Davutoğlu’ndan “beş devrim” çağrısı: Siyasetin arınması şart

Davutoğlu’ndan “beş devrim” çağrısı: Siyasetin arınması şart

Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu, Meclis’te yaptığı kapsamlı grup konuşmasında siyaset, ekonomi ve hukuk sistemine sert eleştiriler yönelterek, “Türkiye beş devrimle yeniden ayağa kalkabilir” dedi. Davutoğlu, “Siyasetin arınması gerekiyor” diyerek “zihniyet, ahlak, adalet-hukuk, sosyo-ekonomik ve kurumsal-siyasal” alanlarda köklü bir değişim çağrısında bulundu.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, TBMM’de yaptığı kapsamlı grup konuşmasında hem mevcut siyasal iklime hem de ekonomi, hukuk, dış politika ve teknoloji gündemine ilişkin geniş çaplı değerlendirmelerde bulundu. “Siyasetin bir arınma yaşaması gerekiyor” diyen Davutoğlu, Türkiye’nin “sanayi devriminden de büyük bir dönüşümün” eşiğinde olduğunu savunarak “zihniyet, ahlak, adalet-hukuk, sosyo-ekonomik ve kurumsal-siyasal” başlıklarında beş devrim çağrısı yaptı.

sdgsgdg.jpeg

Konuşması boyunca “ne bugün bir makamın ne de ilerideki seçimlerde bir adaylığın peşinde olmadığını” vurgulayan Davutoğlu, “Ahlaki üstünlüğümü kaybetmektense hayatımı kaybetmeyi tercih ederim” sözleriyle siyaset anlayışını tanımladı. Kendisini hedef aldığını söylediği çevrelere de, “Kulaklarınızı iyi açın ve beni dinleyin” diyerek seslendi.

Konuşmasının girişinde “At izinin it izine, kurt sesinin çakal sesine” karıştığı bir dönemden geçildiğini savunan Davutoğlu, “trol çeteleri, çıkar çevreleri, rövanşizm peşindeki siyasi odaklar ve genel başkan kisveli cambazlar” diye nitelediği kesimlerin kendisine dönük “algı operasyonları” yürüttüğünü öne sürdü.

ereqt.jpeg

“Ben sizin hülyasıyla yanıp tutuştuğunuz unvanlara alnımın akıyla ulaştım; Rabbim bana izzetle girdiğim her yerden izzetle çıkmayı nasip etti” diyen Davutoğlu, “Ne kimseden bir talebim, ne de dünyevi bir beklentim var” ifadesini kullandı:

“Elindeki makamı ilkeleri için terk eden birine bedel biçilmez; onun bedeli değerleriyle ölçülür.”

“SANAYİ DEVRİMİNDEN DAHA BÜYÜK DÖNÜŞÜM”

İki hafta önce Oxford ve Londra’da verdiği konferanslara ve İngiliz Parlamentosu’ndaki kitap tanıtımına değinen Davutoğlu, “siber güvenlik ve yapay zekâ” alanlarında çalışan genç Türk araştırmacılarla Oxford Union’da buluştuğunu anlattı. “Ümidim arttı” dese de, “bu gençlerin ülkemize değil de başka ülkelere katkı sunuyor olması”nın kendisini yaraladığını söyledi. Dışişleri Bakanlığı döneminde kurdukları bilim ataşeliklerinin akıbetini sorduğunu, “haberdar bile olunmadığını” dile getirdi.

