Akşener'den Kılıçdaroğlu'na destek: 'Hanım kız' denilince kızıyor 'sürtük' denilince bir şey yok

Akşener'den Kılıçdaroğlu'na destek: 'Hanım kız' denilince kızıyor 'sürtük' denilince bir şey yok

İYİ Parti lideri Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın özel tercümanı Fatima Gülhan Kavakcı Abushanab'a yönelik "hanım kız" açıklamasında bulunan CHP lideri Kılıçdaroğlu'na gösterilen tepkilere Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 9 yıl önce gerçekleşen Gezi olaylarına yönelik söylemlerini hatırlatarak tepki gösterdi. Akşener, "kadın arkadaşımız ‘hanım kız’ deyince kızıyor, ‘sürtük’ denilince problem yok, hanım kız derseniz problem var" diye konuştu.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İstanbul'da bir otelde düzenlenen program kapsamında açıklamalara bulunarak partisinin İstanbul İl Başkanlığı’nın yürüttüğü “Anlat İstanbul” programının sonuçlarını duyurdu.

İYİ Parti lideri Akşener, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın özel tercümanı Fatima Gülhan Kavakcı Abushanab'a yönelik "Erdoğan ne zaman diplomatik görüşmelerde çevirmen olarak yanına o hanım kızımızı aldıysa, ya milyonlarca kaçak sığınmacı ülkemize girdi ya da bedeli milletimize çok yüksek olan sözleşmelere imza attırdılar" açıklamaları sonrasında CHP liderine gösterilen tepkileri eleştirdi.

"HANIM KIZ DERSENİZ PROBLEM VAR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 9 yıl önce gerçekleşen Gezi olaylarına yönelik "Bu eşkiyalar bu teröristler adeta camilerin içini pisletti. Bunlar böyle bunlar sürtük. Bunlar için ulu mabet nedir ne değildir böyle bir şey yok" açıklamalarını hatırlatan Akşener, Kılıçdaroğlu'nun "hanım kız" açıklamasına gösterilen tepkilere "kadın arkadaşımız ‘hanım kız’ deyince kızıyor, ‘sürtük’ denilince problem yok, hanım kız derseniz problem var" şeklinde tepki gösterdi.

İYİ Parti olarak doğru yolda olduklarını belirten Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

"Esnaf Türkiye'de başka ülkelerde farklıdır ama bizdeki sistemi söylüyorum. Şöyle bir küçücük ilçenin ana caddesinden karşılıklı dükkanları gezin. Oradaki istihdam oranı kallavi bir fabrikanın istihdamı kadardır. Yani ne yapıyor? Bir işçinin sanayicinin ürettiğini tüketiciyle buluşturuyor. Dolayısıyla çok önemli bir iş yapıyor. O bunun üretilmesinin devamını sağlıyor. Şimdi o dükkanların içinde, yani ekonominin bel kemiği olan o dükkanların içinde hem üretimi hem üretimin arzını hem de vatandaşın alım gücünü görürsünüz. Başladığımız zaman, 20 Ocak 2020, pandemi yok, ekonomi bu halde değil ve o dükkanları gezmeye başladık. O dükkanlarda öğrendiğimi herhalde, bu ülkede, en uzun süre siyaset yapan tek kadınım ben, yani dijitalin hayatımızda olmadığı bir dönemde politikaya başlamışım, kapı zili çalarak başlamışım, tam on bin evin kapısının zilini şu parmağımla tek başıma kendim kalmışımdır. Dolayısıyla söylemeye çalıştığım şey şu. Bildiğimi zannettiğim hiçbir şeyi orada öğrendiklerim, bilmediğimi ortaya koydu.

BİZ DOĞRU YOLDAYIZ

O geziler tamamlanınca, bir şey fark ettim. Ev kadınlarının hali perişan. Hayvan üreticilerinin inanılmaz hikayeleri var. Mesela Kayseri’de gözleri yaşlı, seslendi, ‘abla ben mallarıma oruç tutmayı öğretiyorum.’ Yem o kadar pahalı ki. Ben bunu birkaç yerde söyledim. Manisa’da AK Parti yöneticisi olan bir arkadaşımız… Geldi, ‘Meral hanım, hayvanlar oruç tutmaz biliyor musunuz’ dedi. Ben de dedim ki, ‘evet, hayvanlar oruç tutmaz ama yem bu kadar pahalı olursa sevgili kardeşim…’ Öyle mizahı olur, ağlayarak mizah olur. Yani kara mizahı olur. Şimdi bu ne biliyor musunuz? Seçmen iknasına ilişkin bir birikimin kalmadığını, böyle bir siyaset anlayışının kalmadığını somut olarak görüyorsunuz. Anlayıştan kopan, seçmenden kopan ve inandıklarımız üzerinden aidiyetlerimiz üzerinden hâlâ dönüştürmeye gayret eden o tembel zihniyetin somut hali. Buradan çıkardığımız da şudur. Biz doğru yoldayız. Biz İYİ Parti olarak, merkezde miyiz, orada mıyız, burada mıyız, bütün tarifler değiştiği için ona bir şey diyemeyeceğim; ama net bir tarifimiz var o da makulün temsilcisiyiz. Ve makulün peşinden yürümeye devam edeceğiz.

