. Toplumsal standartlaşmayı hedefleyerek ulaşabileceği kadar geniş kesimlere ulaşır. (standart tüketici kitle). Standartlaşma süreci içerisinde alt kültürleri kendi bünyesinde eritip kültürel çeşitliliği engeller. Bireysellik ve fark yaratma temasını kullanıp, kolektif davranışlar (aynı tip düşünme, hissetme, hareket etme) oluşturur.

Türkiye’ de bireysel (sözde) özgürlük anlayışı, medyanın iktidarlarla işbirliği sonucu yaratılmış olan değerlerini topluma sunması ve bireysel özgürlüklerin sadece medyaca sunumu yapılan (üretilmiş, yapay) değerler arasındaki seçime bağlı bir olaymış gibi algılanmasına neden olmuştur. Popüler kültür, kitle kültürünün somut şekillerinden biridir.. Kitle kültürü tekelci kapitalizmin hem mal hem de imajlar satışını yapan, uluslararası pazarın değişmelerine ve ihtiyaçlarına göre biçimlenip değişen, önceden-yapılmış, önceden kesilip biçilmiş, paketlenip sunulmuş bir kültürdür. Kitle kültürünün bilinç endüstrisi hayatın can sıkıcı görünümlerini biz hayatın gerçekleriyle yüz yüze gelemediğimizde bizi rahatlatmak ve yapay bir gerçeklik ortamı yaratarak toplumdaki efendi/köle ilişkisini, yabancılaşmayı, eşitsizliği, insan ilişkilerine sinen iki yüzlü maddiyatçılığı...vs. gözlerden uzak tutmak için unutturur. İnsanlar da çevrelerinde oluşan bu yapay gerçeklik sayesinde hayatlarını daha ‘rahat’ bir şekilde sürdürürler.

Kitle kültürü bizlere bir yapay gerçeklik ortamı sunarak, sistemin sorunlarını gözlerden uzak tutsa bile, insanların yeni arayışlar içine girmesinden onları alıkoyamaz. Çünkü insanlar durmadan yeni sıkıntılar, yeni acılar, yeni öfkeler, yeni beklentiler... Vs. edinirler. Popüler kültür işte bu noktada devreye girer ve seri üretim tarzıyla ucuz, basit, herkesin kolayca erişebileceği, tüketilmeyi talep eden ikonlar -pop müzik ürünleri, yiyecek, içecek ve giyim malzemeleri, dergiler, spor, tv dizileri, çeşitli teknoloji ürünleri... Vs.- üreterek, kitle kültürünün yarattığı yanılsamanın daha da güçlenmesini sağlar. Bu yanılsama sayesinde insanlar hem aynılaşan yaşam karşısında bir ait olma duygusu ve bir statü kazanırlar hem de sorunlarından biraz uzaklaşıp yaşamlarını öyle ya da böyle sürdürebilmek için enerji toplarlar.

Popüler kültürün ya da Can Kozanoglu’nun deyimiyle “pop çağı kültürü”nün en önemli özelliği benzeştirici işlevidir. Bunu da bireylere çeşitli kimlikler sunarak yapıyor. Batılılık, doğululuk, keskin laiklik, dindarlık, modernlik, milliyetçilik, şiddet, barışçılık, çılgınlık, duygusallık vs.

Popüler kültürde her şey imaj üzerine kuruludur; kim olduğu, ne söylediği önemli değil. Televizyona çıkıp sürekli beyanat verenlere Pierre Bourdieu (fast-thinker / hazırcevap) diye bir nitelemede bulunuluyor. Artık sizin imajınız, söylediklerinizin ve tutumlarınızın önüne geçiyor. Medya, ekonomide, siyasette, sporda ve sanatta yıldızlaşan imajlar yaratıyor. Eğer bir konu tartışılacaksa ne konuşacakları belli olan bu starlara söz veriliyor. Bu kapitalist sistemin medya mantığının bir uzantısıdır. Bu sistem devam ettikçe bu böyle devam edecek. Hakikat sonrası çağda artık gerçeklerin bir önemi yok; her şey sahte, her şey taklit.

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum
Bunlar da İlginizi Çekebilir