Robot teknolojilerinde Çin’in tahayyül eden, kendini düzelten ve diğer robotlara eğitim verebilen sistemleri üzerine yapılan tartışmaları aktararak, “Dünya kendi kendini düzelten, öğrenen ve öğreten robotlar çağına giriyor; biz hâlâ klasik sanayide nefes almaya çalışıyoruz” dedi. Türkiye’ye döndüğünde İSO, TÜSİAD, TGSD ve MÜSİAD ile görüştüğünü, özellikle tekstil sektöründen “acil destek verilmezse altı ay içinde fabrikalar kapanır” uyarıları aldığını anlattı.

dsggg.jpeg

BEŞ DEVRİM ÇAĞRISI — “REFORM DEĞİL, NEŞTER ŞART”

Davutoğlu, “hastalıkların reformla ıslahatla düzelemeyeceğini” savunarak “beş devrim” başlığını şöyle açtı:

1) Zihniyet Devrimi
“Köhnemiş dogmalarla zihniyet sıçraması olmaz” diyen Davutoğlu, muhafazakâr, milliyetçi ve seküler düşünce damarı içinde isimler sayarak bugünün fikrî üretiminin tarihî öncüllerin gerisinde kaldığını söyledi.

“Zihnen kuşatma altındayız; bazıları meleklerin cinsiyetini tartışsın, ben evrenselle buluşan milli zihniyetin arayışını sürdüreceğim.”

2) Ahlak Devrimi
“Ahlaki çöküş ürkütücü. Aile yapısı sarsıldı, yolsuzluk sistemik hale geldi, kumar ve uyuşturucu her yere girdi. Sporu bile bahis alanına çevirenler var.” İlke olarak “Ahlakçı değil, ahlaklı ol” vurgusu yapan Davutoğlu, 3–5 yıllığına ‘yolsuzluk ihtisas mahkemeleri’ kurulmasını, “beytülmale uzanan elin kime ait olduğuna bakılmaksızın kırılmasını” önerdi.

3) Adalet ve Hukuk Devrimi
Şiarın “Herkes için adalet” olması gerektiğini söyleyen Davutoğlu, hukukun üzerinden “siyasi elin kalkması” gerektiğini belirtti. Siyasi kimliklerinden ötürü cezaevinde olanlar ve KHK mağduriyetlerinin evrensel adalet ölçüleriyle ele alınması çağrısında bulundu.

4) Sosyo-Ekonomik Devrim
“Üretim odaklı dönüşüm ve gelir adaleti” hedeflerini açıklayan Davutoğlu; adil vergi, kamuda tasarruf, denk bütçe, teşvik sisteminin kökten değişimi, teknoloji-istihdam dönüşümü ve tarım-sanayi entegrasyonu başlıklarına dikkat çekti.

5) Kurumsal-Siyasal Devrim
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin (CHS) “gücü tek merkezde topladığını” savunan Davutoğlu, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem çağrısını yineledi. DPT’nin lağvedilmesiyle “kurum kapasitesinde erozyon” yaşandığını belirterek, “Devlet adamı kadrosu yetişmiyor” dedi.

EKONOMİ ELEŞTİRİLERİ: “KEMER SIKMA MİLLETİN ÜMÜĞÜNE BASTI; ENFLASYON DÜŞMEDİ”

Hazine ve Maliye politikalarını “kemer sıkma ile halkın ezildiği” bir çerçeve olarak tanımlayan Davutoğlu, alım gücündeki kayıpları “vahim tablo” diye niteledi.

“2002’de asgari ücretle 7 çeyrek altın alınırken bugün 2,5 bile alınamıyor; emeklinin durumu daha kötü.”

“Geniş tanımlı işsiz sayısı 13 milyonu aştı; vergi-enflasyon etkisiyle ücretlerde toplam kayıp 1,5 trilyon TL’ye yaklaştı.”

“Faiz yükü 2,7 trilyon TL; günlük 5,5 milyar TL faiz ödüyoruz, 2026’da 7,5 milyar öngörülüyor.”