HER YERDE ANNELERİN ŞİKÂYETİ UYUŞTURUCU, DEMEK Kİ BİR YERLERDE BİR BOZUKLUK VAR

Bu çalışmanın çıktıları, mesela uyuşturucu diye bir meselenin, benim gezdiğim yerlerde de İstanbul’da da ne kadar önemli olduğunu gördük. Gördüğüm, annelerin söylediği, ‘aman öldük bittik çocuklarımız uyuşturucu.’ Bunu gördüğün, anladığın andan itibaren; görevini yapmak zorundasın, polemik yapamazsın, tumturaklı sözlerle konuşamazsın. Bir ülkede uyuşturucu ucuzsa, bilin ki her şey tatildir. Bir ülkede uyuşturucu pahalıysa bilin ki görev yerine getirilmektedir. 100 liraya uyuşturucu satılıyorsa bu ülkede, o zaman bu uyuşturucu ucuz demektir, ve bu ülkenin içine giriyor demektir ve bazıları da görevini yerine getirmiyor demektir. Her yerde annelerin şikâyeti uyuşturucu, demek ki bir yerlerde bir bozukluk var. Bunun düzeltilmesi gerekiyor. Bu çok önemli bir bilgi bence.

ARKADAŞIMIZ ‘HANIM KIZ’ DEYİNCE KIZIYOR, ‘SÜRTÜK’ DENİLİNCE PROBLEM YOK

Esnaf gezdik, mahallelere girdik. Hepsi tamam ama bir eksiğimiz vardı. Şimdi kişisel olarak önce ben başlıyorum sonra diğer arkadaşlarımız peşimizden geliyor. Biz bunun adına kapı siyaseti demiştik. Şimdi bir yere evrildi bu kapı siyaseti. İlçe teşkilatlarımızın çalışmasıyla yani izin bir eve girmek mümkün değil, konusunda uzman bir hanım arkadaşımız, kadın arkadaşımız ‘hanım kız’ deyince kızıyor, ‘sürtük’ denilince problem yok, hanım kız derseniz problem var… Dolayısıyla iki genç kadın arkadaşla sadece ben geziyoruz. Ama doğrusunu söylüyorum izin alarak. İstanbul’da bazı mahallelerinde bazı sokaklarında tahmin edemeyeceğiniz problemler var, acılar var, işte bir beka sorunu da buradadır.

HİÇ DEĞİLSE AYDA BİR KİLO ET ALMALARINI SAĞLAMAK LAZIM

Hem Ankara Belediyesi hem İstanbul Belediyesi'nin yardım yaptığı yani insanlar var. Mutlaka öncelik sıralamaları değişiyor insanların. Et hiç değilse ayda bir kilo et almalarını sağlamak lazım. Hani her şeyin ötesinde et almalarını sağlamak lazım. Şimdi bu çerçeve içerisinde bakıldığı zaman sosyal devlet hakikaten ölmüş, sosyal devlet gitmiş attaya. Mutlaka tanıdığınız olması gerekiyor. Dün girdiğim Mamak'ta bir evde evin sahibi olan hanımefendi dedi ki, gecekonduda otururken ‘kömür için tanıdığımız yoktu.’ Bu şöyle bir durum, güç sahibi yani onu veren el olmanın bakın bir partiyi falan suçlamıyorum, iktidarı da suçlamıyorum; o veren el olmanın psikolojik gücünün insanların nasıl yansıtıldığını anlatıyorum. Hala bu mevcut. Şimdi söylemeye çalıştığım şu; kurallar kaybolduğu zaman yardımların sistemi değişmiş. Bir sosyal devlet olma halinin mecburiyeti şudur. Açını doyuracaksın, çıplağını giydireceksin. Sen mecburiyetin, istihdam sağlayacaksın. Buralardaki insanların verdiği vergiyi efektif kullanacaksın ve o onun hakkıdır. ‘Benden misin, değil misin’ diyerek olmaz.

KURUMSAL MANTIK YERLE BİR OLMUŞ

Kurumsal kültür, kurumsal mantık, kurumsal sistem yerle bir olmuş, darmaduman olmuş. Bütün bu bilgilerin ışığında ne yapılması gerektiğini, bu siyasi parti olarak İYİ Parti çalışıyor. Sadece sahada görüp ‘vah vah vah’ demiyoruz. Hem kurumsal çözüm üretme üzerinden hem oraya ulaşma açısından hem de bu problemleri kamuoyuna mal etme açısından bir görev. İnanılmaz bir derin yoksulluk var o ev kadınlarının mücadelesini anlatmam mümkün değil. Bunu devam ettireceğiz. Bitmeyecek bu iş. Seçime kadar seçimden sonra da devam edecek.”

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN