Henüz 7 yaşındayken ağabeyinin yanında başladığı mesleği tutkuyla sürdüren 69 yaşındaki İsmet Şeref, bugün oğlu Hikmet Şeref ile birlikte tescilli Bursa bıçağını üretmeye devam ediyor.
Bursa’da 60 yılı aşkın süredir bıçak üreten İsmet Şeref, çıraklığa başladığı günkü heyecanla işine devam ediyor. Oğluyla birlikte çalışan Şeref, kestane kömürüyle ısıl işlem yapıp zeytinyağı posasında soğutma gibi geleneksel yöntemleri yaşatarak Bursa bıçağını ülke çapında tanıtmaya devam ediyor. Usta bıçakçı, “Bu işi bırakırsam ömrüm kısalır” diyor.
USTALIK YOLCULUĞU 7 YAŞINDA BAŞLADI
Bursa’da yaşayan İsmet Şeref’in bıçakçılıkla tanışması henüz 7 yaşında oldu. Ağabeyinin atölyesinde çırak olarak başladığı bu zorlu ama bir o kadar da tutkulu meslek, onun hayatını şekillendirdi. Yıllarca birçok usta ile çalışan Şeref, 1984 yılında kendi atölyesini kurdu. Geçen 62 yıl boyunca hem el emeğini konuşturdu hem de mesleğe duyduğu aşkı hiç kaybetmedi.
MESLEĞİ OĞLUNA DA ÖĞRETTİ
Baba mesleğini yaşatma sorumluluğunu taşıyan İsmet Şeref, oğlu Hikmet Şeref’i de daha çocuk yaşta yanına aldı. 5 yaşındayken atölyeye girip çıkmaya başlayan Hikmet, bir yandan üniversite okudu, diğer yandan bıçakçılığın inceliklerini öğrendi. Günümüzde hem bir fabrikanın AR-GE biriminde görev yapan hem de babasıyla üretim yapan Hikmet Şeref, geleneksel tekniklerle modern bilgileri harmanlayarak üretimi sürdürüyor.
GELENEKSEL YÖNTEMLERLE ÜRETİM YAPIYORLAR
Şeref ailesi, Bursa bıçağını üretirken çeliği makasla şekillendirme, kestane kömürüyle ısıl işlem yapma, sap takma, parlatma ve bileme gibi geleneksel aşamaları birebir uyguluyor. Isıl işlem sırasında kullanılan kestane kömürünün verdiği uçucu karbon sayesinde bıçakların sertliği artarken, bu işlem sırasında yayılan duman da ustalara zarar vermiyor.
ZEYTİNYAĞI POSASIYLA SERTLİK ARTIRILIYOR
Isıl işlem sonrası soğutma evresinde ise Şeref ailesi, yüksek asit oranına sahip zeytinyağı posası kullanıyor. Bu geleneksel teknik sayesinde bıçaklar hem hızlı hem de kaliteli şekilde soğutuluyor. Ortaya çıkan ürünler, sadece Bursa’da değil, Türkiye’nin dört bir yanında mutfaklara giriyor.
"BU MESLEK BİTMEK ÜZERE"
İsmet Şeref, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yıllarını verdiği bu mesleğe hala büyük bir tutkuyla bağlı olduğunu belirtti. “Bu işi bırakamam, çünkü ben bu işe aşığım” diyen Şeref, artık çırak ve kalfa bulmanın zorlaştığını, mesleğin bitme noktasına geldiğini söyledi. “Bir gemi gibi geldik, bir gün ineceğiz. Ama bu gemiyi yürütecek olan çocuklarımız. Yeni nesle öğretmemiz gerekiyor” diyerek çırak yetiştirmenin önemine dikkat çekti.
"HANLARIM OLMASIN, AMA BU İŞİ SÜRDÜREYİM"
Oğlu Hikmet Şeref ise çocukluğundan beri içinde olduğu mesleği büyük bir sevgiyle sürdürdüğünü ifade etti. Üniversite eğitimi alarak malzeme bilgisi kazandığını, bunu da bıçak üretiminde değerlendirdiğini belirten Şeref, “Bu meslekte büyük zenginlik hayalim yok. Ama bu dükkanda olmak, zaman geçirmek bana huzur veriyor. İnşallah hayatımın sonuna kadar bu işi sürdüreceğim” dedi.
BABA-OĞULDAN GELECEĞE MESAJ
Hem İsmet hem de Hikmet Şeref, Bursa bıçağının yalnızca bir kesici alet değil, aynı zamanda kültürel bir miras olduğunu vurguluyor. Bu nedenle ustalıklarını yeni nesillere aktarmak istiyorlar. Baba-oğul, mesleğin unutulmaması için çırak yetiştirmenin ve bu işin tanıtımının hayati önem taşıdığına inanıyor.