2016’da asgari ücrete yaptıkları “enflasyonun 5 katı” artışı hatırlatan Davutoğlu, “maliyeti özel sektörle yarı yarıya paylaştık” dedi ve bugün için de refah payı + maliyet paylaşımı önerdi:

“Kaynağı nerede harcadıysanız oradan bulacaksınız. Ranttan üretime geçmeden hiçbir ücret artışı anlamlı olmaz.”

erer.jpeg

ÖZDAĞ'A SERT TEPKİ: “BRİFİNGCİ PROVOKATÖR”

Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ'ı eleştiren Davutoğlu, Mossad'dan brifing aldığını ileri sürdüğü Özdağ'ı, “brifingci provokatör” diye niteledi; “Böyle birinin bize ‘utanma’ üzerinden ahlak dersi vermesi aymazlıktır” dedi.

Etnik-mezhebi gerilimlere karşı uyarılarda bulunan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kendi ifadesiyle “MOSSAD’cılarla görüşmüş olabilir miyim? Tabii görüşmüş olabilirim, toplantılara geliyorlar ve mesela askeri istihbaratın, İsrail askeri istihbaratının şefi tuğgeneral geldi bir brifing verdi” diyen bu zihniyete sahip birisi tekrar bize saldırmaya başladı.

Kendisi MHP’den iki kez, İYİ Parti’den bir kez ihraç edilen bu zat bizim Cumhurbaşkanının davetine icabet etmemiz dolayısıyla bize dönüp “sizde hiç utanma yok mu?” diyerek siyasi ahlak dersi vermeye kalkıyor.

Esas utanması gereken biri varsa o da kendi ifadesiyle yabancı istihbarat birimlerinden brifing aldığını itiraf eden kendisidir. Türk siyaseti böyle bir utanmazlık, böyle bir aymazlık görmedi. Şu ana kadar hiçbir siyasetçi böyle bir cürüm işlemedi. Ayrıca onun brifing aldım dediği 28 Şubat döneminde brifingin ne anlama geldiğini herkes bilir. Aynı dönemde 28 Şubatçılar İsrail’de brifing alır, sonra gelir burada yargı ve üniversite mensuplarına brifing verirlerdi.

Ey brifingci provokatör!

Seni ciddiye aldığımı sanma! Ben sadece senin akıtmakta olduğun bölücü zehir konusunda milletimi ve gençliği uyarma görevini yerine getiriyorum!

Gençlerimize ve vatanperverliğinden hiç şüphe etmediğim milliyetçi düşünce ve siyaset çevrelerine sesleniyorum!

Bu faşist zihin asla Türk dostu değildir; Kürt ve Arap düşmanıdır!

İşte ben soyu Türkmen, boyu Oğuz, şanı Yörük, adı Hoca Ahmet Yesevi’den mülhem Ahmed-i Sani olan bir Türk olarak söylüyorum: İsrail’in bölgeyi kana bulamak için her tür etnik ve mezhebi ayrımcılığı körüklediği bu dönemde kim Türkiye’de Kürt ve Arap düşmanlığı yapıyorsa Türk’ün değil İsrail’in dostudur!

Aynı şekilde diğer bölge ülkelerinde kim Türk düşmanlığı yapıyorsa Kürdün ya da Arabın dostu değil, İsrail’in dostudur!

Bunu biz I. Dünya Savaşında gördük! Osmanlı’yı parçalayıp bölge haklarını ailelerine kadar bölen Skes-Pycot haritasının mimarı İngiliz Mark Sykes’in bu harita detaylarını daha sonra 1920’de Filistin’de İngiliz manda yönetiminin başına gelen Siyonist Herbert Samuel’den almıştı.

Bugün Siyonist yayılmayı İsrail’in resmi stratejisi olarak ilan eden soykırımcı Netanyahu aynı idealler çerçevesinde neokonların Büyük Ortadoğu Projesinin bir devamı olarak Trump desteğinde bölge haritasını bir kez daha bölme peşindedir.

Bu brifingci provokatörün mülteci karşıtlığını bir Arap nefretine dönüştürme çabasının arkasında bu plan yatmaktaydı. O günlerde bu tuzağa düşülmüş olsaydı bugün başta Dışişleri Bakanı olmak üzere Suriye kabinesinin çoğu Türkçe konuşuyor olmayacak, Halep’ten Şam’a, Lazkiye’den Deyruzzur’a uzanan her şehirde, her köyde ve her sokakta Türkiye sevgisi yayılmayacak; Türkiye kendilerini kovduğu için nefretle anılan bir ülke olacaktı.

