Görüşler

Kosova’nın Kuzeyinde De Facto Sorunsalı

Kosova’nın Kuzeyinde De Facto Sorunsalı

Balkanlar üzerine araştırmalar yapan Savaş Hoştaş, uluslararası aktörlerin de dahil olduğu Kosova-Sırbistan gerilimine mercek tutuyor.

Yugoslavya’nın dağılmasının hemen akabinde Balkan ülkeleri bağımsızlıklarını ilan ettiler. Bu kapsamda Slovenya’dan Bulgaristan’a kadar sorunsuz geçen ayrılma ve bağımsızlık süreçleri Bosna-Hersek ve Kosova için aynı olmadı. Günümüzde dahi devam eden bu sorunlar uluslararası konjonktürün bu ülkelere müdahalesiyle kurgulanan siyasal sistemlerin çatışmalarına sahne oluyor.

1992-1995 Bosna-Hersek Savaşı bilindiği üzere Dayton Anlaşması (aslında ateşkes) ile sonuçlandı. Ancak Bosna’ya ciddi anlamda bir deli gömleği giydirilerek Sırbistan kontrolünde, Hırvatistan güdümünde ve BM yönetiminde karmakarışık bir ülke inşa edildi. Ülkede kurgulanan siyasal sistemin yanı sıra devlet içerisinde devletçik oluşturma fikri günümüze kadar ciddi sorunları beraberinde getirdi. Savaş sonunda Bosna-Hersek’in toprak bütünlüğünü ve egemenliğini tanımayan ve Bosna’dan istediğini alamayan Sırbistan yönünü bu defa Kosova’ya çevirdi.

1998-1999 yıllarında yaşanan trajik savaş, NATO’nun Kosova’ya müdahalesi ile sonlandı. Ancak Bosna’da her ne kadar parçalanmış da olsa toprak alan Sırbistan, Kosova’nın statüsünü tanımadı. Uluslararası toplumun tüm girişimlerine rağmen Kosova’nın bir devlet olarak tanınması şiddetle reddedildi. 2008 yılına kadar tüm girişim ve diyalog süreçlerinden sonuç alınamayınca Kosova tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etti. Hali hazırda 97 ülke Kosova’nın bağımsızlığını tanırken başta Rusya ve Rusya’nın Balkanlar’daki aparatı olan Sırbistan Kosova’nın bağımsızlığını tanımamaktadır.

Kosova’nın bağımsızlığını “de facto” olarak gören ülkeler ve böyle görmese dahi “de facto” gibi hareket edenler sebebiyle ülkede meydana gelen vakıalar günden güne artmaktadır. Özellikle son günlerde Kosova’nın kuzeyinde -ki burada Sırp etnik mensubiyete sahip olanlar çoğunluktadır- yaşananlar ülkenin hukuki statüsünün sürekli dış müdahaleye maruz kalmasının yansıması olarak görülmektedir.

Yugoslavya dağılınca Yugoslav ordusunun tüm mühimmat, askeri teçhizat ve silahları Sırbistan’da kalmıştı. Mitroviça ve Banjska bölgelerinde yaşanan saldırılar resmî kaynaklara göre bu silahlarla yapılıyor. Kosova hükümeti Kosova polisine ya da askerine yapılan saldırıları terör saldırısı olarak nitelerken, Sırbistan saldırıları Sırpların yaptığını doğruluyor. Son yaşanan menfur saldırıda 30 kişilik Sırp paramiliter grup Kosova polisine ateş açmış ve 1 polisi şehit etmişti. Bu grubu takip edip 4 teröristi etkisiz hale getiren Kosova güçlerinin bu operasyonunu ülkeye saldırı olarak niteleyen Sırbistan, paramiliter grubu savunurcasına ülkede ulusal yas ilan etti.

Uluslararası toplumun yaptırım gücünü elinde bulunduran ülkeleri Kosova’ya yapılan saldırıyı kınarken, diğer taraftan Sırbistan’ı desteklemeye devam ediyor. Rusya’nın Balkanlar’daki etkisini kırmak ya da Sırbistan’ın Rusya’ya daha fazla entegre olmasını engellemek için Kosova’da yaptıklarına kayıtsız kalıyor. Gerek 1999 ve gerekse 2008 tarihi dönemeçleri başta olmak üzere günümüze kadar birçok kez tarafları bir masada toplayan bu yapılar henüz bir arpa boyu yol alamadı ya da almak istemedi.

Mevcut dünya konjonktüründe yeni bir savaş istenmediğinden olayın sürekli sürüncemede tutulduğu görülüyor. 97 ülkenin dışında Kosova’yı tanımayan ülkelerin bir an önce tam bağımsız olarak ülkeyi tanıması, Kosova’nın AB’ye tam üyeliğinin sağlanması yeni bir Ukrayna krizini engelleyebilecekken, Kosova yaptırıma maruz bırakılıyor.

Azerbaycan’ın Karabağ’daki başarısı ve haklı davasını örnek göstererek Kosova’nın Sırbistan toprağı olduğuna gönderme yapılıyor. Bosna’daki Sırp Cumhuriyeti’nin sorunlu başkanı! Milorad Dodik, İlham Aliyev’i Karabağ başarısından dolayı tebrik ederken, Karabağ’ın Azerbaycan’a entegrasyonu için iş birliği içerisinde olacağını açıklamasının altında hem Bosna topraklarının hem de Kosova’nın bir gün Sırbistan’a bağlanacağı hayali olduğu aşikardır. Maalesef Dodik ve benzerlerinin uluslararası topluma rağmen bu cümleleri sarf etmesi Kosova’nın gerek kuzeyinde gerekse Sırpların çoğunlukta yaşadığı bölgelerde sorunların bitmeyeceğinin yansıması olarak görülüyor.

Kosova’da yaşanan menfur saldırıları kınamaktan öte bir şeyler yapılması gerekiyor. Kurti ve Vuciç sorunların çözümü için KFOR yönetiminin daha aktif olmasını talep ediyor ancak KFOR yetkililerinin taraflı ve pasif tutumları hiçbir sorunu çözmüyor. Kaldı ki her saldırı sonrası hem olayı kınayıp hem de saldırıyı gerçekleştirenlere sahip çıkan Vuciç bununla da kalmayıp “Sırp Belediyeler Birliğinin” kurulmasını dile getiriyor. Kararın KFOR’daki Türk Askeri Birliğinin varlığından dolayı çıkmadığı aşikâr olmakla birlikte yakın zamanda AB üyeliği kartının kullanarak bu birliğin kurulması yönünde Kosovalı yetkililerin ikna edileceği düşünülüyor.

Ez cümle, Kosova’nın “de facto” durumu karşılıklı tavizler ve AB’ye üyelik ile son bulabilir. Bununla birlikte Kosova’da bu ve benzeri saldırılar, bölgesel çatışmalar devam edecektir ancak Balkanlar’da yeni bir savaşın çıkması Avrupa’yı derinden sarsacağından yeni bir savaşın çıkması söz konusu değildir.

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum
Bunlar da İlginizi Çekebilir