Altın madenciliği denince akla genellikle büyük endüstriyel tesisler ve ileri teknoloji ekipmanları gelir. Ancak dünyanın bazı bölgelerinde, binlerce yıllık geçmişe dayanan ilkel yöntemler hala kullanılıyor. Bu geleneksel teknik, altın içeren maden taşlarının basit el aletleri ve doğal elementler kullanılarak sabırla işlenmesine dayanıyor. İşte taştan altın çıkarmanın yolu…
TAŞLARI UFAK PARÇALARA AYIRILIYOR
Altın çıkarma sürecinin başlangıcı, köylünün dere yataklarından veya maden damarlarından özenle seçtiği altın içeren maden taşlarını bulmasıyla başlar. Bu sert maden taşları, daha sonra tamamen el gücüyle ve balyoz gibi basit aletlerle kırılarak, geleneksel bir taş havanda öğütülebilecek kadar küçük parçalara ayrılır.
Kırılan taş parçaları, büyük bir taş havana aktarılır ve burada ritmik, yorucu adımlarla dövülmeye devam edilir. Bu uzun süren dövme işlemi, taşların daha da ufak hale gelmesini sağlar ve sonunda tüm maden, kül grisi renginde ince bir toz haline dönüşür. Elde edilen bu toz, sonraki aşamalara geçmeden önce defalarca elenerek en değerli kısımların ayrılması sağlanır.

SU VE ÇALI SÜPÜRGE İLE AYIRILIR
Elenen maden tozu, taş bir değirmene alınır ve su eklenerek koyu, çamurumsu bir karışıma dönüştürülür. Bu çamur, eğimli tahta bir oluğa dökülür. Burada, köylünün ustalığı devreye girer. Geleneksel olarak kullanılan bir çalı süpürge yardımıyla, suyun ve yerçekiminin gücü kullanılarak, hafif olan taş ve kil kalıntıları dikkatlice süpürülerek ayrılır. Yoğunluk farkı sayesinde geriye, çok daha ağır ve değerli olan saf altın tozu kalır.

Toplanan değerli altın tozu, özenle bir kağıda sarılır ve eritme kabı olan potaya yerleştirilir. Potadaki toz, kömür ocağında yüksek sıcaklıkta kor haline gelene kadar ısıtılır. Bu yoğun ısıtma işlemi, toz halindeki altının eriyerek tek, parlak bir külçe veya boncuk haline gelmesini sağlar. Böylece, sıradan bir kaya parçasından sabır, emek ve geleneksel bilgiyle çıkarılmış saf bir altın külçesi elde edilmiş olur.