Geçtiğimiz günlerde konferans için Kayseri’ye gittiğimde oardagörüştüğüm herkes “bu brifingci provokatör tahrik edene kadar şehirde hiçbir sorun yoktu” dedi.

Birileri bölge hakları düşmanlık tohumları ekmeye çalışırken biz bu fitneye karşı Türk-Kürt-Arap ittifakını savunmaya devam edeceğiz. Terörsüz Türkiye projesine verdiğimiz destek de bu bölge vizyonuna dayanmaktadır.

Emin olunuz bu kiraya verilmiş kafanın Türk Dünyası diye de bir derdi yoktur.

Onlar 28 Şubat döneminde İsrail generallerinden brifing alırken ben Türkiye-merkezli Stratejik Derinlik doktrinini yazmakla meşguldüm:

Onlar brifinglerde öğrendiklerini uygulyarak Ordaoğu halklarını brirbirnedüşman kılmaya çalışırken ben

- Tanrı dağlarının eteklerinde Issık Göl’de 103 Türk boyunu birarayagetirerek Kıgızistan iç savaşını bitiriyordum,

- Türk Devletleri Teşkilatını kuruyordum,

- Cengiz Dağcı’nın mübarek cenazesini "Badem Dalına Asılı Bebeklerde" anlattığı babasının köyüne götürüyordum,

- Afganistan Horasanında çatışmalar arasında Türkmen ve Özbek boylarının yaşadığı Cevizcan ve Şibirgan’da okullar yaptırıyordum,

- Doğu Türkistan’da Kaşgar ve Urumçi’de Uygur kardeşlerimle kucaklaşıyordum;

Türk Dünyasının yetim çocukları Gagavuz Türklerinin sularını getiriyordum;

Alacakaranlıkta Kerkük’ü yarım asır sonra giden ilk Türk Dışişleri Bakanı olarak ziyaret edip “Altın Hızma Mülayim” türküsüyle karşılanıyordum.

Evlad-ı Fatihan diyarı Balkanları köy köy dolaşarak ecdat eserlerini ayağa kaldırıyor, her Türk evine Kuran-ı Azimüşşan, Albayrak ve Türkçe sözlük dağıtıyordum.

İç savaşın ateş çemberinde Suriye Türkmenlerine kucak açıyor, Ahıska Türklerine bulundukları her yerde sahip çıkıyordum.

Biz sözde değil özde Hoca Ahmed Yesevinin yolununn yolcusuyuz ki o Pir-i Türkistandır, Ahmed-i Sanidir.

Niye Ahmed-i Sani ikinci Ahmeddir bilir misin ey brifingci provokatör? Çünkü Ahmed-i Evvel olan Hz. Peygamberi Türk boylarına tanıtan, onu sünnetini yayan Pir-i Türkistandır da ondan.

Bak onun yolunun yolcusu, sünnetinin takipçisi olduğu Ahmed-i Evvel yani Hz. Peygamber Veda Hutbesinde ne diyor?

“Ey insanlar!
Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Âdem'in çocuklarısınız, Âdem isetopraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerineüstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızıtenli üzerine bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah'tankorkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız, Ondan en çokkorkanınızdır."

Özetle brifingci provokatör; Bu arada Avukat davayı kazanmak içinsavunma yapar, sen davayı kaybetmişsin , yasal vekalet ücretini ödemişsin geç bunları.

Kendi ağzınla televizyon programında , Rus, İran, Suriye ve İsrail istihbaratları ile görüştüğünü söylüyorsun. Sen akademisyen bir politikacısın , sivil bir vatandaşsın. Hangi ilişkilerler sayesinde bu istihbarat örgütleri ile görüşme yapıyorsun. Seninle kara kaşın kara gözün içim mi görüşüyorlar?

