Adana’da 6 Şubat depremlerinde yıkılarak 96 kişinin yaşamını yitirdiği Alpargün Apartmanı davasında, müteahhit Hasan Alpargün hakkında verilen 62 kez müebbet ve toplam 865 yıl hapis cezasının gerekçeli kararı açıklandı. Yargıtay içtihatları ve doktrindeki Frank formülüne atıf yapılan kararda, sanığın “olursa olsun” diyerek hareket ettiği ve olası kastın oluştuğu sonucuna varıldığı belirtildi.
Depremin meydana geldiği 6 Şubat günü Adana Çukurova’daki Alpargün Apartmanı yıkıldı, 96 kişi yaşamını yitirdi, 1 kişi ise yaralandı. Binanın müteahhidi ve teknik uygulama sorumlusu Hasan Alpargün, deprem günü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne kaçtıktan sonra yakalanarak Adana’ya getirildi. Gözaltına alındığında gazetecilerin “Yaptığınız binanın çökmesiyle ne diyeceksiniz?” sorusuna, Alpargün “Mukadderat” yanıtını vermiş ve 13 Şubat 2023’te tutuklanmıştı.
CEZA MAHKEMELERİ ARASI SÜREÇ
27 Eylül 2024’te Adana 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Alpargün’e “olası kastla birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 62 kez müebbet ve toplam 865 yıl hapis cezası verdi. Ancak Adana Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesi, olası kast koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle kararı bozarak dosyayı yerel mahkemeye iade etti. Yeniden görülen davada 12. Ağır Ceza Mahkemesi, sanığa aynı suçtan yeniden 62 kez müebbet ve 865 yıl hapis cezası verdi.
GEREKÇELİ KARARIN DETAYLARI
Kararda, Alpargün’ün statik proje müellifi, yapım müteahhidi ve fenni mesul olarak birden fazla sorumluluğu olduğu; hazırladığı statik projenin yetersiz olduğu, kolon, kiriş ve temel donatı alanlarının eksik bırakıldığı ve projeyle uygulama arasında ciddi uyumsuzluklar bulunduğu vurgulandı. Özellikle taşıyıcı sistemde projeyle uygulama arasında 100–150 cm’yi bulan kolon kaymaları tespit edildiği ve malzeme kalitesi ile donatı detaylandırmasının da yetersiz olduğu belirtildi.
Konya Teknik Üniversitesi heyetinin raporuna göre, binanın öngörülenden daha düşük şiddette bir depremde yıkıldığı ifade edildi. Sanığın inşaat mühendisi olması nedeniyle, bu eksikliklerin bir depremde yıkıma ve can kaybına yol açacağını öngörebilecek durumda olduğu, ancak buna kayıtsız kaldığı ve gerekli önlemleri almadığı kaydedildi.
OLASI KAST VE “OLURSA OLSUN” TESPİTİ
Mahkeme, Yargıtay içtihatları ve Frank formülüne de atıf yaparak, sanığın “olursa olsun” diyerek hareket ettiğini ve olası kastın oluştuğunu tespit etti. Kararda, Alpargün’ün depremden hemen sonra Kuzey Kıbrıs’a kaçması ve yargılama sürecinde pişmanlık göstermemesi nedeniyle Türk Ceza Kanunu’nun 62. maddesi gereğince takdiri indirime yer olmadığı vurgulandı.
HUKUKİ EMSAL NİTELİĞİ
Binada abisi, yengesi ve ikiz yeğenlerini kaybeden avukat Beşir Ekinci, kararı “Türkiye’deki tüm deprem yargılamaları açısından tarihi bir emsal” olarak nitelendirdi. Ekinci, mahkemenin, binanın yıkılmasına yol açan teknik aykırılıkların ve kusurların basit bir ihmal değil, bilinçli tercihler olduğunu tespit ettiğini; sanığın ölümleri öngörmesine rağmen inşa faaliyetini sürdürdüğü kanaatine vardığını belirtti.
Ekinci, kararın artık tüm deprem dosyalarında başvurulabilecek güçlü bir hukuki dayanak oluşturduğunu vurguladı ve gerekçeli kararın kamuoyuna ulaşmasının, benzer dosyaların aydınlatılması ve adalet arayışının güçlenmesi açısından büyük önem taşıdığını dile getirdi. Deprem dosyalarında görev yapan meslektaşlarının gerekçeli kararı emsal olarak sunmak istemeleri halinde kendisiyle iletişime geçebileceklerini söyledi.