Mossad bana brifing verdi diyorsun ? Mossad nezdinde bu itibarı nasıl kazandın anlat da anlayalım. Gençlerin milli duygularını senin gibi kafatasçı bir faşistin sömürmesine izin vermeyiz. Türk gençliğini senin siyonist kaynaklı faşist hezeyanlarına teslim etmeyiz. Gerçek milliyetçiler biziz, soyumuz da , inancımızda belli.

Ama senin ne olduğun belli değil. Çok uzatmaya gerek yok, 2023 seçimlerinde kendini nasıl pazarlamaya çalıştığını cümle alem biliyor. Benimle televizyonda tartışacakmış? Hadi ordan ! Bizim derdimiz milletimiz senin hezeyanlarına ayıracak dakikamız yok."

“HUKUK SİYASETİN ELİNDEN KURTULMALI”
“Terörsüz Türkiye projesine” desteklerinin, Türk-Kürt-Arap ittifakı vizyonuna dayandığını belirten Davutoğlu, içeride hukuk ve adaletin tesisinin toplumsal barışı güçlendireceğini söyledi.

“Kılıcı başkasına, çakıyı kendine tutan ahlakla adalet olmaz.”

PARLAMENTER SİSTEME DÖNÜŞ ÇAĞRISI

CHS sonrasında “hiçbir yeni siyasetçinin öne çıkamadığını” iddia eden Davutoğlu, “‘Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle’ diyerek sorumluluğu tek kişiye yükleyen idare-i maslahatçı anlayışın ülkeyi daralttığını” savundu. “Siyasetin anlamını ve alanını genişletecek olan tam ve güçlendirilmiş parlamenter sistem” ifadesini yineledi.

Devlet kurumlarında “kapasite daralması, rutinleşme ve günü kurtarma kültürü” yaşandığını öne sürerek DPT benzeri kuşbakışı planlama aklının yeniden tesisi gerektiğini belirtti.

“İKİ KUTUPLU SİYASETİ AŞACAĞIZ”

Konuşmasının kapanış bölümünde partisinin konumuna değinen Davutoğlu, Gelecek Partisi’nin “zor şartlarda kurulduğunu” ve “dimdik ayakta” olduğunu söyledi. Saadet ve DEVA ile birlikte iki kutuplu siyaseti aşma hedefini dile getirdi:

“Popülizme kökten karşıyız. Alkış için inanmadıklarımızı söylemeyecek, inandıklarımız konusunda susmayacağız.”

“VAKİTLER HAYROLA…”

Davutoğlu, konuşmasını Bektaşi gülbangı ile bitirdi:

“Vakitler hayrola, hayırlar feth ola, şerler def ola!”

“Bu belirsizlikte ‘kazanımlarımız ne olacak’ diye kaygılanan geniş kitleler”e seslenen Davutoğlu, “Hiç merak etmeyin; her zamankinden daha kararlı, Elif gibi dimdik ayaktayız” dedi ve “ülkeyi, davayı rövanşizme kurban etmeyeceğiz” mesajı verdi.

SİYASETE “ARINMA” ÇAĞRISI

Davutoğlu’nun grup konuşması, bir yandan sert siyasi polemik ve güncel ekonomi-hukuk eleştirileri içerirken, diğer yandan yapay zekâ-robotik çağında Türkiye’nin konumlanışı, üretim ekonomisine dönüş, kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi ve parlamenter sisteme dönüş gibi yapısal başlıklarda ayrıntılı önerilerle “manifesto” niteliği taşıdı.

Davutoğlu, “Yangın mahallinde koltuk kavgası yapılmaz; önce yangın söndürülür” sözleriyle, kısa vadeli iktidar-muhalefet tartışmaları yerine beş devrim odağında bir “yapısal onarım” çağrısı yaptı.

YORUMLAR (8)
8 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN